Stres kronik yorgunluğun nedeni

Çağımızın hastalığı stres pek çok hastalığa yol açtığı gibi kronik yorgunluğun da en önemli nedenlerinden biri.

ABONE OL
GİRİŞ 17.03.2010 11:08 GÜNCELLEME 17.03.2010 11:08 Sağlıkçı
Stres kronik yorgunluğun nedeni

Yeteri kadar sıvı almayan, düzensiz beslenen kişilerde de görülebilen kronik yorgunluğunun nedeni, belirtileri ve tedavisi hakkında Kadıköy Şifa Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Terzihan bilgi veriyor.

Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikayettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.

Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar pskiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.

Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.

Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.

Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.

Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.

Kronik Yorgunluk Sendromu

Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.

Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.

Tedavi düzenli egzersiz, dengeli beslenme, stresin azaltılması, psikoterapi uygulanması, antiinflamatuar ilaç ve anti depresan ilaç tedavisini içerir.