Nice nice yıllara Bezgin Bekir!

20 yıl önce aramıza sızan bu uyuşuk şahsiyeti doğum gününde unutmak olmazdı. Bütün tembelliğine rağmen duyarlı bir devrimci o. Bekir'in yavaşlığında bir tavır var, bu tavır zamanı algılamayla ilgili. Bekir, Doğu kültürünün ürünü. Çizeri Bekir'i anlattı

ABONE OL
GİRİŞ 04.04.2005 16:24 GÜNCELLEME 04.04.2005 16:24 KÜLTÜR
Nice nice yıllara Bezgin Bekir!

Tuncay Akgün 'Bezgin Bekir hakkında konuşmakta zorlanıyorum' dese de, biz bu röportajı yaptık. 20. yaşını kutlayan ve çoktan aramıza sızmış bu uyuşuk şahsiyeti böyle bir zamanda unutmak olmazdı. Gerçi Akgün'ün de bir şikâyeti yoktu, çünkü zaten Bezgin Bekir yattığı yerden kendisini yeterince iyi anlatıyordu. Dolayısıyla biz, Bezgin'in arkasından, tabii ki uyuklamasını fırsat bilerek, dedikodu yaptık diyelim. Nice yıllara Bezgin Bekir!

-Sıkılmadınız mı 20 yıl Bezgin Bekir'le olmaktan, onu çizmekten?
- Valla herşeyden sıkıldım ama Bekir'den sıkıldım dersem adama haksızlık olur.

- Hani bir ara öldürmüştünüz, onun sebebi neydi?
- Bir daha çizmemek için öldürmemiştim aslında. O Bezgin Bekir'in yavaşlık ve durma halinin son noktasıydı, öyle bir dönem yaşandı. Sonuçta çizgi kahramanlar da ölebilir; belki benim enerjim biter ya da onu talep eden insanlar ondan sıkılır, o zaman ölür. İki türlü de olabilir.

-20. yılında Bezgin Bekir'in doğumundan bahsetmek daha doğru olur herhalde... Bezgin nasıl etlendi ve bu kadar sevilip kalıcı olabildi?
- Aslında birdenbire kabul gördü. Limonla beraber doğdu, derginin ilk sayısında başladım. 'Kısırdöngü' köşemin içindeydi. Çok hızlı dikkat çektiği için diğerlerinden ayrıldı ve yoluna bağımsız devam etti.




-Nasıl birdenbire sevildi? Neydi insanları ona yakın kılan, uyuşukluğu mu?


- Bu yavaşlık ve tembellik hali insanların temel problemlerinden biri bana göre. Tembellik, başka çizgi kahramanlarda da komiği çabuk veren bir unsur. Bu Bezgin'de de var, ama o sadece tembel bir karakter değil.

-Ne taşıyor içinde bu hal? İsyankârlık, umursamazlık, anarşist bir tavır, huzur...
Bekir'in yavaşlığında bir tavır var, bu tavır zamanı algılamayla ilgili. Buradaki zamanın algılanması ise daha çok doğu kültürüyle bağlantılı. Yavaşlığın içinde bir hal vardır, bir olma hali, bir mertebe... Bezgin Bekir bizdeki o duyguyu çıkartmış olduğu için de kabul görmüş olabilir. Ama yavaşlığın parçası olan tembelliği de çok ciddiye alıyorum.

- Rahatsız edici bir tembellik...
- Ben rahatsız etmemesi için çok çabaladım ama mutlaka vardır rahatsız olanlar. Sonuçta zaman zaman savaşsa da barışık bir tip Bezgin.

- Ama aynı zamanda yattığı yerden dikkat çekici, rahatsız edici müdahaleler de yapıyor, 1 Mayıs'a, SEKA direnişine katılıyor. 20 yıl içinde hiç çelişkiye düşmedi mi, kafası karışmadı mı Bezgin'in?
- Çok şey yaşadı ama, bence tutarsızlığı hiç yaşamadı. Bu 20 yıl içinde önemli dönüşümler yaşandı, bir sürü insan geçmişindeki manevi, siyasi değerlerinden koptu. Bezgin ise kopmadı, Türkiye'nin ciddi hafıza kaybına uğratıldığı o süreçte geçmişe göndermelerde bulundu.

