"Filmimi izlemeden haram fetvası verdiler"
İranlı yönetmen Mecid Mecidi, "Filmime haram diyenler İslam ülkelerindeki teröre ses çıkarmıyor" dedi.
ABONE OLHz. Muhammed'in çocukluk dönemini anlatan "Hz. Muhammed" filmi, yakın tarihte Türkiye'de vizyona girecek olan İranlı yönetmen Mecid Mecidi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, filmin 2 yıl planlama, 3 yıl Mekke ve Medine şehirlerinin platosu inşaası aşamalarından geçerek, 2 yıl süren çekimlerin ardından 7 yılda tamamlandığını anlattı.
Mecidi, film için dünyada alanında en iyi teknik ekiplerle çalıştığını belirterek, şunları söyledi:
"Mısır ve Suudi Arabistan filmimi izlemeden haram ilan ettiler. Gösterdiğim bütün gayrete rağmen İslam ülkeleri hemen bir tepki koymaya başlayınca işimin ne kadar zor olduğunu anladım. Bu durum aslında bugün Müslümanların niçin böyle bir ortamda olduğunu gösteriyor bir taraftan."
Hz. Musa, Hz. İsa hakkında yüzlerce film yapıldığını söyleyen Mecidi, Hz. Muhammed hakkında sadece iki tane filmin bulunduğunu belirtti.
"Filmimi izlemeden haram fetvası verdiler"
Mecidi, filmi yapma amacı hakkında şunları anlattı:
"Filmi yaparken Müslüman dünyasında da bir birlik oluşturmaya niyet ettim. Hem Sünni alimlerde, hem Şii alimlerde en az şüphe, farklılık uyandırabilecek siyer kitaplarından istifade etmeye çalıştım. Müslümanların hassasiyetini bildiğim için çocukluğundaki yüzünü dahi göstermedim, buna rağmen tepki aldım. Filmimi izlemeden yasaklayan İslam uleması, bugün gözlerinin önünde İslam adına insanları katleden, masumları kesen terör ülkeleri ile ilgili ise hiçbir fetva vermiyor ve hiçbir şey söylemiyor."
Din adamları tarafından filme gösterilen tepki üzerine kendisine "Bu insanların derdi hakikaten İslam mı?" sorusunu sorduğunu kaydeden Mecidi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İslama, Peygamber Efendimize dünyada hakaretler ediliyor ve bu ulema hiçbir şey söylemiyor. Onların dertlerinin başka bir şey olduğunu düşünmeye başladım. Bana göre aslında onlar İslam'ın adını sadece çalmışlar ve onu kendi kudretleri ve otoriteleri için kullanmışlar ve kullanmaya da devam ediyorlar."
"Peygamberimizin savaş kuralları Birleşmiş Milletler'de levha olarak asılmalı"
Mecidi, İslam dünyasında yaşanan savaşlardan üzüntü duyduğunu dile getirerek, Hz. Muhammed'in mecbur kalmadıkça, kendi arzusu ile bir savaşa girmediği, savaşmamak için direndiği yorumun yaptı.
Hz. Muhammed'in "Bir yere savaş açtığınızda ağaçlara zarar vermeyin, suları kirletmeyin, kuşları öldürmeyin, yaşlılara çocuklara zulmetmeyin, esirlerinize kendiniz ne kadar yemek yiyorsanız o kadar yemek verin, o esir sizden birine eğitim veriyorsa onu azad edin" sözlerini hatırlatan Mecidi, "Bir Peygamber savaşta bunları öngörüyorsa, niçin savaşıyoruz bunu düşünmek lazım. Peygamberimizin savaş kurallarının Birleşmiş Milletler'de levha olarak asılması lazım, bunları bizim Peygamberimiz dünyaya öğretti." diye konuştu.
Mecidi, İslam dünyasındaki çatışmalara dair şu düşüncelerini paylaştı:
"Bu sorunların çözülmesi konusunda diplomatik açıdan çok ümitvar değilim. İslam ülkelerinin büyük bir politika üreterek bunları çözeceğini ümit edemiyorum ancak kültür ve sanatın dili başka. Sanatın dili ülkeleri aşan bir değere sahip, fıtri ve en insani olandır. Sanatın diliyle insanların önyargılarını aşabilirsiniz."
Filmin yaklaşık 40 ülkede gösterildiğini ifade eden Mecidi, farklı dinlerden insanlardan olumlu tepkiler aldığını, başka yönetmenlerin de sinemanın dilini kullanarak İslam tarihi ile ilgili yeni filmler çekmesini arzu ettiğini dile getirdi.
