Bir daha darbe olmasın diye…
“15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız net bir tavır sergiledi. Koalisyonlu bir hükümet bunu sergileyebilir miydi?
ABONE OLTürkiye çok önemli bir kararın eşiğinde. 16 Nisan’da halk, referandumunda vereceği kararla ülkenin kaderini belirleyecek. Bu önemli karar arifesinde değerli bir yol gösterici kitap yayınlandı. Siyaset Bilimci R. Onur Erim’in Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Demokratik Yönetim Biçimlerine Türkiye Katkısı adlı kitabı, önerilen cumhurbaşkanlığı sistemi ile tüm diğer başkanlık sistemlerini geniş bir perspektiften ele alıyor. Önümüzdeki referandumunun Kurtuluş Savaşı’ndan sonra milletin vereceği en önemli karar olduğunu söyleyen Erim ile kısa bir söyleşi yaptık.
Parlamenter sistemin en temel açmazları nelerdir?
Parlamenter sistem, yapısı itibariyle koalisyonlara çok açık bir sistemdir. Çok partili siyasi hayatımızda bu nedenle ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Tek parti iktidarı dönemlerinde bile sistem kaynaklı sıkıntılar ülkenin gelişimini engellemiştir. Buna bir de 1982 anayasasının getirdiği çarpık hükümet ve Cumhurbaşkanlığı ilişkisini eklersek konu daha da içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Başkanlık sistemi Türkiye’nin içinde bulunduğu zaman ve coğrafyada nasıl bir gerekliliğe karşılık gelecektir?
Gerekliliğinin ne dönemle ne de coğrafyayla ilgisi var. Parlamenter sistem tıkandığı ve Türkiye hedeflerine hızla ulaşamadığı için bu değişiklik gündeme gelmiştir. Sistemin faydalarını iki ana başlık altında toplayabiliriz; dinamik bir yürütme ve halkına yakınlaşmış bir Meclis.
Türkiye demokrasi tarihini bölen darbelere karşı cumhurbaşkanlığı sistemi ne gibi önlemler getirmektedir?
Şu soruya samimiyetle cevap verirsek konu aydınlanacaktır: Cumhurbaşkanı’nın 15 Temmuz gecesi sergilediği net tavrı, koalisyonlu bir hükümet sergileyebilir miydi? Bu sistem, mevcut Cumhurbaşkanımız tarzında güçlü liderler olmadığı zamanlarda Türkiye’ye iyi gelecektir.
Siyasetin kurumsallaşması ve çevrenin merkeze dahil olması Türkiye’nin hangi problemlerine çare olacaktır?
Seçmen kimliğine sahip 18 yaş üzeri 55 milyon yetişkin, iyi ve müreffeh bir Türkiye hayal ediyor. Bu sistem; vesayet sisteminin son kalelerini düşürecek. Milletin seçtiği siyasi otorite, kayıtsız şartsız mutlak iktidar olacak. Ön kabullerle yıllarca milli iradenin üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanan “oligarşik bürokrasi ve vesayet odakları” artık tarih sayfalarında yerini alacak. Türkiye büyük bir ülke olacak.