Alerji doğal yöntemlerle nasıl geçer? Alerjinin nedenleri ve korunma yöntemleri!

Güneşin yüzünü göstermesi ile yaşanan sağlık problemlerinin başında gelen saman nezlesi, sürekli hapşırma, burun akıntısı, ve geniz kaşıntısı gibi hayatı olumsuz yönde etkileyen alerjik (rinit) sorunlara yol açıyor. Peki bahar alerjisi olarak bilinen saman nezlesi nedir, tedavisi var mıdır?

ABONE OL
GİRİŞ 07.05.2019 10:00 GÜNCELLEME 07.05.2019 10:00 SAĞLIK
Alerji doğal yöntemlerle nasıl geçer? Alerjinin nedenleri ve korunma yöntemleri!

Bahar ayının gelmesi ile saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit, burun solunum yollarında meydana gelen bir problemdir. Genellikle açık havada geçirilen sürede yeşil alanlarda polenlerin rüzgarla dağılması sonucunda artış gösteriyor. Bu alerjik reaksiyon zamanla yerini alerjik astıma bırakabilir. İşte bahar alerjisi olarak bilinen saman nezlesinin tedavi yöntemleri...

 

SAMAN NEZLESİ (ALERJİK RİNİT) NEDİR?

Saman nezlesi, aynı zamanda “alerjik rinit” olarak da bilinir. Tıkanıklık, burun akıntısı ve sinüs basınçlarıyla birlikte soğuk algınlığı belirtilerinin sık görüldüğü ve semptomlara sahip yaygın bir rahatsızlıktır. Saman nezlesi, bir virüsün neden olduğu soğuk algınlığının aksine, polen gibi hava kaynaklı maddelere karşı alerjik bir tepki nedeniyle oluşur.

 

Saman nezlesinde alerjik reaksiyona neden olan madde “alerjen” olarak adlandırılır. Saman nezlesi olmayanların çoğunluğu için bu maddeler alerjenler değildir. Çünkü bağışıklık sistemi onlara tepki vermez.

Saman nezlesi ve alerjik rinit aynı anlamlara sahip olmakla birlikte, çoğu insan saman nezlesini yalnızca bitkilerden veya mantardan kaynaklanan polen ya da havadaki alerjenlere karşı alerjik bir reaksiyon olduğunu sanır. Alerjik rinit, havadaki parçacıklara; örneğin polen, burun, belki de gözler ve sinüsleri etkileyen toz akarları veya hayvan tüyleri de içerir.

SAMAN NEZLESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

- Burun akıntısı ve burun tıkanıklığı,

- Sulu, kaşıntılı, kırmızı gözler (alerjik konjonktivit),

- Hapşırma,

- Öksürük,

- Kaşıntılı burun, ağız veya damak,

- Gözlerin altında şişmiş, mavi renkli cilt,

- Sinüslerde baskı ve yüzde ağrı,

- Yorgunluk.

POLEN EN ÇOK NERELERDE BULUNUR?

Polen, yılın belli sürelerinde çok büyük bir miktarda havada bulunmaktadır. Polenin en yaygın kaynakları; bahar mevsiminde ağaçlar, yaz sonuna doğru çimenler ve pelinlerdir. Sahil ve yüksek dağ kısımlarında genelde daha az polen vardır. Çimen ve pelin polenleri ancak bir kaç yüz metreden oluşan mesafelere yayılırken, ağaç polenleri kilometrelerce uzaklıktaki mesafelere ulaşabilir. Bu, özellikle huş ağacı poleni için geçerlidir. Bu tür polen, örneğin, sabit güney-doğu rüzgarları ile Güney Finlandiya yada Baltık bölgesinden Kuzey Norveç bölgesine kadar ulaşabilir.

Alerji ile ilgili olarak, ülkenin hangi kesiminde hangi tür polenlerin sezonu olduğu, yaz mevsimi boyunca günlük olarak, polen uyarılarıyla bildirilir. Örneğin, huş ağacı polen sezonu Oslo’da biterken Tromsø’de henüz başlamamıştır.

ALERJİDEN KORUNMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER NELERDİR?

- Saman nezlesi problemi olanlar yağmursuz kuru havalarda rüzgar varsa dışarıya çıkmamaya özen göstermelidir. Dışarı çıkmak için havadaki polenleri temizleyen yağmur sonrası tercih edilmelidir.

- Alerjenlerin havaya karışımına neden olan çim biçme, yabani ot temizleme gibi bahçe işlerinden uzak durulmalıdır.

- Dışarıda giyilen kıyafetler eve dönünce değiştirilmeli ve duş alarak derideki ve saçlardaki alerjenler de temizlenmelidir.

- Yılın bu döneminde çamaşırlar, havlu ve çarşaflar polenlerin yapışmasını engellemek için dışarıda kurutulmamalıdır.

- Dışarı çıkarken geniş kenarlı gözlükler kullanılmadır. Çok alerjik yapıya sahip kişiler ve astım hastaları alerji maskeleri de kullanabilirler.

TEDAVİ İÇİN NELER YAPILMALI?