"Peygamberlik sürseydi kullanacakları dil sinemanın dili olurdu"
Mecidi, "Eğer günümüzde peygamberler gelmeye devam etseydi, mesajlarını topluma daha rahat ulaştırmak için kullanacakları dil sinemanın dili olacaktı." düşüncesini savunarak, şu ifadeleri kullandı:
"Ben sanatın bir iletişim aracı olduğunu düşünüyorum, Allah'ın kutlu mesajının diğer insanlara ve toplumlara ulaşması için sinema iyi bir vesile. Sanat elbette sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda zati ve derin boyutuyla aslında yeniden bir var kılma çabası. Bence en büyük sanatçı Allah'tır. Allah her şeyi yoktan var etmiştir ve merhametiyle bu derin anlamın bir parçasını insanoğluna, özellikle sanatçıya bahşetmiştir ki aynı derin manayı diğer insanlara ulaştırabilsin."
Sinemanın Batı kaynaklı bir sanat olduğuna değinen Mecidi, Müslümanların sinemaya kendi öz ve derinliğini, hikayesini katarak Batı'nın tekniğine "galebe çalabileceği" düşüncesini aktardı.
Mecidi, sinemanın Batı insanı ile İslam coğrafyasındaki insanları farklı şekillerde etkilediği yönündeki görüşünü vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz muhtevamızı ne kadar iyi belirlersek, içeriğini güçlü olarak tasarlarsak sinemada biçimin üstüne çıkıp, Batı insanını da etkileyebiliriz. Mesela, sinemada fedakarlık, diğergamlık, yardımseverlik, merhamet ve adalet içeren fıtrat dilini ön plana çıkarmamız lazım çünkü fıtrat dili ilahi bir dil. Eğer biz fıtratı ortaya koyabilirsek, dolayısıyla bütün insanlara ulaşabiliriz çünkü bütün insanlar İslam fıtratı üzerine yaratılmışlardır ve gayret göstermemiz gereken böyle bir dili yakalayabilmek ve bunun üzerine sinemamızı kurarak, bütün insanlara ulaşan bir hikaye var etmek."
"Hz. Muhammed" filminin İran'da yaklaşık 6 milyon kişi tarafından izlendiği, olumlu tepkiler aldığı bilgisini veren Mecidi, filmin platolarını Hz. Muhammed'in gençliğini, peygamberlik devrini anlatan dönemlerini de çekmeyi düşünerek kurduğunu, Tahran yakınlarındaki 30 yıl kadar dayanıklı platoların İslam tarihiyle ilgili film çekmek isteyen başka yönetmenlere açık olduğunu söyledi.
"Mülteci çocuklarla ilgili film yapacağım"
Mecidi, Hz. Muhammed'le ilgili yeni filmler yapma konusunda dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu kaydederek, şu düşüncelerini paylaştı:
"Şu an mültecilikle ilgili bir film yapma düşüncem var. Uzun yıllardır özellikle mülteci çocuklar üzerine düşünüyorum. Savaşlarda en büyük zararı çocuklar görüyor, savaşlar bitse de o çocukların gördüğü zarar devam edecek. Ben savaşlar yüzünden geleceği yok olan çocuklar için bir film yapmak istiyorum."
Mültecilerin bulundukları ülkelerin halklarıyla uyumları konusunda sorunlar yaşandığının altını çizen Mecidi, "Baran" filminde Afgan mültecileri konu ettiğini, filmin İranlılar üzerinde Afganlar hakkında çok iyi bir izlenim bıraktığını aktararak, "Ben sinemada kötülüğü göstermek yerine iyiliği, güzelliği göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Kötülüğü gösterirsek, onu yaymış oluruz." dedi.
"Türk sinemasının kimlik sıkıntısı var"
Mecidi, Türk sinemasına da değinerek, şu açıklamada bulundu:
"Özellikle Türk dizileri üzerinden konuşacak olursam Türk sinemasının kimlik sıkıntısı var. Türkiye'nin kendi asli milleti ve kültürüne dair değerler taşımıyorlar. Halbuki Türkiye şiiriyle, edebiyatıyla, tarihiyle çok zengin bir medeniyete ve bunu gösterebilecek imkanlara da sahipken bambaşka bir resim görüyoruz. Türk yönetmenlerden Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Faysal Soysal filmlerini takip ediyorum. Ceylan'ın bazı filmlerini çok severim ama gördüğüm kadarıyla o da Avrupa'dan etkilenmiş durumda, filmlerinde kendi kimliğine ait şeyleri pek göremiyorum maalesef."