Yurt dışına kaçırılan kültür varlıkları Meclis takibinde
TBMM Kültür Varlıklarını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Mustafa İsen, Medine müdafii Fahrettin Paşa'nın İstanbul'a getirdiği eserlere ilişkin, "Kabul edelim ki bu eserlerin önemli bir kısmı da zaten İstanbul'dan oraya gönderilmişti. Hanedan mensuplarının hem Medine-i Münevvere’ye hem Harem-i Şerif'e saygıları dolayısıyla, sürre alayları eliyle gönderdikleri pek çok eser, bu yolla İstanbul'a gelmiştir." dedi.
ABONE OLYurt dışına kaçırılan kültür varlıklarının belirlenerek, iadelerinin sağlanması ve mevcut kültür varlıklarının korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla kurulan komisyon, Sultanahmet'teki İstanbul Arkeoloji Müzeleri kütüphanesinde bir araya geldi.
Toplantı öncesi açıklamada bulunan İsen, Türkiye’nin kültürel eserler bakımından gerçekten dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olduğunu belirterek, "Üst düzey bir UNESCO yetkilisinin ifadesiyle, (Türkiye) kültürel potansiyel anlamında dünyanın süper güçlerinden birisidir. Buna yürekten katılıyorum. Gerçekten büyük bir hazinenin üzerinde oturuyoruz. Keyifle belirtmem lazım ki Türkiye artık bu eserlerin daha çok farkında ve bunların sadece potansiyel konumu itibarıyla değil değil, korunup kollanması ve dünya uygarlığına katkı sağlayacak bir biçimde yeniden düzenlenmesi noktasında da gayretler gösteriyor." diye konuştu.
İsen, yurt dışına kaçırılan eserler anlamında, Türkiye'nin "önemli bir kaynak ülke" konumunda olduğunun altını çizerek, "Özellikle buradan kaçırılmış olan eserlerin yoğun olarak bulunduğu ülkeleri ve müzeleri ziyaret etmek istiyoruz. Bu eserlerin kolluk kuvvetleriyle korunup kollanamayacağını biliyoruz. Bu bakımdan kamuoyunun geniş ilgisini bu eserler üzerine çekmek ve bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Bunun için de medyaya ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.
- "İstanbul Emniyet Müdürlüğü çok önemli bir koleksiyonu ele geçirdi"
Bazı ülkelerin, özellikle arkeolojik eserlerin kendi kültürlerinin bir parçası olduğunu ifade ettiklerine dikkati çeken İsen, "Biz bu uygarlıkların tümünü Türkiye olarak temellük etmiş bir ülkeyiz. Türkiye'nin, bugün hem arkeoloji alanında geldiği konum hem müzeleri hem de devletin bunlara sağladığı imkanlar açısından, gerçekten bu eserlerin ait oldukları topraklarda ve yine dünya uygarlığına katkı sağlayacak şekilde değerlendirilmesinin mümkün olduğunu ve mutlaka öyle yapılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Kültür Varlıklarını Araştırma Komisyonu Başkanı İsen, birkaç gün önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün çok önemli bir koleksiyonu ele geçirdiğine işaret ederek, "Eminim kontrol işlemleri sağlandıktan sonra, ilgili birimlerde süratle bunların teşhiri, tanzimi gerçekleştirilecektir. Kendilerine müteşekkiriz." dedi.
Türkiye'den kaçırılan tarihi eserlerin bir kısmının kaçak kazılardan elde edildiği için belgelendirilmesinin kolay olmadığını aktaran İsen, bir kısmının da Osmanlı hanedanının ya da o günün yöneticilerinin izniyle gönderildiğine dair kanaatler olduğunu kaydetti.
İsen, kaçırılan eserlerin sayısının bilinmediğini ancak bu konuda envanter çalışması yapıldığının altını çizerek, "Dünyada dikkate değer arkeoloji müzeleri içinde, bu coğrafyadan götürülmüş obje olmayanı yok. Bunlarla ilgili çalışmalar, bundan sonra daha da hız kazanarak devam edecek." diye konuştu.
- "Fahrettin Paşa aynı zamanda bir kültür ve sanat koruyucusu"
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı'nın Medine müdafii Fahrettin Paşa hakkındaki hakaretlerine değinen İsen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Fahrettin Paşa'yı biz, Medine müdafii olarak biliyorduk ama onun aynı zamanda bir kültür ve sanat koruyucusu olduğu bu vesileyle ortaya çıktı. Medine'den getirilebilecek pek çok başka şey arasında en önemli unsur olarak bunları görerek ve adeta yangından ilk kurtarılacak ürün gibi ve o günün zor şartlarında bu eserleri İstanbul'a intikal ettirmiştir. Kabul edelim ki bu eserlerin önemli bir kısmı da zaten İstanbul'dan oraya gönderilmişti. Hanedan mensuplarının hem Medine-i Münevvere’ye hem Harem-i Şerif'e saygıları dolayısıyla, sürre alayları eliyle gönderdikleri pek çok eser, bu yolla İstanbul'a gelmiştir. Eğer bu yapılmamış olsaydı, önemli pek çok başka eserimiz gibi, bugün bunlar da herhalde Avrupa müzelerini süslüyor olacaktı. Türkiye'nin gerçekten bu eserlere ne kadar değer verdiği ve bunların kendi ait oldukları topraklarda sergilenmesi gerektiğine olan inancını bir kez daha vurguluyorum."
Çalışmalarına 16 Ekim'de başlayan ve Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne bir çalışma ziyareti yapan komisyon, toplantının ardından Topkapı Sarayı Müzesi ile Ayasofya Müzesi’nde incelemelerde bulundu.