Bir milleti bir gecede yok etmenin yolu

Ünlü düşünür Konfüçyüs'ün 'Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dili ile başlayın' sözlerini hatırlatan Sırrı Er, Türkçe'nin doğru kullanımı için örnek bir esere imza attı

ABONE OL
GİRİŞ 21.05.2009 10:48 GÜNCELLEME 21.05.2009 10:48 KİTAP
Bir milleti bir gecede yok etmenin yolu

Mustafa R. ÖZGÜR'ün röportajı

Birçok ulusal medya kuruluşunda spikerlik, sunuculuk ve seslendirme yapan Sırrı Er ile “Temel Konuşma Teknikleri – Diksiyon” adlı yeni kitabı vesilesiyle güzel Türkçe konuşmanın önemini konuştuk. Er; “Dil öğrenemiyoruz, çünkü kendi dilimizi yeterince bilmiyoruz. Dil’in inceliklerini kavramaktan uzağız. Kelime dağarcığımız çok yetersiz”dedi.
Sırrı Er, “Anne ve babaların güzel konuşması gerekir ki çocuk güzel konuşsun. Aile güzel konuşursa mahalle güzel konuşur, mahalle güzel konuşursa şehir, şehir güzel konuşursa tüm ülke güzel konuşur. Aksi halde bir şeyler hep eksik kalır” şeklinde konuştu.

Sınırlar kalktı, dünya artık global bir köy. Yeryüzünün diğer sakinleri ile anlaşabilmek için en azından birkaç dile ihtiyaç duyuyoruz. Peki, kendi dilimizi ne kadar tanıyoruz, nasıl konuşuyoruz? Kendi diline dahi hâkim olamayanların küresel ölçekli savurganlıklara yem olması çok normal bir durum aslında. Bu girift ağa düşmemenin tek çaresi ise kendi dilimizi iyi bilmek, iyi yazmak ve elbette iyi konuşmak. Birçok ulusal medya kuruluşunda spikerlik, sunuculuk ve seslendirme yapan Sırrı Er de sadece güzel konuşmakla kalmayan genç bir eğitimci. Kitap yazıyor, okullarda ders veriyor, danışmanlık yapıyor ve ödüllü Radyo programları hazırlayıp sunuyor. Son olarak Hayat Yayınlarından  “Temel Konuşma Teknikleri – Diksiyon” adı ile bir kitap çıkartan Sırrı Er ile güzel konuşmayı, medeniyeti ve Türkçe’yi konuştuk. Buyurun;

SÖZDE SİHİR VARDIR

Neden güzel konuşmalıyız?
Kutagdu Bilig’de, Yusuf Has Hacip der ki; “Kişide dilince değişir kader, Ya yurda baş olur, ya da başı gider.” Güzel konuşmak hakikaten çok önemlidir. Mesela Yunus Emre; “Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz/ Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz/Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı/ Söz ola gülü aşı, yağ ile bal ede bir söz” der. Peygamber Efendimiz ise; “Sözde sihir vardır” diye buyurmuş. İnsanoğlunun yaratıldığı günden bugüne konuşmak, hitap etmek her zaman çok önemli olmuş. Rahmetli Barış Manço diyor ki; “Öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir.” Bu çok önemli.

Peki, güzel konuşuyor muyuz?
Maalesef, hayır. Okulda, sokakta, iş yerinde güzel konuşamıyoruz. Çünkü aile de güzel konuşma diye bir durum yok. Anne ve babaların güzel konuşması gerekir ki çocuk güzel konuşsun. Türkçeyi sadece göz önünde olanların doğru konuşması gerekiyormuş gibi bir izlenim var. Hâlbuki sokaktaki insanın da doğru konuşmaya ihtiyacı vardır. Aile güzel konuşursa mahalle güzel konuşur, mahalle güzel konuşursa şehir, şehir güzel konuşursa tüm ülke güzel konuşur. Aksi halde bir şeyler hep eksik kalır. Türkçeye hâkim olmak zorundayız.

Türkçe’ye sahip çıkmak zorunda olmamızın “net” karşılığı nedir?
Konfüçyüs; “Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dili ile başlayın” der. Bakın, Türkiye’de insanlar bir gecede “cahil” konumuna düşürüldüler. Bilinçli olarak tüm geçmişimizle, kültürümüzle, dilimizle bağımızı bir anda koparttılar. Dünyanın hiçbir yerinde bir gecede tüm ülkenin eğitim seviyesi sıfırlanamadı.

