Prof. Dr. Şener: Dalgalanmaları önlemek için 2 metodumuz var; aşı ile maske, mesafe ve hijyen!
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener, İngiltere’den sonra Güney Afrika ve Brezilya korona virüs mutantıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
ABONE OLÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Günlük vaka sayılarındaki dalgalanmaları, sıçramaları hastalığın ağırlaşması ya da artması gibi yorumlamamak lazım. Çünkü, beraberinde Türkiye’nin yüzde 90’ı bu virüsle karşılaşmamış durumda. Karşılaşmayan kişiler dolayısıyla virüsle karşılaştıklarında enfeksiyon bulguları gösterecekler. Bu dalgalanmalar gayet doğal. Bu dalgalanmaları önleyebilmek, sıfıra indirebilmek ya da beklenen seviyelerin altına indirebilmek için iki önemli metodumuz var. Bir tanesi aşı ve aşının yaygınlaşması. İkinci önemli yaklaşım ise; maske, mesafe ve el hijyeni. Maske demişken özellikle kapalı ve kalabalık alanlarda çift kat maskenin önemli olduğunu iki kere söylemekte fayda var" dedi.
Varyant minik, mutant büyük değişikliklere deniyor
İngiltere’de, korona virüsün (Covid-19) mutasyona uğramasının ardından Güney Afrika ve Brezilya mutantlarının da ortaya çıkmasının ardından Prof. Dr. Alper Şener önemli açıklamalarda bulunarak, “Salgının başından beri sürekli gündemimiz değişiyor, korona virüs özelinde. Yeni gündemimiz de varyant ya da diğer terminolojiyle mutant. Varyant ile mutant arasında çok küçük nüans farkları var. Varyant virüs dediğimiz minik değişiklikler, genel ve büyük değişiklikler varsa mutant kavramından bahsediyoruz. Dünya üzerinde yayılmış ve herkesin fikir birliğine vardığı İngiltere mutantı, Güney Afrika mutantı ve aynı zamanda Brezilya mutantı var. Bu farklı virüslerin ne önemi var? Ya da terminolojik olarak ne anlama geliyor” dedi.
“Pirincin içerisindeki beyaz taşlar”
Korona virüs mutant ya da varyantı için pirincin içerisindeki beyaz taş benzetmesi yapan Prof. Dr. Şener, “Aslında bunlar teknik olarak baktığımızda pirincin içerisindeki beyaz taşlar. Yani genel anlamda hiç dikkatimizi çekmeyen, özellikle aradığımız zaman değişikliklerini gördüğümüz virüsler. Bu değişik virüslerin bizim için ne önemi var? Korku şu ki, bu değişime uğramış olan virüslerin yani mutant virüslerin özellikle klinik tablolarda ağırlaşmaya ve bulaşıcılıkta artışa sebep olacağına dair, artı aşıyla ilgili kaygılar da devam ediyor. Şu anki yayınlanmış çalışmalara genel olarak bakıldığında, bu mutant virüsünde klinik tablonun ağırlaşmasıyla ilgili herhangi bir veri yok. Teknik olarak baktığımızda İngiltere mutantı ya da varyantı dediğimiz virüsün bulaşıcılığının çok arttığını ve yüksek olduğunu biliyoruz. 2020 Aralık ayının ikinci haftasından itibaren neredeyse İngiltere’nin tamamında yaygınlaştı ve İngiltere’yi tamamen kapattı. Çok hızlı bulaştığını ve çoğaldığını biliyoruz. Dolayısıyla özellikle şu anda dünyanın genelinde net verdi sahibi olduğumuz önemli varyant ya da mutant İngiltere’de görülen mutant virüsü diyebiliriz” diye konuştu.
“Türkiye’de yakın zamanda Güney Afrika ve Brezilya mutantının görülme ihtimali çok yüksek”
Türkiye’de şimdilik İngiltere muntantının görüldüğünü ancak yakın zamanda Güney Afrika ve Brezilya mutantının da görülme ihtimalinin yüksel olduğuna dikkat çeken Şener, “Peki, Türkiye açısından bunun ne önemi var? Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de sadece İngiltere mutantı görüldü ama yakın zaman içerisinde Brezilya ve diğer Güney Afrika mutantlarının da görülme ihtimali var mı? Çok büyük bir ihtimalle olacaktır. Çünkü, İngiltere mutantı dediğimiz virüs İngiltere’de dominantken, onun beraberinde Güney Afrika ve Brezilya mutantları da görüldü. Virüsteki bu değişimler, hep birbirini takip eden değişimlerdir. Ve teknik olarak halihazırda bu mutasyonun ne kadar önemli olduğunu yani klinik öneminin ne olduğunu net olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz korku şuydu; mevcut aşılardan kaçan bir mutant olabilir mi? Yani ‘Aşılamaya rağmen oluşan antikor, mutant virüsü bloke edemez mi? Koruyamaz mı? Bu virüsün hastalık oluşturmasını engelleyemez mi’ diye bir kaygı vardı” şeklinde konuştu.
“mRNA aşılarında hata payı olmadığı görülüyor”
MRNA aşılarında yapılan araştırmalarda hata payı olmadığını belirten ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Özellikle mRNA aşılarıyla ilgili yapılmış olan deneysel ve kısa olgu serilerinin klinik çalışmalarının da bunda herhangi bir hata payı olmadığı yani bu kişilerde mRNA aşılarıyla aşılanan bireylerde oluşan antikorun bu mutant virüslerde; Afrika mutant virüsü hariç, onda yüzde 50 azalma var, yüzde 90 oranında yani daha önceki aşı çalışmalarında olduğu gibi koruyuculuk sağladığı gösterildi” dedi.