- Kişide alerjiye neden olan etkenlerden uzak durulması, tedavinin ilk ve en önemli aşamasıdır. Saman Nezlesinden korunmak için öncelikle, tozun ve dumanın bulunduğu alanlardan uzak durmak gerekir. Kişi çok hassas durumdaysa maske takabilir. Bulunulan ortamda, ısı ve nem iyi ayarlanmalıdır. Polenlerin arttığı mevsimlerde mümkün olduğunca dış mekânlarda bulunmamak, çok fazla kapı, pencere açmamak gerekir. Evde; akar tutan halı, kilim, battaniye ve (özellikle uyunan odada) çok fazla bitki bulundurmamak gerekir. Hayvanların tüyleri de alerjiye neden olduğu için evde hayvan beslenmemelidir. Nevresimler, sıklıkla sıcak suyla yıkanmalıdır. Elektrik süpürgesi satın alınırken tozu dışarıya vermemesine dikkat edilmelidir. Özellikle çocukları korumak için, evdeki oyuncakların alerjik olmamasına dikkat edilmelidir.

- İlaç tedavisi: Bu tedavi ağızdan alınan haplardan ve burun spreylerinden oluşmaktadır

- Desensitizasyon (Aşı Yöntemi): Aşıyla alerji tedavisi, alerjiden kaçınmanın mümkün olmadığı ve (veya) ilaç tedavisinden fayda görülmediği durumlarda, alerjenin düşük dozdan başlayarak, artan şekilde enjektörlerle cilt altına verilmesi yada dil altından verilmesi ile yapılır. Bunun yeni geliştirilmiş farklı uygulamaları mevcuttur.

DOĞAL YOLLARLA ALERJİDEN KORUNMA YÖNTEMLERİ

Keçiboynuzu kürü:

Keçiboynuzu ile hazırlanan bu kür, bahar alerjisi yaşayan kişileri rahatlatarak burunda ve genizde görülen kaşıntıları giderir. Keçiboynuzu aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirerek, antialerjik ve antibakteriyel yapısıyla alerjik belirtilerin ortadan kalkmasında etkilidir. Bahar alerjisi gibi mevsimsel alerjilerde keçiboynuzu kürü şu şekilde uygulanmalıdır:

5 adet keçiboynuzu soğuk suda yıkanır ve iki parmak kalınlığında doğranarak yarım litre kaynayan suya atılır. En fazla 10 dakika kısık ateşte kaynatılır ve süzülerek cam şişe ya da cam kavanoza konur. 1 ay boyunca kahvaltıda ve akşam yemeğinden önce 1 çay bardağı soğuk olarak içilir. Kür, yılda 3 kez uygulanacak şekilde aylık olarak tekrarlanır.

Papatya çayı kürü:

Antibiyotik etkisi bulunan papatya, alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılabilir. Papatyanın canlandırıcı etkisi özellikle vücut direncinin azaldığı bahar döneminde oldukça etkilidir, alerji belirtilerini azaltır, boğaz ağrılarını giderir. Papatya çayı; 3 yemek kaşığı kurutulmuş papatya çiçeğinin yarım litre kaynamış suyun eklenerek demlenmesiyle hazırlanabilir. 5 dakika bu şekilde bekleyen papatya çayı, kahvaltıdan ve akşam yemeğinden sonra günde 2 kez birer fincan içilebilir. Papatya çayı marketlerden hazır olarak da satın alınabilir.

Isırgan kürü:

Bahar alerjisinin tedavisinde en sık kullanılan bitkisel kürlerden biri de ısırgan çayı kürüdür. Ancak öncelikle belirtmek gerekir ki kan şekeri seviyesi düşük olanlar doktor görüşü almadan bu kürü uygulamamalıdır. Ayrıca trombosit düşüklüğü olanların ısırgan kürü uygulamaması gerekir.

Isırgan çayı yapabilmek için 1 su bardağı kaynamış suya 1 tatlı kaşığı ısırgan otu atılarak 3 dakika kaynatılarak hazırlanır. Kaynayan ısırganlı su ılındıktan sonra süzülür ve aç karnına sabah ve akşam 1’er çay bardağı içilir ve en az 20 dakika yemek yenmez. Bu kürün 15 gün boyunca devam ettirilmesi ve yılda 1 kez uygulanması yeterlidir.

Lavanta kürü:

Lavanta, bahar alerjisinin burun akıntısı ve genizdeki kaşıntı belirtilerinde etkili bir bitkidir. Baharda akarların ve uçuşan tozların neden olduğu hapşırmanın yatıştırılmasında lavanta ile hazırlanan aşağıdaki kür uygulanabilir:

1 su bardağı suda 1 tatlı kaşığı kurutulmuş lavanta 5 dakika kaynatılır. Hafif ılıdıktan sonra süzülür ve yatmadan önce azar azar içilir. Kür, 2 hafta boyunca tekrarlanır. Aynı karışıma batırılan bir parça pamuk bir süre burun deliklerinde bekletildiğinde ferahlama elde edilir. Lavanta çayı ile yutulmadan yapılan gargara, genizdeki kaşıntıları giderir.

Bahar alerjisinde alacağınız bu basit önlemler günlük hayatınızda daha rahat olmanızı sağlar. Uygulayacağınız bitkisel kürler ile birlikte polen zamanını daha sağlıklı ve rahatlamış olarak atlatabilirsiniz. Ancak bitkisel kürlerinizi uygulamadan önce doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin.