Adlarıyla merak uyandıran camiler

Ramazan yaklaştıkta hummalı bir hazırlığın yaşandığı camiler, teravih namazı için akın akın gelecek cemaati bekliyor.

ABONE OL
GİRİŞ 15.07.2012 12:11 GÜNCELLEME 15.07.2012 13:24 Neler oluyor hayatta?
Adlarıyla merak uyandıran camiler

Ulus'ta bir adres sorulan yaşlı bakkalcı adresi ''Gıcık Kadın Camii'ni geçince'' diye tarif ediyor. ''Öyle cami ismi mi olur'' diye düşünürken, Dörtyol'un tarihi, dar sokaklarında ''Hemhüm Camii'' boy gösteriyor.

Eski bir yerleşim merkezi Ulus semtinde küçüklü büyüklü pek çok cami var. Adıyla ilgi uyandıran bu iki cami de eski ve küçük camilerden.

Asıl adı ''Gecik Mescidi'' olan cami, Karapürçek'e bağlı Gecik köyünden Hacı İsmail kızı Hatice Gecik tarafından 1443 yılında yaptırılmış. Camiyi yaptıranın Gecik köylü bir kadın olması sebebiyle gıcık kadın olarak halk arasında söylense de cami imamı Hamza Kayaoğlu'na göre, bu adlandırma camiyi yaptıran hanımefendinin inatçı ya da aksi olduğu için değil, Gecik köyünün ''gecik, gicik, gıcık'' gibi farklı telaffuz edilmesinden kaynaklanıyor.

Kerpiç yapısı, alçı mihrabı ve kitabesiyle dikkati çeken Gecik Mescidi, 2013 yılında ihaleye çıkılarak restore edilecek.

Hemhüm adının rivayetleri

Gecik Mescidi'nin aşağısındaki ara sokaklarda bir otomobilin milimetrik hesaplarla girebildiği dar sokakların kesişme noktasında yer alıyor Hemhüm Camii.

Mahalle kültürünün yaşatıldığı semtte derme çatma evlerinin önünde muhabbet eden yaşlı teyzelerden caminin adının sorduğumuzda iki rivayeti aktarıyorlar bir solukta.

Bunlardan biri çok önceleri hızlıca namaz kıldıran ve kıldırırken ne okuduğu zor anlaşılan cami hocasına atıfta bulunuyor.

Diğeri ise camiyi yaptıran kişinin konuşurken lafı ağzında gevelediği için ''hemhüm'' benzetmesinin kullanıldığını anlatıyor.

Sade ve küçük yapılı Hemhüm Camii'nin minaresi ise yüzyıllara direnerek orijinal halini koruyor.

15. yüzyılda yaptırılan bu caminin adının kaynağı tam olarak bilinmese de duyanların hemen merakını çekiyor.

Sanki Yedim Camii

İsmi gibi yapım hikayeside  de farklı olan bir camii

İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan, Osmanlı döneminden kalma tarihî bir ibadethanedir.Zeyrek mahallesi, Kirbacı Sokağı’nda yer alan caminin yapılış tarihi ve kimin tarafından yaptırıldığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Rivayete göre Keçecizade Hayreddin adında ortahâlli bir esnaf, Osmanlı döneminde padişahların yaptırdığı Selatin camilerini görüp imrenerek, kendisi de bir cami yaptırmayı diler ve bunun için para biriktirmeye başlar. Canı bir şey istediğinde, almayıp; sanki yedim (varsay ki yedim) diyerek parasını ayrı bir yere koyar. 20 yıl boyunca biriktirdiği paralarla küçük de olsa bir cami yaptırır ve caminin adı halk arasında Sanki Yedim Camii olarak anılmaya başlar.

Resmî kayıtlarda camiyi yaptıran kişiyle ilgili bir bilgi bulunmadığı için, camini bânisi konusundaki görüşler de çeşitlilik göstermektedir. Keçecizade Hayreddin ile birlikte, caminin yapımıyla ilişkilendirilen bir başka kişi de Adanalı Şakir Efendi’dir.Yapının 18. yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır. Orijinal bina, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Unkapanı bölgesinde etkili olan büyük bir yangın sırasında büyük ölçüde zarar görmüştür. 1959 yılına değin metruk hâlde kalan bina, bir süre marangozhane olarak kullanılmış, ancak daha sonra mahalle halkının topladığı yardım paralarıyla büyük bir onarım geçirerek tekrar yapılmıştır.[1] Caminin iç mekânı 100 metrekare büyüklüğünde olup, yaklaşık 200 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir. Tek şerefeli, beyaz boyalı bir minaresi vardır. Bugün, cami çevresi ev ve apartmanlarla çevrilidir.