'Bu kitabı okuyabilsem, boşanmazdım!'

Her üç evlilikten biri boşanmayla bitiyor ve her 70 saniyede bir çift boşanıyor. Bu verileri derleyen avukat sayesinde evliliği hüsranla biten İkbal Gürpınar, nerede hata yaptığını sorgulamış

ABONE OL
GİRİŞ 17.06.2010 23:55 GÜNCELLEME 28.10.2019 14:18 KİTAP
'Bu kitabı okuyabilsem, boşanmazdım!'

Ünlü Avukat Cengiz Hortoğlu, inanılması güç rakamlar açıkladı.

 

Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü'nden alınan verilere göre bir günde 1215, bir saatte 51, 70 saniyede bir çift boşanmak için mahkemeye başvuruyor.

175 bin 173 boşanma davası için başvuru yapıldığı 2008 yılında 641 bin 973 kişinin evlendiği göz önüne alınırsa yaklaşık olarak her üç evli çiften biri bir yastıkta kocamaktansa selameti ayrılıkta arıyor...

 

Türkiye'de evlenen çift sayısındaki istikrar ile boşanma davası talep edenlerin yıllara göre gösterdiği artış oranı arasındaki fark da hayli dikkat çekici.

YILLAR EVLENME SAYISI BOŞANMA DAVASI BAŞVURUSU
2006 634.121 131.814
2007 638.311 166.271
2008 641,973 175.173

 

 

 

RAKAMLARI VEREN ÜNLÜ AVUKAT DA İKİ KEZ BOŞANMIŞ!

Bu rakamları aldığımız ünlü Avukat Cengiz Hortoğlu, Türkiye'deki boşanma vakalarının artışına dikkat çekiyor. Aynı zamanda yaşam koçluğu da yapan Cengiz Hortoğlu'nun aynı zamanda kitapları ile de tanınan ünlü bir yazar. Ve Geçtiğimiz yılın Aralık ayında piyasaya çıkan kitabının adı hayli ilginç: Mutlu Olmak İçin Evliliğin Şifreleri...

KİTAPTAN ALINTILAR...

*Benim gibi duygusal insanların aşksız yaşaması imkansızdı. Bertrand Russel’in “Aşktan korkmak hayattan korkmak demektir ve hayattan korkanlar şimdiden üç kez ölmüşlerdir.” Sözünü anımsadım.

*Evliliğe neredeyse evlilik değil şirket kuracakmışız gibi bakıyorlardı. Ama ben çok mutsuzdum. İçinde her şey olan ama duyguların önemsenmediği bu yaşam  beni çok sıkıyordu. Akşam yatağa girdiğimde hayallere dalıyordum. Beyaz atlı prensin gelip beni alacağına inanıyordum. Para pul umurumda bile değildi. Aşık olmadan evlenmeyi aklımın ucundan bile geçirmiyordum.

*Arkadaşlarım, Bu kadar varlık içinde nasıl olur da mutlu olamadığıma, şaşırıyorlardı.  Mutsuz olduğumu söylediğimde  bazen alay edip bazen kızıyorlardı.

*Tanığımız yıldızlardı. Seviyordum seviyordu. Yaşamak ne güzelmiş sevince... her şey bana dost ve arkadaş görünüyordu. Daha önce gözümde büyüttüğüm problemler meğerse ne kadar basitmiş her şey daha kolaylaşmıştı. Aşkımızı haykırdık.gecenin bir vakti... Elele yürürken kumsalda; kimin umurundaydı yaşama dair kaygılar...

*O bir romantikti. Paradan, güçten ve zenginlikten söz etmiyordu. Hayatımda ilk kez onunla otobüse bindim. Gülhane parkının, Emirgan’ın bu kadar güzel olduğunu onun yanında anladım. Vapurla karşıya geçerken simit verdiğimiz martıların ne kadar dost canlısı olduğunu onun yanında öğrendim. İlk kez gerçekten yaşamanın keyfini çıkartıyordum. Maskelerden ve  yapaylıklardan uzak...

*O güne kadar kazandığım hayatımın ve mutluluğumun  bir yıldız gibi ellerimden kaydığını hissettim.

*O gülümsediğinde dünya daha bir başka güzel oluyordu. Onunla sonbaharın en karanlık anları ilkbaharın en aydınlık anları gibiydi. Gecenin en karanlığında doğan sabah yıldızıydı benim için. İşte öyle doğmuştu, yüreğimin en karanlık anlarında…     

*Dışarıda soğuk bir hava biz şöminenin başında çaylarımızı yudumlarken hiçbir şeyin bizi korkutamayacağını  biliyorduk.

