İsmet Özel ne anlatmak istemiş?
İsmet Özel'in son şiirini sizlere sunmuş ve bu şiirin şairin çaptan düştüğü günlerde kaleme alınmış olmasının altını çizerek, 'Sizce kime kızdı?' diye sormuştuk. Şair İbrahim Tenekeci neden buna lüzüm gördüğümüzü soruyor?
ABONE OLİbrahim Tenekeci'nin köşe yazısı
İsmet Özel’in son şiiri...
İsmet Özel, modern Türk şiirinin en önemli şairlerinden biridir. İki nesil, İsmet Özel’in şiir ve yazılarını okuyarak büyümüştür. Özellikle doksan ve iki bin kuşağı üzerinde büyük bir etkisi vardır. Etkisi ve emeği...
Bu insanlardan biri de benim. Eğer bir şeye benzemişsem, İsmet Özel’in bunda katkısı büyüktür. Şiir ve yazılarının insanı eğiten, yetiştiren, özgünleştiren, kısacası karakter sahibi yapan bir tarafı vardır. Ona benzemeye çalıştıkça, kendinize benzersiniz.
İsmet Özel için “zor adam” derler. Bence bu, zor olanı seçmesinden kaynaklanıyor. Mesela gönüllü olarak yalnızlık çekiyor. Belli bir mesafeden sonra, yanına kimsenin yaklaşmasına müsaade etmiyor. Bir nevi, ortamlardan ve insanların kötü niyetlerinden kendisini böyle koruyor. (Henry Sen Neden Buradasın, sayfa 92: “Mekânımız piyasadır. İnsanlar dost değildir. Hayatta hiç kimsenin akrabası kalmamıştır. İnsan kılığında gördüklerimizin hepsi müşteridirler.”)
Tabii konumuz onun sanatçı kişiliği ve karakteri değil, son şiiri. Ve bu şiir dolayısıyla ortaya çıkan bazı tatsız durumlar.
Evet, İsmet Özel, www.ismetozel.org isimli sitesinde son şiirini yayımladı: “Faciayı yazmasaydım yaza yazık olurdu.”
Özel’in son birkaç yılda yazıp yayımladığı şiirler gibi, bu şiir de bazı tartışmalara neden oldu, oluyor. Mesela ilgiyle ve beğeniyle takip ettiğim www.haber7.com, bu şiiri “Yağdı yağmur çaktı şimşek, sizce kime kızdı şair İsmet” başlığıyla okuyucularına sundu. Baştan söyleyeyim ki, bu sunum beni çok rahatsız etti. Böyle bir başlığı nasıl attılar, hayret.
Hele şiirin altına yazılmış bazı okuyucu yorumları var ki, inanılır gibi değil. Kim bunlar?
Sözgelimi bir tanesi, “Bu adam şair olduğundan emin mi acaba, sormak isterim kendisine” diyor. Bir başkası da, “Allah’ım, sen bizi bu İsmet’in şiirinden muhafaza buyur” diye güya dua ediyor. Bir diğeri de “yaşlılık ve maskaralık” kelimelerini İsmet Özel için kullanma cüretinde bulunmuş. Üstelik bunları düzgün bir Türkçeyle de yazmıyorlar. Belki de yazamıyorlar. Nezaket kurallarını ise sormayın gitsin.
Herkes istediğini düşünebilir, hatta söyleyebilir. Fakat yazarak paylaşmaya gelince, işin renginin değişmesi lazım.
Bir edebiyatçı düşünün ki, kırk yılını mesleğine vermiş. Onca şiir ve yazı yazmış, kitap çıkarmış, kendisinden sonra gelenleri etkilemiş, Türk şiirine ve düşüncesine katkı sağlamış, velhasıl önemli işlere imza atmış. Bütün bunları yaparken de muhtemelen hayatını yaşama imkânı bulamamış. Birçok dünya nimetinden mahrum kalmış.
Kim olduğunu bilmediğimiz müstear isimli biri ya da hasta ruhlu biri ya da şiirinden anlamayan biri çıkıyor ve kırk yıllık emeği, mücadeleyi, şu kadar eseri yok sayıp ağzına geleni yazıyor. Bu işler bu kadar ucuz ve kolay olmamalı.
