Tolga Yücel'den yeni kitap: Son İnsan

Dijital Bir Gelecekte Hayatta Kalmanın Yolları İçinde bulunduğumuz çağda insanların en temel çelişkileri nelerdir? Z Kuşağını anlamanın bir yolu var mı? İş tanımları ve iş yapış şekilleri nasıl değişti, nereye doğru gidiyor? Sosyal medya insanları daha da yalnızlaştıracak mı? Sanal ortamlarda mutluluğu ararken özümüzden uzaklaşıyor muyuz?

ABONE OL
GİRİŞ 04.12.2018 17:02 GÜNCELLEME 04.12.2018 17:02 KİTAP
Tolga Yücel'den yeni kitap: Son İnsan

Bütün bu çelişkiler ve sorgulamalar, Tolga Yücel’in Destek Yayınları etiketiyle okurla buluşan Son İnsan kitabında yanıt buluyor. Bütün bu soruları sade bir dille ve herkesin yaşadığı/yaşayacağı örnekler üzerinden açıklayan Yücel bir yandan da bambaşka bir gelecek analizi sunuyor. Yeni kırılma ve çatışma noktaları ile bugünkü dönüşümün geleceğe yansıması üzerinden yeni kavramlar, yeni anlayışlar ve akımların ipuçlarını arıyor. 

 

Yalnızca içinde bulunduğumuz çağı açıklamakla kalmayıp geleceğe de bir projeksiyon tutuyor ve bunu ithal bir sosyoloji üzerinden yapmak yerine evrensel koşulları içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik gerçeklerle birlikte şekillendiriyor.

Bilginin yeni petrol olduğu bir dönemde beklenenin tam aksine bilgiye duyarsız ve acıya duygusuz kalan son insanı, hem teknoloji ile barışık hem de kendinden başkalarına da duyarlı olmaya davet ediyor... Tolga Yücel kitabında, insanın kendini kutsal saydığı alanlardan çekildiği bu dönemden ve bu göçe bağlı olası bir gelecekten bahsediyor. Dijitalleşmenin içinde barındırdığı yas çağrısını ve insanın kendi yasının evrelerini anlatıyor.

 

Küreselleşme tecrübesi, dijitalleşmenin getireceği yeni bir gelecek tasarımında, gücün hegemonik bir iktidar anlayışından yana olacağına vurgu yapan Yücel, şu soruyu soruyor; “Bugün dört elle sarıldığımız teknoloji ve dijitalleşme hangi insan için güzellikler vaat ediyor? Ya diğerlerine ne olacak?” Tolga Yücel Son İnsan'da okuyucuyu dijitalleşmenin yas çağrısına kulak vermeye davet ediyor. Yücel’e göre bildiğimiz sıradan insan “ölüyor” ve bir neslin yasını tutmaya başlıyoruz. Geleceğin tanrıları denen yeni bir insan türünün bizim için biçtiği role alışmakla, bugün aldığımız kararlarla, çaresizliğimizden sıyrılıp daha güvenli ve mutlu bir dünya için yeni çözümler inşa etmek arasında kaldığımızı belirten Yücel’e göre korktuğumuz için dillendirmediğimiz şeyleri yazmaya, anlatmaya ve tartışmaya artık başlamalıyız.

Arka kapaktan: 

Havada içimize çekmeye korktuğumuz bir koku var sanki. Ne kadar engel olmaya çalışırsak çalışalım dört bir tarafımızı sarmış yoğun bir etkinin altındayız. Her yeni gün bir önceki günden farksız... Her sabah sıcak yatağımızdan kalkıp, teknolojinin getirdiği nimetlerden faydalanmak yerine, o teknolojinin yarattığı hızın köleleri “sıradan insanlar” olarak yollara düşüyoruz. Kendimizi anlatamıyor, derin bir yalnızlık ve mutsuzluk duygusu içine hapsoluyoruz. Peki neden? Halbuki en iyi bildiğimiz sorulardan cevaplamaya başlamıştık biz hayatı. O üç yanlış bir doğrumuzu götürmeseydi her şey çok başka olur muydu bizim için?İnsanın, kendini kutsal saydığı alanlardan çekildiği gri bir dönemdeyiz. Dijitalleşmenin içinde barındırdığı yas çağrısı da bu yüzden var. Küreselleşme tecrübesi, dijitalleşmenin getireceği yeni bir gelecek tasarımında, gücün hegemonik bir iktidar anlayışından yana olacağını hepimize acı bir şekilde göstermişti oysa. Peki bugün dört elle sarıldığımız teknoloji ve dijitalleşme hangimiz için güzellikler vaat ediyor? Sahil kasabasında butik restoran açmayı hedefleyenlerin, alıştıkları korkularının yerini yenileri alıyor. İnsan ölüyor ve biz bir neslin yasını tutmaya başladık bile. Geleceğin tanrıları denen yeni bir insan türünün bizim için biçtiği role alışacak mıyız yoksa bugün aldığımız kararlarla, çaresizliğimizden sıyrılıp daha güvenli ve mutlu bir dünya için yeni çözümler mi inşa edeceğiz? Korktuğumuz için dillendirmediğimiz şeyleri yazmaya, anlatmaya ve tartışmaya ne zaman başlayacağız? Mutluluğu aramaktan yorgun ve vazgeçen insan ile gitgide akıllanan makinelerin koşar adım bütünleşmeye gittiği bugünlerde, gelecek için adaletli, özgürlükçü ve “insanı” mutlu edecek bir reçete üzerinde uzlaşmamız; maddenin, mana ile mücadelesinde yeni bir denge bulup birlikte kazanmanın yeni yollarını keşfetmemiz gerekiyor. Hemen bugünden...