*Birden umutlandım. Ellerinden ilk günkü gibi tutsam  döner miydi  acaba? Seni seviyorum desem... Bir tanem desem… Beni bağışlar mı? Nasıl da buğulandı siyah gözleri... halen öyle güzel ki  Bunca yıllık aşkım o benim. Gene eskisi gibi ben sana bağlama çalsam, gitar çalsam, armonika çalsam desem... seni çok seviyorum desem; acaba...       

*Ne zaman bir aşk bitse ne zaman  bir ayrılık olsa ben hem üşür hem çocuklaşırım.  Bir ağaç kuytusuna sığınmak isterim.

*Ben dalıp gitmişken çocukluğumda üşüdüğüm günlere, Melike  tekrar “Hoşça kal.” Dedi. Nazlı Üzerindeki minik palto, başında mavi beresi, minik eldivenleri ve gözlerine hiç yakışmayan hüzünle içimi dağlıyordu. Minicik elleriyle “biz ayrılmayalım” diye ettiği duaları anımsadım. Artık ya annesi ya da babası  yanında olmayacaktı.        

*Minik kızımızı  annesi elinden tutup götürürken gözlerindeki yaş damlalarını  gördüğümde  boşanmaları asıl çocukları vurduğunu, hem de okyanustaki dalgalar kadar sert vurduğunu ama hiçbir şey yapamadıklarını  yaşayarak gördüm. 

*Saate baktım neredeyse sabah olacaktı. Bir zamanlar onun kollarında mutluluktan uyuyamazdım. Şimdi korkularımdan uyuyamıyordum.

*Aslında o özür diledikçe içim kan ağlıyordu. Boynuna sarılıp ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

*Beni üzen, yaşadıklarının izleri yüreğinde hep kalacaktı.  Ne zaman yağmur yağsa gözlerinde bir hüzün ve yalnızlık görürdüm.

*Murat’ı ilk kez orada gördüm.   Benimle tokalaşırken yüzünün kızardığını ve heyecanlandığını hissettim.  Üzerinde yıpranmış bir elbise vardı. Ama gömleği çok temizdi. Çok güzel bir kravat takmıştı. Pırıl pırıl bir Anadolu çocuğuyla karşı karşıyaydım. Konuşurken gözlerime bakmaya çekiniyordu.

Popüler Kitap: Tel 0 212 - 612 60 90  www.hayatmarket.com

Av. Hortoğlu yimdi evliliğini bitirmeyi düşünen çiftlere yol gösterecek bir çalışmaya imza attı.

İKİ YAZAR ELE VERİP EVLİLİĞİ KURTARMA REÇETESİ YAZDI

Hortoğlu'nun sözünü ettiğimiz kitabını okuyup hayli etkilenen ve kendi evlilik ilişkisini sorgulayan ünlü isimlerden biri de ünlü televizyon sunucusu ve yazar İkbal Gürpınar olmuş. "Sayın Hortoğlu'nun kitabı beni hayli etkiledi ve kendi evliliğimin bitişindeki hatalarımı sorgulatmayı başardı" diyor. 

Evliliklerini kurtaramamış İkbal Gürpınar ile bir televizyon programı münasebetiyle bir araya gelince Av. Hortoğlu, "gel ikimiz evliliğe farklı cephelerden bakan bir ortak kitap yazalım" önerisinde bulunmuş.

Gürpınar ilk aşamada garipsemiş bu teklifi. Kendi evliliğini kurtaramayan bir insan olarak başkalarına akıl mı vereceğim? Bu ters olmaz mı?" demiş.

Ancak projenin detaylarını görünce kitap projesinin mantığına inanmış ve birlikte Popüler Kitaplar yayınevinin yolunu tutmuşlar. Ünlü yayıncı Hayati Bayrak, ikilinin teklifini dinler dinlemez çok heyecanlanmış ve bir an önce projesini yayına geçirilmesi için kolları sıvamış... Ortaya iki yüzlü bir kitap çıktı.

Bir tanesi ayrılık acısını tatmış bir diğeri evlilik kurtarmakla tanınan iki ünlünün kaleminden evlilik kurtarma reçetesi gibi algılanabilecek eser, bir aşkın iki farklı cepheden nasıl yaşandığını ve aşıkların birbirlerini nasıl yanlış algılayabildiğini göstermeyi amaçlıyor....

İKBAL GÜRPINAR: "BU KİTABI OKUSAYDIK BOŞANMAZDIM!"