Neler yaptılar?
Meşhur bir yazarımız, Türkçe’ye sonradan iliştirilen “sal, sel” eklerini mizahi bir şekilde eleştirerek; “Türkçe’yi sal’a bindirdik, sel’e kaptırdık” diyor. Dilimiz bugün sellerden, sallardan geçilmiyor. Dilimiz atmaktan tutmaktan geçilmiyor. Masaya yatırıyoruz bazı şeyleri. Neden “konuyu ele almıyoruz” da “masaya yatırıyoruz?” Bunun yabancı dil öğrenimine de büyük etkisi vardır. Dil öğrenemiyoruz, çünkü kendi dilimizi yeterince bilmiyoruz. Dil’in inceliklerini kavramaktan uzağız. Kelime dağarcığımız çok yetersiz. Bu nedenle son dönemlerde; “Sen beni anlamıyorsun, ben seni anlamıyorum” sözcüklerini çok fazla duymaktayız.

GÜNDE 250 KELİME İLE ANLAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ

Çünkü, günlük 400-500 kelime ile anlaşmaya çalışıyoruz…
Keşke o kadar olsa. Çok iyimsersiniz. Ortalamamız 250 kelimedir maalesef.

Herkese büyük görevler düşmekte…
Elbette. Özellikle halkın göz önünde olanların Türkçelerine daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu isimlerin İstanbul Türkçesini kullanmaları gerekir. Her ağız, her dil ayrı güzelliktir. Anadolu’nun farklı coğrafyalarında oluşmuş farklı ağızlardan İstanbul Türkçesini konuşmalarını bekleyemeyiz lakin kamuoyuna sesleneceklerin İstanbul Türkçesini kullanmaları çok önemlidir. Bu dil yüzlerce yılın birikimi ile oluşmuş, kaliteli ve estetik değeri yüksek bir dildir.

İstanbul Türkçesi bir medeniyet dilidir sonuçta. Dilimizin durumuna bakarak bugünkü durumumuzu anlayabiliriz.
Evet. Çünkü Mimar Sinan’ın o muhteşem camileri yaptığı dönemlerde bir rivayete göre 125.000 kelime ile konuşuluyordu. Tarihimiz bu nedenle büyük başarılarla doluydu. Fatih Sultan Muhammed Han 6, 7 dil biliyordu. İstanbul’u fetheden topları kendisi döktürdü.

Peki, bize ne oldu?
Kelime dağarcığımızı alabildiğine zayıflattılar. Dilimizle kültürümüzle bağımızı koparttılar. Kelimelerimiz olmadığı için düşünemedik. Kelimelerimiz olamadığı için üretemedik. Düşünce, söz ve ses insanı oluşturur. Biz bu çatıyı bozduk. Kelimelere değer vermek zorundayız.

Türkçe?
Türk Dil Kurumunun tespitlerine göre 5000 yıllık bir dildir. Kemal Karpat bu rakamı 10.000 yıla çıkartıyor. Sümerlere geçen 200 civarındaki Türkçe kelime buna kaynak gösteriliyor. Musiki açısından da Türkçe muhteşem bir dildir. Büyük bir birikimdir. Dünya’daki gelişmişliği evlere, otomobillere göre değil, dil’in gücüne göre değerlendirmeliyiz.

TÜRKÇE DİĞER DİLLERE BİNLERCE KELİME VERDİ

Bir de Öztürkçeciler var…
Evet. İddialarına göre Türkçe sadece dışarıdan kelime almış, bu nedenle bunların temizlenmesi gerekmekteymiş. Hâlbuki Türkçe aldığı kadar dışarıya kelime vermiştir. Bu çok normal bir süreçtir. Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı “Türkçe verintiler sözlüğü”ne göre Türkçe 20 farklı dile kelime vermiştir. Biz bu rakamın 30 civarında olduğunu düşünüyoruz. Dil yaşayan bir varlıktır, bunlar olacak. Saf bir dil imkânsızdır.  Kız almışız, kız vermişiz, fethetmişiz, ticaret yapmışız. Tolstoy’un romanlarında dahi Türkçe kelimeler vardır.

