Necati Doğru 'özür diledi' sıra kimde?

Kaos planı için 'kağıt parçası' diyen tanınmış kalemler sessizliğine bürünürken, ilk özür Necati Doğru'dan geldi. Şimdi gözler; Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Hikmet Bila, Fatih Aktaylı ve Oktay Ekşi'de. Peki ne demişlerdi?

ABONE OL
GİRİŞ 27.10.2009 12:05 GÜNCELLEME 27.10.2009 12:05 MEDYA
Necati Doğru 'özür diledi' sıra kimde?

Necati Doğru özür diledi gözler Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil ve Oktay Ekşi, Fatih Altaylı'ya çevrildi...

Albay Dursun Çiçek imzası taşıyan 'ıslak imzalı' orjinal Demokrasiye Müdahale Eylem Planı'nın Ergenekon savcılarına ulaşmasının ardından gözler medyaya çevrildi.

Düne kadar, skandal eylem planı için 'sahte kağıt parçası' diyen medyanın tanınmış kalemleri sessizliğine bürünürken, ilk özür Vatan yazarı Necati Doğru'dan geldi. Skandal eylem planı gündeme geldiği günden bu yana skandal planın içeriğini yok sayan Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil ve Oktay Ekşi, Fatih Altaylı gibi isimlerin özür dileyip dilemeyecekleri merak konusu oldu.

"BELGE SAHTE DEĞİL ÖZÜR DİLİYORUM"
Belgenin gerçek çıkmasının ardından okurlarından özür dileyen Necati Doğru şunları yazdı: Saklayıp gizlemeyi kalemime yakıştıramam; hiç eğip bükmeyeceğim. Belge gerçek çıktı. Belgenin sahte olduğunu; “Orduyu darbeci gösterme ve iktidar partisi AKP'yi mağdur-mazlum sayma niyeti bulunduğunu, bazı gazetecilerle aydınların bu kötü niyetin aleti yapıldıklarını” yazdım. Ben bu kez yanıldım Aralarında profesörlerin de bulunduğu Adli Tıp uzmanlarının açıklamasına göre, belgeyi Taraf Gazetesi'inde ilk kez yayınlayan genç muhabir Mehmet Baransu'nun haberi doğru çıktı. Belge sahte değil. Özür diliyorum.”

DAHA ÖNCE NE DEMİŞLERDİ?

YILMAZ ÖZDİL (26 Haziran-Hürriyet): Askeri Savcılık, “Bu belge sahte” dedi ve “Bu sahte belgeyi hazırlayan karanlık ellerin bulunması için” dosyayı sivil savcılığa gönderdi. Üstünü örtmedi yani... Aksine, polis sende, MİT sende, savcı sende, Adli Tıp sende... “Bul” dedi. (...) Bulun arkadaş...

BEKİR COŞKUN (17 Haziran-Hürriyet): Ergenekon davası, emekli paşalara ve sıradan insanlara gerekeni yaptı. Ama TSK içindeki rütbelilere uzanamadı... Bunun ön hazırlığı mıdır bu?..

HİKMET BİLA (24 Haziran-Vatan):
Komik bir manzara... Bir o kadar da içler acısı... Biri havaya bir fotokopi attı, bütün Türkiye, rüzgârda uçuşan kâğıt parçasının peşinde koşuyor. Koskoca Türkiye'nin hali son günlerde bu...

FATİH ALTAYLI (27 Haziran-Habertürk): Olup olmadığı belli olmayan ve bir türlü belirlenemeyen bir belge. ...Bana göre Türkiye'de küçük bir azınlık dışında kimse bu meselenin detayına ilgi falan duymuyor. Oluşturulmuş bir suni gündem içinde debelenip duruyoruz.

OKTAY EKŞİ (25 Haziran-Hürriyet): “Belge” denen yazı bir fotokopi olduğu için (...) ...Jandarma'nın, Emniyet'in, Adli Tıp Kurumu'nun laboratuvarlarına başvurmuş. Hepsi ana hüküm olarak “fotokopiye bakarak imzanın gerçek olup olmadığının anlaşılamayacağını” söylemişler. Nitekim askeri savcılık da, “Belge yok, fail yok, suç yok” sonucuna vararak dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermiş. “Var diyen varsa buyursun” diyerek.

KAYNAK : (Star)