'Absürd devletin absürd dönem başkanlığı'

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Kudret Özersay, sorun çözülmeden Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığını üstlenecek olmasını değerlendirdi.

ABONE OL
GİRİŞ 22.02.2012 14:12 GÜNCELLEME 22.02.2012 14:12 Kıbrıs
'Absürd devletin absürd dönem başkanlığı'

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Kudret Özersay, Adada sorun çözülmeden Kıbrıs Rum yönetiminin 1 Temmuz 2012'de AB dönem başkanlığını üstlenecek olmasını ''absürd devletin absürd dönem başkanlığı'' olarak niteleyerek, Rum yönetiminin sözde AB dönem başkanlığı sırasında başka bölgesel uyuşmazlıklar konusunda birilerine akıl vermeye çalışacak olmasının ''garip bir şey olacağını'' söyledi.

Kudret Özersay, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın bazı bakanlarıyla birlikte 1 Temmuz 2012 itibarıyla Rum yönetiminin, AB dönem başkanlığını üstlenecek olması kapsamında bugün Brüksel'e gittiği yönündeki haberler üzerine AA'ya yaptığı açıklamada, AB yetkililerine uyarılarda bulundu.

Özersay, 2004 yılında adadaki çözümü reddetmesine rağmen AB üyesi yapılan Kıbrıs Rum yönetiminin, Kıbrıs'ta bir çözüm olmamasına rağmen şimdi de 1 Temmuz 2012'den itibaren AB dönem başkanlığı görevini üstlenmesinin aynı hatanın tekrarlanması anlamına geldiğini ve cesaret gösteremeyen uluslararası aktörlerin adadaki çözümsüzlüğü kalıcılaştıracakları uyarısında bulundu.

Avrupa Birliği yetkililerine, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde, gecikmeksizin somut, makul adımlar atarak Rum yönetimini uzlaşma yönünde teşvik etme çağrısında bulunan Özersay, şöyle konuştu:

"Adada kapsamlı çözüm olmasa da Avrupa Birliği'ne üye olunabiliyorsa, AB dönem başkanlığı alınabiliyorsa, Kıbrıslı Türklere de ait olduğu herkesçe kabul edilen denizdeki petrol ve doğalgaz Kıbrıslı Türklerin rızası alınmadan çıkarılıp elde edilebiliyorsa o zaman birisi bize Kıbrıs Rum toplumu ve Kıbrıs Rum liderliği neden çözüm istesin buyursun açıklasın. Bu dönemde ihtiyacımız olan şey, uluslararası aktörlerin bir çözümsüzlük durumunda Rum tarafının da somut olarak kaybedeceği bazı şeyler olduğunu çok geç kalmadan göstermeleridir. AB dönem başkanlığı konusu çözüm olmasa da ve Rum tarafı bir takvim çerçevesinde çözümü bulmak için bir taahhütte bulunmayı reddediyor olsa da sanki burada bir sorun yokmuş gibi, adadaki statüko normalmiş gibi bir durum ortaya çıkarır ki bu da ancak absürd kelimesiyle tanımlanabilir."

"'Sen önce kendi sorununu çöz' denilmesi gerekir"

Kıbrıs'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gündeminde bulunan uluslararası bir uyuşmazlık olduğunu, uluslararası bir uyuşmazlığın sadece tarafını değil konusunu da teşkil eden Rum yönetiminin sözde AB dönem başkanlığı sırasında başka bölgesel uyuşmazlıklar konusunda birilerine akıl vermeye çalışacak olması kadar garip bir şey olamayacağını vurgulayan Özersay, böyle bir durumda normal şartlarda böyle bir yönetime ''sen önce kendi sorununu çöz'' denilmesi gerektiğini, ancak Avrupa Birliği'nin 2004 yılında yapmış olduğu hatayı tekrarlama yönünde hızla ilerlediğini kaydetti.

AB yetkilileriyle yaptıkları tüm görüşmelerde 2004'te yapılanın bir hata olduğunu ve Kıbrıs sorununun çözüm sürecine zarar verdiğini kabul etmelerine rağmen ellerinden bir şey gelmediğini söylediklerini aktaran Özersay, izolasyonların sona erdirilmesi konusunda verilen sözlerin hatırlatılması durumunda da benzer tepkiler aldıklarını ve Avrupa Birliği'nin iktidarsız bir örgüt görüntüsü çizdiğini vurguladı.

Özersay, bu bağlamda Kıbrıslı Türklerle onları ve demokratik yollardan seçilmiş olan yöneticilerini rencide etmeden temas dahi kuramayan Avrupa Birliği Yüksek Temas Grubu'nu örnek olarak gösterdi.

"Normal olmayan bir yönetim"

Anayasasındaki maddelerin yarısından fazlası uygulanmayan ve temsili bir hükümete sahip olmadığı aşikar olan Kıbrıs Rum yönetiminin Kopenhag kriterleri çerçevesinde, örneğin hukukun üstünlüğü prensibini barındıran bir üye devlet olduğunu söylemenin hiçbir tutarlılığı olmadığını ifade eden Özersay, ''Normal olmadığı aşikar olan bir yönetime, normalmiş gibi davranmak kadar garip bir durum olamaz. Bu şartlarda Rum yönetiminin adadaki statükonun değişmesini istemesini teşvik edecek bir şey bulunmalıdır'' dedi.

Özersay, konu Kıbrıslı Türklerin haklarıyla ilgili olduğunda Avrupa Birliği'nin adadaki durumun normal olmadığını hatırladığını ve ''adada normal bir durum olmadığından AB hukuku Kuzey'de askıdadır ve Kıbrıslı Türklere pek çok hak verilemez'' dediğini, bu gerçeğin Rum yönetimiyle olan ilişkiler bakımından da dikkate alınmasının şart olduğunu söyledi.

Özel Temsilci Özersay, Kıbrıs sorunu müzakerelerinde başarılı bir sonuç elde edilmek isteniyorsa özellikle Avrupa Birliği yetkilileri tarafından Rum tarafına doğru mesajlar iletilmesi, çözümsüzlüğün Rum tarafına da somut bir bedeli olacağını hissettirmesi gerektiğini belirterek, Avrupa Birliği yetkililerine gecikmeksizin somut, makul adımlar atarak Rum yönetimini uzlaşma yönünde teşvik etme çağrısında bulundu.

"1 Temmuz Hristofyas'ın kendi takvimidir"

Hristofyas'ın, dönem başkanlığının değişeceği 1 Temmuz 2012'nin Kıbrıs müzakereleriyle ilgili olmadığını söylemesinin daha önce söyledikleri dikkate alındığında bir tutarsızlık olduğunu belirten Özersay, şöyle devam etti:

"1 Temmuz 2012'yi görüşme sürecinde bir takvim olarak BM Genel Sekreteri önünde ortaya koyan Hristofyas'ın kendisiydi. 2011 yılında Cumhurbaşkanımız (DerviŞ Eroğlu) 'bu süreci yıl sonuna dek tamamlama taahhüdünde bulunalım' önerisi yaptığında 2012'deki dönem başkanlığını işaret eden Kıbrıs Rum lideriydi. BM Genel Sekreteri de bunu benimseyerek Ocak ayında iki lidere göndermiş olduğu mektubun içerisine açıkça yazmıştı."

KAYNAK : AA