Lohusalık dönemi en rahat nasıl geçirilir? Bu dönemde yapmamanız gereken şeyler nelerdir?
Lohusalık dönemi 9 ay süren hamilelik sürecinin ardından kadınların bebeklerini dünyaya getirmesiyle başlayan ve yaklaşık 40 gün süren dönemdir. Bu dönem psikolojik ve fiziksel anlamda bir çok değişikliğin meydana geldiği bir dönem olduğundan sürecin nasıl geçirileceği önemlidir. Bazı kadınların hayatlarında kalıcı izler de bırakabilen bu süreci olabildiğince rahat geçirmek gerekir.
ABONE OLGebelik ve doğum kadının fizik ve ruh sağlığını ciddi derecede etkileyen önemli bir dönemdir. Doğum sonrası girilen psikolojik ruh hali de lohusalık dönemine denk gelir. Bu dönem kadınların gebelik döneminde vücudunda oluşan değişimlerin eski haline dönme sürecidir. Birçok sorunu içinde barındıran lohusalık dönemi annenin bir yandan bebeğiyle ilgilenirken bir yandan da bedenden ve psikolojik olarak kendisini toparlamaya çalıştığı dönemdir. Normal doğum veya sezaryen doğum arasında lohusalık bakımından bir fark olmamakla beraber sezaryende karında, normal doğumda ise vajina bölgesinde yapılan işlemin ağrısı hissedilir. Hamilelik boyunca yaşanan hormonal değişimlere yorgunluk, ağrı ve sancının da eklenmesi lohusalık dönemini daha da hassas hale getirir. Gebelik dönemi gibi dikkat edilmesi gereken bir dönem olan lohusalıkta iyileşme yaşayan anneye gerekli destek verilerek kendisine zaman ayırmasının sağlanması daha hızlı toparlanma sağlar.
Lohusalık döneminde dikkat edilmesi gerekenler
Bebeğin dünyaya gelmesiyle kadınlarda oluşan duygusal ve fiziksel değişiklikler de artıyor. Kadının anneliğe adapte olmaya çalışması ve bebeğiyle uyumu yakalayabilmesi önemlidir. Kimi anne bu dönemi normal bir süreç gibi geçirirken kimi anne de oldukça sancılı geçer. Bazı kadınlar bu süreçte kaygı ve endişe atakları geçirerek bebeğine yetemeyeceğini düşünür. Rahat bir lohusalık için yapmanız gerekenler;
-
Toparlanmak için acele etmeyin. Bu süreci kendiniz bebeğiniz ve aileniz için keyifli geçirmeye çalışın.
-
Rutin doktor kontrollerinizi atlamayın. Annenin doğumdan 10-15 gün sonra ve lohusalığın bittiği 6 haftanın sonunda rutin muayeneden geçirilmesi gerekiyor.
-
Süt yetmeyeceği endişesinden kurtulun. Lohusalık sürecindeki bir annenin en büyük kaygılarından biri de bebeğini nasıl besleyeceği oluyor. Bu kaygıları gidermek için hastaneden çıkmadan önce bebek hemşireleri ile emzirme tekniği üzerine çalışmak fayda sağlar.
-
Yardım almaktan çekinmeyin. Çevrenizde size yardım etmeye hazır olan eş, aile ve arkadaşlarınızdan yardım alarak fiziksel ve psikolojik olarak kendinizi yormayın.
-
Sağlığınız el verdiği sürece emzirin. Emzirerek daha hızlı toparlanabilir, bu süreci sağlıkla atlatabilirsiniz.
-
Açlık ve susuzluk hissi olabilir. Vücudun yoğun sıvı kaybetmesiyle olur. Bu dönemde anne bol miktarda sıvı almalıdır. Bol miktarda içtiği suyun yanında bitki çayları da tüketebilir.
Lohusalık depresyonu nedir?
Özellikle ilk defa anne olan kadınlarda daha fazla görülen doğum sonrası depresyon, strese bağlı oluşur ancak süresi biraz daha uzundur. Uzmanların yaptıkları araştırmaya göre, doğum sonrası depresyon, bazen lohusalık döneminin bitmesi ile sona ermez. Annenin psikolojik durumuna göre bazen 1-2 yılı bulabilir, bazen emzirme döneminin bitiminde sona erebilir. Peki doğum sonrası depresyonda olduğumuzu nasıl anlarız?
-
Hayattan zevk alamama durumu
-
Hayata karşı isteksiz olma
-
Aşırı sinirlenme ve ani öfke çıkışları
-
Kendi ruh hali sebebiyle bebekle yeteri kadar ilgilenememe
-
Sosyal çevreden uzaklaşma,
-
Pişmanlık ve yetersizlik duygularına kapılma.
Lohusalık dönemi hijyeni nasıl sağlanmalı?
Doğum sonrası başlayan lohusa dönemi enfeksiyon açısından yüksek risk oluşturmaktadır. Bu dönemde kendi hijyeninizi sağlamanız bebeğin temizliği için ise eş ve ailenizden yardım almalısınız. Bu süreçte eş desteği çok önemli. Eş yeni anne olan eşine özellikle bebeğin bakımı ve temizliği konusunda mutlaka yardım etmelidir.
Lohusalık döneminde olan her annenin bol bol su içmesi, protein ağırlıklı besinler yiyip taze sebze, meyve ağırlıklı beslenmesinin hem anne hem de bebek sağlığı için çok önemli olduğunu kaydeden Op. Dr. Aslı Alay, şu ifadeleri kaydetti:
"Günde 4-5 öğün sebze tüketilmelidir. Lifli gıdalar sık görülen bir sorun olan kabızlığa da iyi gelir. Aşırı yağlı, baharatlı, tuzlu ve katkı maddesi içeren gıdalardan uzak durmalıdır. Özellikle ton balığı, midye gibi civa içeriği yüksek gıdalar, alkol ve sigara tüketimi önlenmelidir. Lifli gıdaları pişirilerek veya sebze çorbası şeklinde tüketimi ve bu gıdaların yanında rezene, kimyon alınması, iyi çiğnenmesi, yavaş yenmesi gaz sorununuda çözecektir.
Rezene, ıhlamur, malt içeceği, şekersiz kompostolar ve vazgeçemediğimiz en güzel içecek olan su tüketimi oldukça önemlidir. Bazı bebeklerde görülen gaz sancısı nedeni ile anneliği özellikle ilk yaşayan kadınlar ne yiyeceklerini bilemez olur. Etrafındaki tüm insanlar kendi deneyimlerini doğruluğuna inanarak anlatır. Bu sorunların yaşanmaması için kadınlar gebelik dönemi itibari ile lohusalık dönemine hazırlanmalı, özellikle doğum hekimi bu konuda gebeyi aydınlatmalıdır" dedi.