“İnaktif virüs aşısının İngiltere varyantını bloke ettiği görüldü”
İnaktif virüs aşısının İngiltere varyantını bloke ettiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Şener, “Ülkemizde uygulanan inaktif virüs aşısının benzer çalışması Hindistan’da yapıldı. Burada yapılan çalışmada da İngiltere varyantı ile laboratuvar ortamında hastalardan alınan antikor bir araya getirildiği zaman İngiltere varyantını bloke ettiği görüldü. Şu aşamada teknik olarak baktığımızda bu virüs aşılarıyla ilgili bir kaygı görülmüyor ama bu virüslerdeki mutasyon neden birdenbire ortaya çıktı? Ya da başlangıçtan beri var mıydı? Bilim dünyasının en çok dikkatini çeken konu bu. Biz de dahil olmak üzere. Ben kişisel olarak aslında bunun yeni keşfedilmiş olabileceğini düşünüyorum yani pirinçteki beyaz taş gibi. Yani daha önceden vardı, biz odaklandıkça bunları tespit edilebilir bir konuma geldik. Buna yönelik teknik araştırmalara daha da geliştikçe ortaya çıkmış hale geldi. Eğer bu böyle olmasaydı, inaktif virüs aşısı uygulayan ülkelerde, mutant ya da varyant virüs yaygınlaştığı zaman aşı etkinliği kaybolacaktır. Halbuki Hindistan’daki ön çalışma, İngiltere varyantında da etkin olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bununla ilgili net bir veri sunmak zor dahi olsa teknik olarak ya da gözlemsel olarak baktığımız kadarıyla mevcut, şuanda da Türkiye’de uygulanan aşının özellikle İngiltere varyantına etkin olabileceğini görüyoruz” diye konuştu.
“Varyant ya mutant görülen vatandaşlar hastanede karantinaya alınmalı”
Varyant ya da mutant virüs olan kişilerde aynı şekilde tedavi işlemlerine devam ettiklerini söyleyen Şener, “Varyant ya da mutant virüs ile karşılaştığımızda ne yaptığımızı söyleyebilirim. Hastanın dışarıya çıkmasını durdurarak virüsün yayılımını engellemek gerekiyor. Karantinaya almak gerekiyor. Önerilen yaklaşım olarak da bu tip hastaları hastanede karantinaya almak olduğu yönünde. Uyguladığımız tedavi yönteminde herhangi bir değişim yok. Sadece bu virüsün 19 farklı bölgeden, Türkiye geneline yayılmasını engellemek amacıyla yapılacak en önemli önlem, tespit edilen varyant ya da mutant virüse sahip vatandaşlarımızı virüs negatif oluncaya kadar gözlem altında tutmak gerekecek” şeklinde konuştu.
“Aşı yaygınlaşmalı, maske, mesafe ve hijyen kuralları devam etmeli”
Dünya genelinde nüfus dinamiklerine göre çok fazla değişiklikler meydana geldiğini de sözlerine ekleyen Şener, “Günlük vaka sayılarındaki dalgalanmaları, sıçramaları hastalığın ağırlaşması ya da artması gibi yorumlamamak lazım. Çünkü, beraberinde Türkiye’nin yüzde 90’ı bu virüsle karşılaşmamış durumda. Karşılaşmayan kişiler dolayısıyla virüsle karşılaştıklarında enfeksiyon bulguları gösterecekler. Bu dalgalanmalar gayet doğal. Bu dalgalanmaları önleyebilmek, sıfıra indirebilmek ya da beklenen seviyelerin altına indirebilmek için iki önemli metodumuz var. Bir tanesi aşı ve aşının yaygınlaşması. İkinci önemli yaklaşım ise; maske, mesafe ve el hijyeni. Maske demişken özellikle kapalı ve kalabalık alanlarda çift kat maskenin önemli olduğunu iki kere söylemekte fayda var” diye konuştu.
“Çift maske yüzde 95 ile 99 orasında filtreleme sağlıyor”
Mutant ya da varyant virüslere karşı çift maskenin önemli derecede filtreleme görevi gördüğünü kaydeden Şener, “Çift kat maske neden daha önemli? Çünkü tek kat cerrahi maskelerin yaklaşık yüzde 60 ile 80 oranında virüs partikülünü süzdüğünü biliyoruz. Eğer bunu çift kat takacak olursak yüzde 80’in üzerine ötelemek mümkün. Bu iki kat maskeyle yüzde 80’in üzerinde partikül filtrasyonunu sağladığınız zaman neredeyse kullandığımız N95 yani yüzde 95 oranında süzen ya da N99 dediğimiz yüzde 99 oranında süzen maskelerin etkinliğine kavuşturuyoruz. Dolayısıyla sağlık çalışanı olmasanız bile bireysel olarak da N95 ya da N99 maske etkinliğini sağlamak istiyorsanız çift kat maske takmak gerekiyor. Hangi alanlarda önemli? 10 metrekarenin altında, 3 kişiden fazla ve 15 dakikadan fazla kalacaksanız çift kat maske önemli. Kapalı, kalabalık alanlarda özellikle metro ve otobüs gibi yerlerde mesafenin kaybolduğu ya da koruyamadığınız alanlarda yine çift kat maske ekstra önem arz ediyor. Özellikle bu mutant ve varyant virüslerin yayılımı açısından” dedi.