Benzer kaderleri paylaşan ve çatırdayan evliliklerini kurtaramayarak çareyi boşanmakta bulan İkbal Gürpınar, geriye dönüp muhasebe yaptıtığında suçun sadece eşinde değil, bir parça da kendisinde olduğunu kabul ediyor ve diyor ki "eğer bugünkü aklım olsa ilişkimizi kurtarabilirdik."

Hatta şaka ile karışık, "Eğer böyle bir kitap olsaydı ve biz okumuş olsaydık herhalde boşanmazdık" diyerek, kitabı alarak, "Bu kitabı okusaydık boşanmazdık, evliliğimizi kurtarırdık" diyorlar...  

Hortoğlu ve Gürpınar'a göre, boşanma kararlarının yüzde yetmişi basit nedenlerle alınıyor. Kendi imzalarını taşıyan kitapla verdikleri mesaj ise şu: "İsterseniz ve emek verirseniz, evliliği bir mucize haline getirebilir ve hayatınızı değiştiren bir mutluluk yuvasına sahip olabilirsiniz"

İKİ YÜZLÜ KİTAP...

İkbal Gürpınar ve Cengiz Hortoğlu'nun birlikte kaleme aldıkları "Aşkın Bir Yüzü" gerçekten "iki yüzlü" bir kitap. Bir yüzünde Avukat Cengiz Hortoğlu'nun kaleme aldığı anlatı, diğer yanda ise televizyoncu, sosyal projelere ilgi duyan İkbal Gürpınar'ın anlatısı iki ayrı kapakta sunuluyor okura.

Popüler'den çıkan kitabın tanıtım toplantısı Beyoğlu Caddesindeki İnsankitap'ta gerçekleştirildi. Her iki ünlü yazar da kendilerini yalnız bırakmayan okur ve basın mensupları ile samimi ve şen şakrak bir sohbet gerçekleştirdi ve anılarından örnekler verdiler.

Hayranlarının büyük ilgi gösterdiği tanıtım törenine katılan ünlü gazeteci Bünyamin Yılmaz her iki ünlünün imzasını aynı kitaba nasıl attırılacağı konusunda oldukça ilginç bir çıkış buldu. Toplantıya katılanların bir çoğu kitabın bir yüzünü kendi, bir yüzünü eşlerinin adına imzalattılar...

İkbal Gürpınar'a göre Roman, Av. Cengiz Hortoğlu'na göre ise anlatı şeklinde tanımlanan edebi metin, hem roman okurlarını, hem evlilik ilişkisini sorgulayanları hem de özel yaşam öykülerine ilgi duyanlara hitap ediyor...

Eser, feodal ve geleneksel kültürle yetişen Murat ile Batı kültürüyle yetişen Melike’nin duygu dolu aşkını anlatıyor ve “Nerede o büyük aşklar?” diyenlere, Aşka inanmayanlara, halen o büyük aşkların yaşandığını göstermeyi hedefliyor...

Kitabın cevaplandırmaya çalıştığı sorular arasında şunlar öne çıkıyor: Aşk nedir? Evlilik nedir? Zenginlik mutluluk için yeterli midir? Aşk evliliği mi mantık evliliği mi? Yaşam bir çağlayan gibi akıp giderken güzelliklerin farkında mıyız? Mutlu bir evlilik nasıl gerçekleşir? Evliliğin tanımı nasıl olmalı? Evlilikte aşkı yaşatmak için ne yapmalı? Kültür farklılıkları evlilikleri nasıl etkiler? Neden eskisi kadar romantik değiliz? Şiddet kadını nasıl etkiliyor. Erkek hangi durumlarda şiddete başvuruyor? Bazı aileler evlenen çocuklarını neden rahat bırakmıyorlar? İkili anlatı, aşkı, evliliği doğru anlamayı roman kahramanlarıyla birlikte başarmaya çalışıyor...

EVLİLİĞİN SIRRI AŞK

Avukat Cengiz Hortoğlu, her evliliğin kurtarılabilecek ilişki olduğuna savunuyor ve diyor ki, "İki insan evlenmeye karar vermişse mutlaka birbirini sevmiştir. Birbirini sevmeyen iki insan sadece çıkar için evlenmez. Olsa da bunlar çok istisnai durumlardır. Boşanma sevginin bittiğine inanıldığı için gerçekleşir. Çiftler birbirine sevginin bitmediğini gösterdiğinde her evlilik kurtulur" dedi.

"ORTAK NOKTAMIZ BİSMİLLAH!"

