Haluk hocayı doğum gününde andılar! 'Kültür hafızamızdı'
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri, merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'u doğum günü olan 16 Aralıkta Anma Programı düzenlediler.
ABONE OLKartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Mithat TEKÇAM, " Öğrencilerimiz, programı Haluk Hoca'nın doğum günü olan 16 Aralık tarihinde hazırladılar. Hoca'yı anmak ve anlamak derdiyle yola koyulduk, Haluk hocanın mücadelesini ve örnek kişiliğini tanıtmayı bir vefa borcu olarak gördük. Programı hazırlayan öğrencilerimiz Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Buluşmaları vesilesiyle hocamızı yakından tanıdılar. Şimdi onların gözünden merhum hocamızı yeni nesillere anlatmalı ve tanıtmalıyız " dedi.
Erguvan nedir bilmezken bize öğretti
Sunuculuğunu İsmail Furkan Kaklık'ın yaptığı anma programı hafız Metehan Danyeri'nin Kur'an tilavetiyle başladı.
Programda ilk olarak kürsüye Hoca'nın Marmara Üniversitesi'nden öğrencileri olan Tarih öğretmenleri Yunus EREN ve Sema KÜÇÜKALİOĞLU ÖZKILIÇgeldiler. Eren, "1995 yılında üniversiteye başladığımda, Anadolu’dan gelen bir öğrencinin ufkunu genişleten, merak uyandıran, sorgulatan farklı bir hoca ile karşılaştım. Erguvan nedir bilmezken bize öğreten o hoca rahmetli Haluk hoca idi. İstanbul'u sevdiren, Avrupa ve dünyanın birçok yerini o zamanki çektiği fotoğraflarla tanıtarak cihanşümul bir tasavvura sahip olmamızda Haluk Hoca'nın katkısı büyüktü. Hocayı rahmetle yâd ediyor programda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu vesile ile günün sözü de Haluk Hoca'dan gelsin: "Gençler, ne olacaksanız olun ama sıradan ve sürüden olmayın" dedi.
Ahde vefa...
Dr. Sema Küçükalioğlu Özkılıç da, burada böyle bir konuşma yapmanın kendisi için çok zor olduğunu; ancak bu konuşmayı yapmamanın da ahde ve zamana, rahle-i tedrisinden geçtiği Haluk hocaya karşı bir vefasızlık olacağını ifade ederek sözlerine başladı. Haluk hocayla yaptığı son konuşmasında hocanın kendisine “öğrencilerle yakından ilgilenmesini ve yalnız bırakmamasını” söyleyerek adeta vasiyet ettiğini ve son anına kadar da öğrenci/adam yetiştirme ve onlarla hemhal olma konusunda kendiyle yarışan biri olduğunu vurguladı. Öte yandan onun nev-i şahsına münhasır biri olduğunu ve hocanın ifadesiyle ‘Ne kimse kendüne benzerdi ne kendü kimseye’ dedi. Küçükalioğlu son olarak, Haluk hocanın “sevdiği, yoldaşı, ülküdaşı olduğu kişilerin bir tecemmuu; mensup olmanın sahiplenmek, sahiplenmenin bilmekten geçtiğini öğreten ve Nostaljiye reddiyeler yazacak kadar bugünü, bugünü anlamlandıracak kadar da nostaljiyi yaşayan biri olduğunu” söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Tevazu ve samimiyeti beni çok etkiledi
Program, merhum Ahmet Haluk Dursun öncülüğünde hazırlanan Kültür Bakanlığı'nın Anadolu Tarih Kültür Birliği projesine katılan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Mehmet Oğuzhan Kaya, Zeynep Sena Uzunboy ve Muhammed Efdal Kaplan'ın sunumları ile devam etti. Muhammed Efdal Kaplan "Bir Devlet Adamı Olarak Haluk Dursun" konulu sunumunu gerçekleşti. Konuşmasında hocanın hiçbir çıkar gözetmeden canla başla çalıştığına, tevazu ve samimiyetine dikkat çekti. Haluk hocayla yaşadığı bir anıyı anlattıktan sonra "vatana hizmet etmek" gibi bir kavramın ne anlama geldiğini hocayı tanıdıkça idrak ettiğini, hissettiğini belirtti. Makam odasını kumrulara bıraktığı anıyı anlattıktan sonra hocanın şu sözleriyle konuşmasını tamamladı: "Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek."
Kültür hafızamızdı
Oğuzhan Kaya "Haluk hoca insanlara kültür mirasımıza dair birbirinden farklı detay ve incelikleri hatırlatan ve öğreten bir insandı. Anlattıklarıyla zihinlerimizde bir kültür insanın portresini çizdi. Her zaman coğrafyayla barışık olmayı, coğrafyadan beslenmemizi öğütlerdi. İnsan onun için her zaman çok kutsaldı, ömrü boyunca üstlendiği bütün görevlerde insan yetiştirmeye çalıştı. Ve bizlere de arkamızda bizim yerimize geçecek insanlar bırakmamızı söyledi. Büyük bir kültür hafızamızı yitirmiş olmanın acısı içerisindeyiz." dedi.
Coğrafyayı vatan eyleyen adam
Zeynep Sena Uzunboy ise; "Haluk Hoca'nın Yaşama Üslubu" konulu sunumunu gerçekleştirdi. Uzunboy, "Haluk Hoca, coğrafyayı vatan eyleyen adamdı. Bize çok şey öğretti; yalıları, ağaçları, balıkları, memleket nasıl sevilir sorusunun cevabını, insan olmaklığı... Tunceli’den bir arkadaşımızı çalıştaylara seçmesinin sebebi içtiği suyun Ph’ını biliyor olmasıydı, vatanın toprağındaki mineralden yolda gördüğümüz çalıya kadar öğretirdi bize... Munzur suyunu, vadileri, ovaları, Ahlat’ı... Haluk hocayı diğer akademisyenlerden, bürokratlardan, müze başkanlarından ayıran eserleri değildi. Onun insana hürmet biçimiydi, yaratılanlara... Konuşurken gözünüzün içine bakardı, hemhal olurdu sizinle, hasbihal olurdu. Ve anlatırdı, turnacıbaşılar yani yeniçeri genel müdürleri ocağa yeniçeri alacakken sınav yapmazmış, gözlerinin içine bakarmış ve anlarmış. Haluk hoca da anlardı. Ben hep inatlaşırdım hocayla, o da her defasında önce bir gülümserdi sonra benden daha da heyecanlı devam ettirirdi sorularımı. Heyecan nasıl ağırbaşlı durur bir adamda ben ondan öğrendim. Haluk hoca bir üsluptu, bunu çok konuştuk sonraları aramızda; bir yaşama üslubuydu. Hepimize bir hayat nasıl yaşanmalı sorusunu sordurdu ve kendi ömrüyle yanıtını temaşa ettirdi. Onu çok özlüyoruz, konuşmak zor... Allah’tan rahmet diliyorum." dedi.
Program, konuşmacı öğrencilere hediye takdimi ile son buldu.