Sosyal medyadaki gıybet büyük günah
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan, akıllara takılan dinî sorulara cevap verdi.
ABONE OLNamaza yeni başladım. Okul nedeniyle her vakti kılamıyorum, gece onları kaza etsem olur mu?
Aslolan namazları vakti içinde kılmaktır. Zira Allah Teâlâ Kur'an'da "Namaz şüphesiz, müminlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır." buyurmuştur (Nisa 4/103). Öğle arası, akşama doğru okul dağılınca vakit namazını kılma imkânı varsa vaktinde kılınmalıdır. Okul şartları buna da imkân vermiyorsa vaktinde kılınamayan namazlar ilk fırsatta kaza edilir.
Bayanlar olarak özellikle bazı vakitleri dışarıda kılmak durumunda kalıyoruz. Böyle zaruret durumlarında bayanların pantolonla namaz kılmasına ne diyorsunuz?
Tesettürde temel kural elbisenin vücudu gösterecek kadar ince olmaması, kalın da olsa dar olup vücut hatlarını göstermemesidir. Eğer pantolon geniş olur vücut hatlarını göstermezse namaz caiz olur.
Herkeste dövme görüyorum ve özeniyorum. Dövme yaptırmak günah mı? Geçici dövme yaptırmak ya da kınayla dövme yaptırmak da aynı mı?
Hz. Rasulullah (sas) dövme yapanın da yaptıranın da Allah'ın (cc) rahmetinden uzak kalacaklarını bildirmiştir. Dövme geçici olsa da olmasa da fark etmez. Kınayı dövme maddesi olarak kullanmak caiz değildir.
Biz hanımların taktığı bone alnın ortasına denk geliyorsa secde olmaz, namaz bozulur deniliyor, ne derece doğrudur?
Secde, kulun Rabbi huzurunda hürmet ve tevazu ile yere kapanmasıdır. Bu nedenle secdenin tam ve mükemmel olabilmesi için alnın yere temas etmesi gerekir, denilmiştir. Başa sarılan, giyilen veya örtülen şey alnı kapatıyor, alnın yere temasını önlüyorsa imkân ölçüsünde alnın yere temasını mümkün kılacak bir şekil verilmelidir. Bunu yapmak zorluk ve sıkıntı çıkarıyorsa alnı örten başörtüsüyle namaz kılınabilir.
Facebook'ta veya Twitter'da bazen beyaz yalanlar söyleyebiliyoruz. Ya da birileri hakkında eleştiride bulunabiliyoruz. Bu kul hakkına girer mi?
Yalanın rengi olmaz. Yalanın her çeşidi menedilmiştir. Birilerinin arkasından duysa hoşlanmayacağı sözler söylemek Kur'an'da menedilen "gıybet" kapsamına girer. Facebook ve Twitter'da yapılan gıybet ise daha geniş bir çevrede paylaşıldığı için daha yıkıcıdır, daha büyük bir günahtır, denebilir.
Allah (cc) bize kendini 4 yolla anlatır
1. Kâinat: Muhteşem bir sanat eseri olan kâinat, insandaki aklî ve hissî bütün duyguları fazlasıyla uyaracak inceliklere, güzelliklere ve sırlara sahiptir. Bu âlemde görebilen gözler için her şey şüpheye yer bırakmayacak şekilde O'nun varlığını haykırmaktadır:
"Gökleri ve yeri var eden Allah hakkında şüphe mi olur?" [21][67] İnkâra şartlanmamış her bir akıl, kâinatın göz kamaştıran mimarisi ve baş döndüren düzenli işleyişinden hareketle, kâinattan objektif veriler elde edebilir ve onu âdeta bir kitap gibi sayfa sayfa okuyabilir.
Bir yerdeki düzen, o düzeni kuran birisini, bir eserdeki san'at onun sanatkârını ve yine bir yerdeki ihsan ve ikram, orada var olan bir ihsan ve ikram sahibini göstermez mi? Bu cümleden olarak, eğer insan, gaflet ve şartlanmışlıkla bozulmamış kalp/akıl gözüyle bu kâinata bakabilirse, ondaki san'at, düzen, plan ve ihsan gibi hakikatlerden yola çıkarak, bunların, sonsuz bir ilim, kudret ve ihsan sahibi bir Yaratıcı'nın varlığını gösteren birer delil olduğuna gözüyle görmüş gibi inanacaktır.
2. İnsanın kendisi: İnsan, -hem fizyonomisinin diliyle hem de onu varlıklar hiyerarşisinin en üstüne çıkaran ruhunun/vicdanının diliyle- Allah'ın varlığına şahitlik eden canlı bir delildir. Özellikle insanoğlunun sahip kılındığı vicdan mekanizması, yaşadığı varlık âlemi ile gayb âlemi arasında bir buluşma noktası oluşturur. Allah'ın varlığı ve birliği konusunda bir pencere vazifesi görür. Kişiye özel ve fevkâlâde duru bir kaynak oluşturur.
Günahlarla karartılmamış ve de şartlanmışlık ve önyargılarla balans ayarı bozulmamış her bir vicdanın ibresi, Sahibi'ne doğrudur. Zira, temelde bütün vicdanların ibresi, Allah tarafından, kendisini gösterecek şekilde ayarlanmıştır.
İnsan fıtratının şuurlu cephesinin diğer bir adı olan bu dil, asla yalan söylemez ve de Yaratıcı'sını terennüm eden sesi külliyen yok olmaz. Ancak bu sesin inkârla kısılması veya bastırılması imkânsız değildir.
3. Kur'ân-ı Kerim: İnsanın cevap bulmak zorunda olduğu "Ben kimim? Neden böyleyim ve nereye gidiyorum? Ölümle çıkmak zorunda olduğum bu dünyada işim ne? Beni kim bu âleme oturttu ve irademin dışında gelmiş olduğum bu yerlerin anlamı nedir? Buradan gitmek istemediğim halde neden kalamıyorum? Ölüm nedir? Ölümden ötesi var mıdır? Varsa nasıldır?..." vb. pek çok soruya en mükemmel ve ikna edici cevaplar vermesiyle eşsiz ve benzersiz bir kitap olduğunu gösteren Kur'ân da, kendisini gönderen İrade'nin (Allah'ın) varlığının en büyük delillerindendir.
4. Peygamberimiz Muhammed (sas): O, getirdiği Kitap ve o Kitab'a göre ortaya koyup uyguladığı hayat ve de gösterdiği hedeflerle Allah'ı tanıtan canlı bir örnektir. Çöl ikliminde yaşayan bedevi kabilelerden asırlara hitap edecek medeniyetler kuran bir toplum vücuda getirmesi ve de, onun insanlığa verdiği hareketin günümüzü bile derinden etkileyip, dinamik hale getirmesi, insanların Allah'ı tanımasına yardımcı olacak güçlü bir delildir.