Kitaba imza atan iki yazarın siyasi görüşleri de oldukça dikkat çekici. Av. Cengiz Hortoğlu, sıkı bir sosyal demokrat. Hayata sol cepheden bakan yazarla aynı kitaba imza atan İkbal Gürpınar ise muhafazakar görüşlere sahip ve sağ kanada yakın bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde başını kapatan ve türbanla gezmeye başlayan İkbal Gürpınar ve Cengiz Hortoğlu'nun birbirine yönelik övgüleri gazetecilerin aklına ister istemez aynı soruyu getiriyor. Kitabı vücuda getiren uyum bir uyumlu ilişki doğurabilir mi?

İki kurt yazar gazetecilerin aklından geçeni seziyor ve "düşündüğünüz gibi değil" diyorlar. Magazin basını böyle bir manşet atmayı çok arzular biliyoruz ama bizimki mesleki işbirliği diyerek dedikoduları yeşermeden bitirecek esprieri ard arda sıralıyorlar.

İkbal Gürpınar yaptığı espri ile konuya son noktayı koyuyor.

"İkimizin ortak noktası Bismillah... Ben birlikte çalışırken onun her işe besleme ile başladığını gördüm. Ben de her işe besleme ile baylayan bir insan olarak projeyi başarabileceğimize inandım" dedi.

KİTABIN İKİ AYRI BAKIŞLA ANLATTIĞI ÖYKÜ

Aşağıdaki hikaye Aşkın bir Yüzü adlı kitabın bir yüzünde erkek gözüyle Cengiz Hortoğlu, diğer yüzünde ise kadın gözüyle İkbal Gürpınar tarafından kaleme alınmış. Her iki bakışla okuduğunuzda öykünün gerçekte ne olduğunu, neler yaşandığını kavrıyorsunuz... Bu oldukça eğlenceli bir iş olmasının yanı sıra, okuyanın kendi evlilik ilişkisini de sorgulayabileceği canlı bir test oluşturuyor...

Murat, üniversite mezunu olmasına rağmen yetiştiği ortamın etkilerini üzerinden atamamış ama aynı zamanda da bozulmamış bir anadolu genci... Mert, dürüst, sevdiği kadın için ölümü göze alacak kadar fedakâr... Aynı zamanda düşlerinin peşinde gidecek kadar maceracı...

Melike ise zengin bir ailenin biricik kızı... Ailesinin üzerine titremesine her türlü olanakları sağlanmasına rağmen bir türlü mutlu olamayan bir genç kız...

Ailesi maddi olanakları tümüyle sağlamasına rağmen onun asıl aradığı sevgidir. Eve doğru dürüst gelmeyen bir baba ve konken partilerinden ayrılmayan bir anne...

Lüks arabalar, en iyi okullar, güzel bir yalı, mutluluk için yeterli midir? Melike’nin ailesi bunun farkında değildir. Maddi olanakların mutluluk için yeterli olduğunu sanmakladırlar.

Melike, kendisiyle evlenmek isteyen gençlerin sadece zengin olduğu için evlenmek istediklerine inanmaktadır. Bu şımarık çocuklarla  gönül eğlendirmektedir.

İçten içe hep çocukluktan beri okuduğu masallardaki kahramanını aramaktadır.

Murat,  bir yandan ailesinin zorla evlendirme baskılarına karşı savaşırken bir yandan da yoksullukla savaşmaktadır.

Raslantılar bu iki farklı kutupdaki lnsanı buluşturur. Aslında onları birbirine çeken belki de farkılılıklarıdır.

Murat çocukluğu boyunca babasından şiddet görmüştür. En büyük korkusu annesini ve kardeşlerini de kıyasıya döven acımasız babasına benzemektir.

Murat’ın çocukluğu o kadar zor geçmiştir ki ilkokuldayken bile başka bir köyde olan okuluna gidebilmek için karlara, fırtınalara karşı yürümek ve derelerden geçmek zorundadır. İlkokula başladığından itibaren hep çalışmıştır. Çocukluğu kısa aralıklarla hem şehirde hem köyde geçmiştir.

Çocukluğunda yaşadığı olumsuzluklar gençliğinde de peşini bırakmayacaktır. Karşılaşacağı her zorluk onu yeniden çocukluğu’na götürecektir. Duygusal olduğu için en küçük olayda bile kırılgandır. Her kırılganlık onu çocukluğunun gizemli ve korku dolu günlerine götürecektir.

Okulu bitirmek hayatını kurtarmaya yetmez. Başarmak için çok çalışmak gerektiğini bilmektedir.

