Ramazan, insan-ı kamil yetiştirir

Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Recep Şentürk, Ramazan ayının insan-ı kâmil yetiştirdiğini söyledi.

ABONE OL
GİRİŞ 08.08.2012 11:06 GÜNCELLEME 08.08.2012 11:06 ORUÇ
Ramazan, insan-ı kamil yetiştirir

Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Recep Şentürk, Moral Dünyası dergisinde yayınlanan röportajında İslam Medeniyeti’nin ideal insanının ‘insan-ı kâmil’ olduğunu belirterek "İslam eğitimi, ‘insan-ı kâmil’ yetiştirmeyi hedefler. İnsan-ı kâmil de ihsan makamına ermiş insandır. İhsan makamına ermiş kişi de Allah’ı görüyormuşçasına yaşayan insandır. Allah’ı göremese bile Allah tarafından görüldüğünü düşünerek yaşayan insandır. Yani murakabe yapan insandır. Ramazan bunun tam tecessüm ettiği somutlaştığı bir andır.” dedi.

Ramazan'ın İslam Medeniyeti’ne has bir olgu olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Recep Şentürk, şunları söyledi: "Ramazan’ın hem toplumsal hayat üzerinde sosyolojik olarak hem de fert üzerinde psikolojik olarak çok büyük tesirleri vardır. Ramazan’da Müslümanlar açlıkta eşitlenir, hacda da çıplaklıkta eşitlenirler. Namazda ise secdede eşit hale gelinir. Mertebesine, zenginliğine, ilmine, statüsüne bakmaksızın herkes oruçta, hacda, secdede eşit hale gelir. Allah Teâlâ, herkesi buralarda eşit hale getiriyor. Ramazan, İslam toplumuna şunu öğretiyor: Mülkiyet hakkıyla tüketim hakkı aynı değildir. Siz bir şeylere sahip olabilirsiniz ama ona sahip olmak otomatik olarak 'siz bunları tüketme hakkına da sahipsiniz' manasına gelmez. Sahip olduğunuz şeyleri ancak Allah Teâlâ’nın müsaade ettiği kadar ve onun müsaade ettiği şekilde tüketebilirsiniz. Onun için Ramazan’da malınız mülkünüz var, buzdolabınız dolu, yemekler hazır ama Allah Teâlâ müsaade etmediği için yiyemiyorsunuz. Niçin? Sahip olmak demek onu tüketme hakkına da sahip olduğunuz manasına gelmediği için. Bu aynı zamanda sahip olduğunuz nimetlerin hepsinin Allah Teâlâ’nın mülkü olduğunu hatırlatıyor. Biz o mülkte misafiriz. Ev sahibi bize ne kadar müsaade ederse ancak o kadar tüketebiliriz. Bu durum, içinde yaşadığımız asırda yani tüketimin hâkim olduğu ve pompalandığı, sınırsız bir tüketim çılgınlığı içinde yaşadığımız bir dönemde, insanların hayatın zevkini tüketimde aradıkları bir dönemde, ‘ne kadar çok tüketirsen o kadar büyük insan olursun’ denilen bir çağda paradigmayı tersine çeviriyor. 'Yemediğin zaman, tüketmediğin zaman daha iyi insan olursun.' mesajı veriliyor."

RAMAZAN, İNSAN-I KÂMİL YETİŞTİRİR

İslam Medeniyeti’nin ideal insanının “insan-ı kâmil” olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şentürk, "İslam eğitimi, 'insan-ı kâmil' yetiştirmeyi hedefler. İnsan-ı kâmil de ihsan makamına ermiş insandır. İhsan makamına ermiş kişi de Allah’ı görüyormuşçasına yaşayan insandır. Allah’ı göremese bile Allah tarafından görüldüğünü düşünerek yaşayan insandır. Yani murakabe yapan insandır. Aslında Ramazan bunun tam tecessüm ettiği somutlaştığı bir andır. Ramazan’da şunu kendimize hatırlatmış oluyoruz: Biz burada Allah Teâlâ’nın bizim için hazırladığı bir ortamda, O’nun murakabesi altında bir hayat sürdürüyoruz. O ye derse yeriz, yeme derse yemeyiz. Bu tabi bir nevi Cennet’te vaki olan ilk imtihanla da irtibatlıdır. Cennet’te de Hz. Âdem ile Havva bir meyveyi yememekle imtihan edilmişlerdi. Biz aynı imtihanı Ramazan’da yaşıyoruz. Bize de Allah Teâlâ otuz gün yemeyeceksin diyor. Benzer bir imtihan burada yaşanmış oluyor. Dolayısıyla hayatın başlangıcıyla hani o Cennet’te vaki olan imtihanla irtibatlı bir başka imtihanı bir nevi burada yaşamış oluyoruz." diye konuştu.

KAYNAK : CİHAN