Rakam var mı?
Elbette. Şaşıracaksınız. Bakın; Türkiye Türkçesinde Rusça alıntı 38 iken Rusçadaki Türkçe alıntılar yaklaşık 2500’dür. Bugün Ermenicede gerek Türkiye Türkçesinden gerek Azerbaycan Türkçesinden alınma Türk dili kökenli yaklaşık 5 bin sözcük kullanılıyor Türkçedeki Ermenice sayısı ise sadece 16’dır. Yunanca’da 3000 Türkçe kelime var, Türkçe’de ise sadece 400 kelime var. Macarcadan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Çincede 307, Farsçada yaklaşık 3 bin, Urducada 227, Arapçada yaklaşık 2 bin, Ukraynacada 747, Fincede 118, Rumencede yaklaşık 3 bi,n Bulgarcada yaklaşık 3 bin 50,0 Sırpçada 8 bin 742, Çekçede 248, İtalyancada 146, Arnavutçada yaklaşık 3 bin, İngilizcede 470 ve Almancada 166 Türkçe kelime var.

MİMARİ İLE GÜZEL KONUŞMA ARASINDA BAĞ VAR

Dünyanın diğer bir ucu ile iletişime geçebilen insan yan komşusunu tanımıyor…
Maalesef ama yine iyimsersiniz. Yan komşular arasında değil aile içinde dahi iletişim kurulamıyor. Aileler, ebeveynler, çocuklar birbirlerini anlayamıyorlar. Konuşamıyorlar.

Teknoloji?
Teknoloji gelişti fakat buna karşılık Mimar Sinan’ın yapmış olduğu hanların hamamların hangisi şimdi yapılabiliyor? Ruhu var mı şu yeni binaların? Bakın yine olay ‘ses’e geliyor. Mimar Sinan’ın akustiği yakalamak için nargile sesini kullandığı biliniyor. Bugün hoparlör cızırtısından imamlarımızın ne okuduğu anlaşılmıyor. Kâğıdın hışırtısının bile duyulduğu ortamlar nerede, bugünkü binalar nerede? Nasıl yapacağız ki? Kelimelerimiz yok, elimizden alınmış. Düşünceye giden yollar tıkanmış. 

KELİMELERİN SES DEĞERLERİNE DİKKAT

Kelimelerin ses değerleri nereden kaynaklanmakta?
*Konuşma dilinde ses değişiklikleri bir heceyi, sözcüğü ya da sözcük gruplarını diğerlerinden farklı olarak daha kuvvetli üstüne basa basa vurgulamak alıcıda yönlendirme izlenimi uyandırır. Kaynağın nesnel, tarafsız olmadığı düşüncesi, güvensizlik duygusu meydana getirir. Kaygı, korku, kızgınlık, öfke gibi olumsuz duygular ortaya çıkar. İletişim kanalı bozulur, tıkanır, kapanır.

DİNLEMEK KONUŞMAKTAN DAHA ÖNEMLİDİR

"Bir güzel söz söyleme sanatı varsa bir de güzel dinleme sanatı vardır. Dinlemek konuşmaktan daha önemlidir. Muhakkak sözlüğe bakacağız. Anlamını bilmediğimiz bir kelimeyi muhakkak araştıracağız. Önce öğretmenlerimizin iyi bir eğitim almaları gerekmektedir. Güzel konuşma sanatının içinde her şey var. Güzel Sanatların hepsi var. Psikoloji de bunlardan birisi."

SIRRI ER KİMDİR? 
Sırrı Er; Hilal TV, TRT, TGRT, Kanal D, Kanal 6, SHOW, ATV, CINE 5, STV, Kanal 7 gibi birçok medya kuruluşunda spikerlik, sunuculuk ve seslendirme yaptı. “Konuşmak Sanattır”, “Türkçe’nin adı var” ve “Temel Konuşma Teknikleri – Diksiyon” isimleri kitapları yayınladı. Moral FM başta olmak üzere birçok ulusal radyoda haber spikerliği ve haber program sunuculuğu yaptı. Güzel konuşmayla ilgili birçok eğitim kuruluşunda seminer ve diksiyon eğitimi veren Sırrı ER, Elazığlı.

Kitapla ilgili teknik şartları incelemek için tıklayın

KAYNAK : (Vakit)