Murat duygusaldır. Aşkı her şeyin üzerinde gören  tam bir romantiktir. Sevgilisine armonika çalan şiir okuyan kır çiçekleri sunması bilen bir gençtir.

Murat’ın duygu yüklü yapısı ve çocukluğunda yaşadığı zorluklar Melike’yi çok etkiler.

İki genç birbirlerine aşık olurlar.

Melike’nin ailesi bu birlikteliğe şiddetle karşı çıkar. Onların istediği kızlarının kendi çevrelerinden zengin bir gençle evlenmesidir.

Ancak Melike ailesine de meydan okuyarak zor hayat koşullarını da kabul edip Murat’la evlenir. Melikenin ailesi bu evliliğe karşı çıksa da engellemeyi başaramaz. Ama yıkmak için de ellerinden geleni yaparlar.

Başlangıçta her şey çok güzeldir. Murat çok çalışır. Artık maddi sıkıntı yaşadığı günler geride kalmıştır. Hem zengin hem de ünlü bir yazardır.

Ancak Melike, Murat’ın geç gelmelerinden ve ilgisizliğinden şikayetçidir. Aralarında sorunlar başlar. Aralarında ki cinsellik bile  sorun olmaya başlamıştır.

Melike zaman zaman Murat’a olan aşkı nedeniyla  ayrılmaktan vazgeçse de ailesi, özellikle annesi bu evliliği bitirmeye kararlıdır. Melike’nin annesi, Murat’ı her gün kötülediği gibi zayıf bir tarafını yakalamak için özel dedektif tutmuştur.

Başlangıçta heyecanlandıran farklılıkları artık sorun olmaya başlamıştır.

Melike Murat’ın başarıları karşısında ezildiğini hissetmektedir.Çalışmak   başarmak istemektedir.

Melike’nin annesi kızının ideallerini Murat aleyhine 

kullanır. Her seferinde “yeni iş kur, biz sana yardım edelim.” demektedir.

İşte bu noktada Melike’nin nasıl bir işte çalışacağı gibi önemli bir konuda kültür çatışması ortaya çıkar. Murat, Melike’nin  geç saatlere kadar dışarda kalmasına izin vermek istemez.Melike de her hangi bir sınırlamayı kabul etmez.

Aslında halen birbirlerini için için sevmektedirler. Ancak ne bu duygular ne de ikinci çocuk evliliklerini kurtarmaz.

Çünkü evliliğin en temel koşulu olan güven sarsılmıştır. Aldatmalar başlamıştır. Murat’ın şiddet kullanması bardağı taşıran son damla olur. Murat’ın aldatmaya varan ilişkisi Melike’nin internetten birisiyle tanışması ve adamın şantajları olayları tırmandırır

Kaldı ki Melike başarılı bir iş kadını olmak istemektedir.”Üretmeyen mutlu olamaz” diye düşünmektedir.

Boşanırlar.

Çocukları zaman zaman birbirlerine karşı silah olarak kullanırlar. Bunun ne büyük hata olduğunu zaman gösterecektir.

Murat bir süre sonra Kardelen adında güçlü, güzel ve gizemli bir kadınla karşılaşır ve aşık olur.

Kardelen kendisine şiddet uygulayan eşinden boşanmıştır. Yurt dışına gidip eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye gelip gazeteciliğe başlamıştır.  Ancak boşandığı eşi peşini bırakmaz. Murat bu savaşta Kardelen’in yanında yer alır.

Kardelen aynı zamanda bir kişisel gelişim uzamanıdır.

Melike de artık başarılı bir iş kadınıdır. Ailesi onu kendi çevresinden birisiyle evlenmeye ikna eder.

Murat çok sevdiği eşi Kardelen’i bir hastalık sonucunda kaybeder.

Melike evlendiği  zengin iş adamı Mahmut’la mutlu değildir.

Mahmut Melike’ye ve kendisine ait her şeyi kumarda kaybeder. Mahmut’a çok değer veren Melike’nin babası da Mahmut’un borçlarına kefil olduğundan oturduğu oturdukları yalı bile tehlikededir.

Melike ne zaman zor durumda kalsa ne yapacağını bilmese yıllar önce tanıştığı ak sakallı ve ak saçlı temiz yüzlü bir ihtiyarı rüyasında görür. O ihtiyar her seferinde Melike’ye yol gösterir.

Melike’nin ve ailesinin bu zor durumunda Yardımlarına Murat yetişir. Onlar da hayattan ders alıp her şeyin para olmadığını öğrenmişlerdir.

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgileri ve internet üzerinden sipariş şartlarını bu linki kullanarak görebilirsiniz...

KAYNAK : Haber7