İsmet Özel ya da onun ayarında birini eleştirmek için, hatta karalamak için bile ciddi bir donanımınızın, birikiminizin olması gerekir. Elbette bu karalamalar, saçmalamalar İsmet Özel’e zarar vermez. Fakat kardeşlik hakkına, kul hakkına zarar verir. Kötü emsal oluşturur. Dolayısıyla, internet sitelerinin editörlerine çok iş düşüyor. Çünkü bu hakkı ve hukuku onların gözetmesi gerekiyor.
Görüyoruz ki, internet üzerinden, bacak kadar çocukların üstatları sınırsız bir biçimde karaladığı bir kültür, daha doğrusu böyle bir kültürsüzlük oluşuyor. Buna müsaade etmemek lazım.
Şurası bir gerçek ki, modern şiirde sadece şaire değil, okuyucuya da çok iş düşüyor. Okuyucunun da birazcık olsun şiir bilgisine, görgüsüne sahip olması gerekiyor. Eğer bir okur olarak aranılan şartlar sizde yok ise önünüzdeki şiiri anlamadığınız gibi, bir de şairine bazı suçlamalarda bulunuyorsunuz. Bu duruma cahilin cesareti diyebiliriz.
Hiçbir şiir tek başına değildir. Her şiir, şairin diğer şiirlerinin, hatta yazılarının devamıdır, tamamlayıcısıdır.
İsmet Özel’in bütün eserlerini okumamış biri, “Faciayı yazmasaydım yaza yazık olurdu” şiirini anlamakta, anlayıp bir yere yaslamakta güçlük çekebilir. Ama okuyanlar için durum böyle değildir.
Mesela Henry Sen Neden Buradasın kitabında yer alan “Mekânımız piyasadır. İnsanlar dost değildir. Hayatta hiç kimsenin akrabası kalmamıştır. İnsan kılığında gördüklerimizin hepsi müşteridirler” cümleleri ile şiirde geçen “Neler yaptım bilir misin etrafımda başka gençler bulamayınca”, “Biri bari deseydi ya çok hakkın geçti helal et”, “Ne gezer iftiranın haddi yok ben mi nadim olayım” dizeleri aynı derdin tezahürüdür.
Sözgelimi, Sayın Özel, şiirinde “rüzgârın bile kirlendiğini” söylüyor. Bu ne demek? Bunun için bile geniş oylumlu bir yazı kaleme alınabilir.
“Faciayı yazmasaydım yaza yazık olurdu” şiiri, başlığından itibaren bir itirazı, öfkeyi, yalnızlığı, pişmanlığı, hatta emeğinin karşılığını alamamayı içinde barındırıyor. Sayın Özel, şiirinin içine bir şey gizlemiş.
Şiiri şerh etmek gibi bir niyetimiz elbette yok. Fakat derdimizi daha iyi anlatabilmek için, sadece, şiirin başlığında yer alan beş kelimeyi birazcık kurcalayalım.
Facia? Neyin faciası?
Yaz? Bunun mevsimle değil, insan ömrüyle ilgili olduğunu düşünüyorum.
Sadece bu iki kelime/imge bile, aklıma, Ahmet Haşim’in “Ömrüm benim bir ateşti” sözünü getirmeye yetiyor.
Başlıktaki ikinci, üçüncü ve dördüncü kelimelerin “ya” ile başlamasını da anlamlı buluyorum. Buna “aliterasyon sanatı” da diyebilirsiniz, şunu da: İsmet Özel’i, bir zamanlar onu alkışlayan, onun için tezahürat yapan biri çok fena kızdırmış. Ya da bugüne kadar şahsına yapılan övgüleri facia olarak görüyor.
Bunlar doğru da olabilir, yanlış da... Bu önemli değil. Önemli olan, şiiri anlamak için kafa yormamız.
İsmet Özel’i acımasızca, saygısızca karalayanların, vakitleri varsa eğer, şiiri bir de bu şekilde okumalarını öneriyorum: Her dizeyi, kelimeyi tartarak, düşünerek...
Tabii bütün eserlerini okuduktan sonra!
İLGİLİ HABERİMİZ