'Tartışmasını bilmek aile içi şiddeti önler'

Eşlerin tartışma kültürüne sahip olmadığında olayın genellikle ego savaşlarına dönüştüğünü tartışma sırasında en çok yapılan hataları uzmanlar anlattı.

ABONE OL
GİRİŞ 01.11.2011 17:30 GÜNCELLEME 01.11.2011 17:30 KADIN
'Tartışmasını bilmek aile içi şiddeti önler'

Eşlerin tartışma kültürüne sahip olmadığında olayın genellikle ego savaşlarına dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan,“Bu durumda kişi çarpışarak karşı tarafı denetleyerek, onu değersizleştirerek, onu susturarak, onu mahcup duruma düşürerek egosunu tatmin eder ve rahatlar. Oysa bu durum, hayatta ilerleme yolunda bir katkı sağlamaz. Ancak tartışma kültürüne sahip olmak aile içi şiddeti önler.” dedi.

Moral Dünyası dergisinin kapak konusu olarak işlediği “Ailede tartışma kültürü” konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Tartışma kültürünün önemli bir konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, aile içerisindeki yakın ilişkilerde, özellikle anne-baba-çocuk gibi, yani birinci derecede yakınlarla ilişkilerde kişilerin tartışma kültürü içerisinde sorun çözme stilini, iletişim stilini bilmesi gerektiğini söyledi. Kişinin bu konuda kendini hazırlaması ve kültürel standartlarının olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Eğer bunlar yoksa tartışma genellikle ego savaşlarına dönüşüyor.

Ego savaşlarına dönen savaşlarda çoğunlukla “Ben haklıyım, sen haklısın, benim dediğim, senin dediğin, senin annen, benim annem” tarzındaki konular kişilik çatışması haline dönüşüyor, güç çatışması haline dönüşüyor. Bu durumda tartışma genellikle ego savaşlarına dönüşür ve kişi çarpışarak karşı tarafı denetleyerek, onu değersizleştirerek, onu susturarak, onu mahcup duruma düşürerek egosunu tatmin eder ve rahatlar. Oysa bu durum, hayatta ilerleme yolunda bir katkı sağlamaz. Sadece o anlık egosunu tatmin etmiş olur. Ama asıl kaybı şu olur: İnsanlarda düşmanlık, nefret duyguları oluşturur ve yalnız kalmasına yol açar. Ancak tartışma kültürüne sahip olmak aile içi şiddeti önler.” diye konuştu.

Ailede tartışma kültürünün oluşabilmesi için öncelikle bunun gerekçelerinin bilinmesi gerektiğini ifade eden Tarhan, şunları söyledi: “İletişimde esas olan bilgi aktarımı ve duygu aktarımıdır. İdeal ilişki, karşılıklı pozitif üzerine iletişim kurmaktır. Negatif üzerine ilişki kurmak durumu varsa, karşı tarafın hatalarını düzeltmek durumu varsa, böyle durumda genellikle savunma duygusu uyanır. Savunma duygusu uyandığı zaman kişi diğer tarafın söylediği her şeyin tersini sırf bildiği halde öç almak için, karşı tarafı daha çok sinirlendirip rahatlamak için ters kimlik geliştirir. Böyle durumlarda iki taraf da kaybeder. Bu nedenle karşı tarafta savunma duygusu oluşturmayacak bir yöntem bulmamız lazım. ‘Ben karşı tarafla konuşurken tartışsam bile, onda savunma duygusu uyandırmadan bunu nasıl çözerim’ diyebilmeli insan.”

Tartışma sırasında en çok yapılan hatalar

Prof. Dr. Tarhan, aile içindeki tartışmalarda en çok yapılan hataları ise şöyle belirtti:

“İnsanlar genellikle tartışma kültüründe karşı tarafı dinlemiyor, kendi söyleyeceğini düşünüyor. Eğer böyle yapıyorsa, karşı tarafı anlamaya çalışmadan, o konuşurken bile kendi üstünlük sağlayacak gibi bir düşünce yaklaşımı varsa buradan zaten sonuç alınamaz. Körler sağırlar diyalogu gibi olur. Ne o onu görür, ne de o onu duyar. İki tarafında iletişim kuramayacağı ama iletişim kuruyor zannettiği bir durum ortaya çıkar. Bunun olmaması için muhakkak sadece karşı tarafın davranışlarına değil, kendi davranışlarımıza da odaklanmamız lazımdır. Burada kendimize de karşı tarafa da tarafsız ve bağımsız olmamız lazımdır. Böyle durumlarda, böyle tartışmalarda genellikle hakikat ortaya çıkar.

Tartışma kültüründe çok önemli olan noktalardan birisi de, insanlar aklına gelen ilk düşünceyi, ilk duyguyu işlemeden, süzgeçten geçirmeden ifade etmemesi gerekir. Yani genellikle aklına gelen ilk duygu, ilk düşünce ve his işlenmemiş, ham ve çoğu uygun olmayan, duruma uygun olmayan düşüncelerdir, hislerdir. Kişinin “bu söylediğim tartışmaya nasıl bir etki yapacak, bunu bu zamanda söylemem doğru mu?” şeklinde köklü bir değerlendirme yapması gerekir. Kişi eğer bunu yaparsa, hızlı bir sentez ve yorumlama yaparsa doğru tartışma ortaya çıkacaktık.

Genellikle öfke olduğu zaman bu olmuyor. Öfke olduğu zaman kişi hiçbir süzgeçten geçirmeden olduğu gibi duygularını ifade ediyor. Karşı tarafla da bir müddet sonra kişilik çatışması, güç çatışması yaşıyor. Çünkü böyle durumlarda genelleme yapılıyor. “Sen zaten adam olmazsın, seni zaten kimse sevmiyor ki, sen zaten işe yaramaz birisin” dediğin zaman o kişinin kişiliğini eleştirmiş oluyorsun. Hâlbuki tartışmalarda eğer bir eleştiri yapılacaksa kişinin kişiliğini eleştirmek yerine kişinin davranış ve çabalarını analiz edip onu eleştirmek gerekiyor. Kişinin kişiliğini öyle kabul edip, ama yanlışlarını eleştirmek bu öneri olan eleştirmedir. Bu eleştiri faydalıdır.”

Moralhaber