Gıdalardaki "riskli maddeler" daha hızlı tespit edilecek
ŞENGÜL OYMAK/ŞAHİN OKTAY - TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Gıda Enstitüsü tarafından yürütülen proje kapsamında işlenmiş gıda ürünlerinde kullanılan ve çoğu zaman analizlerinde zorluklar yaşanan katkı maddeleri daha kolay ve hızlı tespit edilecek.
ABONE OLTürk Standardları Enstitüsü (TSE) ve TÜBİTAK MAM tarafından imzalanan protokolle "Helal Gıda Denetimlerinde Jelatin, Glutamat ve L-Sistein’in Kaynağına Yönelik Hızlı, Ekonomik ve Pratik Tespit Metotlarının Geliştirilmesi, Uygulanması ve Yaygınlaştırılması Projesi" hayata geçirildi.
TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü araştırmacıları tarafından yürütülen ve 2018'de tamamlanması hedeflenen proje kapsamında, dünyada helal gıda denetimlerinin analizinde zorluklar yaşanan domuz kaynaklı jelatin, monosodyum glutamat ve l-sistein maddelerinin daha kolay ve ekonomik tespit edilebilmesine ilişkin metotlar geliştirilecek.
Projenin tamamlanmasının ardından denetimlerin çok daha kısa sürmesini sağlayacak DNA bazlı yerli yöntemlerin uygulanmaya başlamasıyla hem ulusal gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adım atılmış hem de sektördeki haksız rekabet büyük ölçüde önlenmiş olacak.
Geliştirilen yerli analiz yöntemlerinin TSE laboratuvarlarında kullanılmaya başlanmasıyla 800 milyon doları aşan helal gıda denetimi pazarından Türkiye'nin aldığı pay artacak.
- "Katkı maddeleri daha hızlı tespit edilecek"
TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünde baş araştırmacı olarak görev yapan Doç. Dr. Canan Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, monosodyum glutamat, l-sistein ve jelatinin yiyecek ve içecek sektöründe kullanılan çok kritik gıda katkı maddeleri olduğunu belirtti.
Gıda katkı maddelerinin testlerinin çoğu durumlarda 1-3 hafta arasında değiştiğini ama jelatin gibi katkı maddelerinin analizlerinin yapılamadığını dile getiren Doğan, "Tüm dünyada bu durum bu şekilde. Örneğin l-sistein de ekmeklik unların içine dışarıdan ilave edildiğinde tespit edilemiyor." diye konuştu.
Doğan, TSE ile imzalanan protokol kapsamında hayata geçirdikleri projenin söz konusu katkı maddelerinin laboratuvar ortamında daha kısa sürede tespit edilmesini kapsadığına değinerek, şöyle devam etti:
"Dünyada yaklaşık bir haftalık sürelerle yapılan bu analizler, projenin tamamlanmasının ardından yarım veya bir saatte yapılabilecek. Gıda sektörü için inanılmaz fayda sağlayacak. Özellikle büyük firmalar, kökeninde sıkıntı olduğu düşündükleri ham maddelerin alımında ciddi bir rahatlama yaşayacak. İnsan sağlığı açısından da özellikle hepimiz için geçerli olan 'Bunun kökeninde ne var?' sorusu karşılığını bulmuş olacak."
Türkiye'nin jelatin dahil gıda katkı maddelerinin çoğunu yurt dışından aldığına dikkat çeken Doğan, "Jelatinin sığır derisinden elde edilmesi gerekiyor. Türkiye'de şu an maalesef gıda sektörüne yetecek kadar bir jelatin üretimi söz konusu değil. Dünyada yeterince deri bulamayan sektör, bir süre sonra domuz derilerine de maruz kalabiliyor veya sığır derisinin işlendiği yerde domuz derileri işlenebiliyor. Bu nedenle bulaşılar meydana gelebiliyor." ifadelerini kullandı.
- "Ülkemize çok ciddi ekonomik kazanç sağlayacak"
Doğan, özellikle l-sistein konusunun çok önemli olduğunu vurgulayarak, "L-sistein katkı maddesi pizza, tost, hamburger ekmeği gibi mamullerin elde edilmesinde kullanılıyor. Uzak Doğu'da domuz kılı ya da insan saçından üretilebiliyor. Bunların orijininin belirlenmesi noktasında şüphelerin giderilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
Projenin helal gıda denetimleri açısından öncü olacağını ve Türkiye'ye ciddi bir ekonomik kazanç sağlayacağını belirten Doğan, "Dünyadaki helal gıda pazarı 890 milyon dolar civarında. Daha önce hiç yapılamayan testleri yapmaya başladığımızda ve bunları Ortadoğu'ya pazarladığımızda bu pastadan alacağımız pay da artacak. Dolayısıyla, bu konuda yapılacak bilimsel çalışmalar ülkemiz için çok ciddi bir ekonomik kazanç sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Doğan, 2018 yılı sonunda tamamlanması planlanan projenin TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü araştırmacıları tarafından, TSE, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirileceğini dile getirerek projenin bütçesinin 1 milyon lira olduğunu ve TÜBİTAK 1003 Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projelerini Destekleme Programı tarafından desteklendiğini sözlerine ekledi.
Uzman araştırmacı Dr. Mediha Esra Yayla da bu tarz analizlerin yapılmaya başlanmasıyla helal gıda pazarının da büyüyeceğini ve helal gıda sertifikası verme kapasitesinin de artacağını ifade etti.