Emre Kongar, Balbay'ı böyle savundu
Prof. Dr. Emre Kongar bugünkü yazısında, Ergenekon davası sanıklarından gazeteci Mustafa Balbay'ı, Hasan Cemal'i örnek göstererek savundu. İşte o 'matrak' yazı:
ABONE OLEmre Kongar'ın köşe yazısı
Hasan Cemal ile Mustafa Balbay Arasında Fark Var mı?
Sevgili okurlarım, sizi hemen uyarayım, bu yazı bir mizah ve fantezi yazısıdır.
Acele etmeyin
Önce Haber 7 com sitesinden aldığım “Ankara’da ‘Kürt Açılımı’ Çalıştayı” başlıklı şu haberi okuyun:
“Polis Akademisi’nin ev sahipliğinde yapılan çalıştay için önce davetli gazeteciler, daha sonra İçişleri Bakanı Beşir Atalay akademinin Anıttepe yerleşkesine geldi.
Çalıştay katılımcıları listesinde, Atalay’ın yanı sıra Polis Akademisi Başkanı Zühtü Arslan, Polis Akademisi Araştırma Merkezleri Başkanı İhsan Bal, bazı akademi yetkilileri, gazeteciler Deniz Ülke Arıboğan, Fehmi Koru, Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Mustafa Karaalioğlu, Ruşen Çakır, Muharrem Sarıkaya, İbrahim Kalın, Okan Müderrisoğlu, Nasuhi Güngör, Mithat Sancar, Ali Bayramoğlu, İhsan Dağı ve Mümtaz’er Türköne bulunuyor.”
***
Şimdi bir de 4 Ağustos tarihinde, Milliyet’te yayımlanan Hasan Cemal’in yazısından aldığım, Devlet Bahçeli’nin, bu “çalıştaya” ilişkin şu sözlerine bakın:
“25 yıldan beri dağda gezenlere Türkiye’yi böldürmek istiyorsanız, 50 yıl da dağda gezmeye hazır olan Türkiye’yi böldürmeyecek MHP var ”
“Ermeni meselesinde aynı 12 adam, Kıbrıs meselesinde aynı 12 adam, Avrupa meselesi ve onun dayatmalarında yine aynı 12 adam...
Ey gafiller!
25 yıldan bu yana ne yaptığınızı bu millet bilmiyor mu? Ne yazdığınızı gazetelerdeki köşelerde okumuyor mu? Televizyonlarda Türkiye’nin 12 tane dev adamı vardı. Herkes o marşı söylüyordu. Şimdi 12 kötü adamı dinleye dinleye bu millet usanmıştır. Başka aydın mı yok? Başka siyasetçi mi yok? Türkiye’de bunun mücadelesini veren emniyet güçleri, Türk Silahlı Kuvvetleri mi yok? Bu gazete köşe yazarlarından, patronlarca beslenen bu 12 kötü adamı mı bu millet dinleyip duyacak?”
***
Hemen belirteyim ki, yazımın başlığında Hasan Cemal isminin yerinde “Çalıştaya” katılan gazetecilerden veya akademisyenlerden herhangi birinin adı da olabilirdi.
Çünkü bu yazıda üzerinde durmak istediğim konu, ne “Kürt Açılımı”, ne “Çalıştay”, ne Devlet Bahçeli’nin söyledikleri ne de Hasan Cemal’in yazdıkları
Bu alegorik fantezi yazısında, sadece bir grup gazeteci ve akademisyenin devletin üst düzey görevlileri ile ülkenin önemli sorunlarından biri konusunda fikir alıverişinde bulundukları olgusu ve bu toplantının bir siyasal görüş tarafından ihanet çizgisinde değerlendirildiği gerçeği önemli.
***
Şimdi bu yazının asıl konusu olan, başlıktaki esas soruya gelelim ve hep birlikte biraz gülelim:
Biliyoruz ki dünya da, Türkiye de çok hızlı değişiyor
Diyelim ki beş-on yıl sonra bugün Bahçeli’nin dile getirdiği görüşlere sahip bir siyasal parti seçimleri kazandı
İktidara geldikten bir süre sonra artık hâkim olduğu istihbarat ve güvenlik güçlerini kullanarak “Newroz lobi örgütü” adlı, gerçekliği tartışmalı bazı bilgisayar kayıtlarına ulaştı
Bu kayıtlardan hareketle, ülkenin büyük bir bölücü darbe tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu ilan etti
Bir savcı, bu “Newroz lobi örgütü” hakkında “Bölücü Terör örgütü” olmaktan dava açtı
Bilgisayar kayıtlarında adı geçen isimlerin evlerine yapılan baskınlarda, diyelim ki Hasan Cemal’in bilgisayarında, katıldığı “Çalıştay”la ilgili olarak, yazacağı kitap için tuttuğu notlara ulaştı
Bu notları da “Bölücü terör örgütünün varlığı ve Hasan Cemal’in bu örgüt içindeki yönetici kimliğiyle yaptığı yönlendirme faaliyetlerinin kanıtı olarak” yorumladı
Mahkeme de, Hasan Cemal ve pek çok kişiyle birlikte dönemin YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ı, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Yunus Söylet’i, dönemin İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay ve çevresi ile olan ilişkileri dolayısıyla tutukladı.
***
Tabii bu farazi, fantastik ve mizahi senaryo ne mümkün, ne muhtemel ne de arzulanır bir tablo
Ama siz değerli okurlarım herhalde ne demek istediğimi anladınız ve gülmeye başladınız:
“Newroz Terör Örgütü” yerine, “Ergenekon Terör örgütünü”, Hasan Cemal’in yerine Mustafa Balbay’ı, Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın yerine Prof. Kemal Gürüz’ü, Prof. Yunus Söylet’in yerine Prof. Mehmet Haberal’ı koyun
Ne demek istediğim açıkça ortaya çıkar.
Var mı aralarında bir fark?
Emre Kongar - Cumhuriyet
ekongar@cumhuriyet.com.tr