80'LERDE BEZGİN...

-Bugün de 20 yıl öncesi gibi algılanabiliyor, sözleri, tavırları hâlâ etkili olabiliyor mu Bezgin'in?
- Bence yaşadığımız bu son dönem, Bezgin'in ilk çıktığı yıllara benziyor. O zamanlar Turgut Özal sürecini yaşıyorduk, hayat bir önceki döneme göre hızlanmıştı, yuppiler vardı... Bugün de ciddi bir apolitikleşme var, farklı bir algı söz konusu, yine bir takım ütopyalar gerçekten çok geride kaldı. İletişim olarak da yeni bir dönem yaşanıyor, tüketimin en hızlı olduğu noktadayız belki de... Bezgin'in yavaşlığını ya da duruşunu bu yüzden o ilk çıktığı dönemlere benzetiyorum. Büyük basınç dönemlerinde Bezgin'inki, Gönül Adamı'nınki gibi bir duruş anlamlı olabilir. Demode gibi algılanabilecek bazı değerler aslında yeniden ciddi anlamlar üretebilir.

-Başınıza hiç iş gelmedi mi Bezgin yüzünden?
- Uykumu getirmesi dışında hayır. Başka işler yüzünden geldi ama Bezgin yüzünden gelmedi. Bunda biraz karakter üzerinden konuşmanın avantajları var tabii. Ayrıca sevilen bir karakteri yıpratmak da çok zor.

- Bu kadar yaşamsal olması ne hissettiriyor size, insanların birbirine onun adıyla hitap etmesi?
- Tabii ki temelde haz veren bir durum bu. Artık bir klasik olduğunu buradan yola çıkarak söyleyebiliriz. Bir kahramanı en çok yaşatan, insanların arasında yaşaması, o kâğıt halinden kopmasıdır.

-Sizden çıktığını, elinizden kaçırdığınızı hissettiğiniz oldu mu?
- Düşündüğümden daha çok yorganın altına çekildi, koltuğuna gömüldü.

-Yapamadıklarınızı yaptırıyor musunuz ona ya da size mi benziyor? - Hem yapamadıklarımı yapıyor, hem de bazen o bana bir şeyler yaptırıyor. Böyle bir kahramana bu kadar angaje olmanın getirdiği bir ruh hali diyebilirim yaşadığıma. Zaman zaman Bezgin'in hallerini yaşıyorum yatay pozisyonda.

-Bezgin'in diğer karakterlerinizle ilişkisi nasıl? Onları eziyor mu?
- Aslında maalesef eziyor. Çizerlik hayatımda en çok anıldığım karakter, Bezgin Bekir oldu. Karikatürcülüğümün yanı sıra, dergi yöneticiliği, ustalık gibi işlerim de var, ama Bezgin Bekir bunların hepsinin önünde. Bu bana okurların hissettirdiği bir şey... İnsanın üzerinde en zor konuşabileceği şey, yaptığı iştir aslında, ben en zor da Bezgin Bekir hakkında konuşabiliyorum. Çok uzun zamandır var, bütünleştiğim bir karakter, ayrıca o kendisini yeterince anlatan bir tip.

-Peki, bazen şeytan dürtmüyor mu sizi, şu Bezgin'i bir dans ettirsem diye...
- Kendisine göre dans ettiği oldu aslında. Demek istediğinizi anlıyorum; bir canlansa, bir aksiyona geçse gibi bir dürtüden bahsediyorsunuz. Hissetsem bile bunu yapmak doğru olmaz. Bir çizgi kahramanın kendisine dair bir zaman boyutu vardır. Mesela Bezgin'in bütün karelerde gözü hep yarım açıktır, daha bir kere bile tam açmadım gözlerini, ki bu karikatürde zor birşeydir. Bekir'in önünde bomba patlar yine de o, aynı ifadeyi korur... Aslında işin sırrı biraz da