"28 Şubat'ta amaç Müslümanları saf dışı bırakmaktı"

HALİL FİDAN - Eski AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Hamide Sürücü, üniversitelerde de yoğun baskıların yaşandığı 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle zulme maruz kaldığını belirterek, "Müslümanlığı öcü gibi göstererek, Müslümanları saf dışı bırakmak için bir politikaydı. Bunda kısmen de olsa başarılı oldular. Ama bugün 28 Şubat sürecinde mağdur olanlara bakıyoruz ki birçoğu bakan, rektör olmuş ve layıkıyla görevlerini yapıyorlar" dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 26.02.2016 12:57 GÜNCELLEME 26.02.2016 12:57 GÜNCEL
"28 Şubat'ta amaç Müslümanları saf dışı bırakmaktı"

Geçen dönem milletvekilliği yapan 3 çocuk annesi Sürücü (36), AA muhabirine, Türkiye'de birçok kişinin 28 Şubat sürecinden olumsuz etkilendiğini söyledi.

Babasının, kendilerinin okuması için köyden kente göç ettiğini anlatan Sürücü, imam hatip lisesini bitirdikten sonra Harran Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü kazandığını bildirdi.

Sürücü, 28 Şubat sürecinde 3. sınıfta olduğunu belirterek, "İmam hatip lisesi mezunu olup karma eğitim sistemini bile daha tam benimsememişken, okulda bir genç kızın başını açmaya zorlanması kadar zor bir durum olamaz. Çünkü hayatında hiç yaşamadığı bir şeyi ilk kez başkasının zoruyla yapması ancak zulüm olarak nitelendirilebilir" diye konuştu.

Bu zulmü kaldıramayacağını düşünmesi ve durumun inancına ters düşmesi nedeniyle okuluna ara vermek zorunda kaldığını anlatan Sürücü, "Bir dönem okula gidemedim. Bu zor bir dönemdi. Arkadaşlar okula gidip gelirken onları izleyip üzülüyordum. Ailem bu durumdan etkilendiğimi görünce bir süre beni Şanlıurfa'dan uzaklaştırdı. O halimi düşününce kilitleniyorum ve kendimi ifade etmekte zorlanıyorum, çok zor günler yaşadım" ifadelerini kullandı.

Sürücü, sonraki yıl yeniden okula başörtüsüyle gittiğini ancak uyarı ve kınamaların ardından peruk takarak üniversiteyi tamamladığını bildirdi.

- "Bugünlerin kıymetini bilmemiz gerekiyor"

Bu süreçte çok göz önünde olmamak için en arka sıralara oturduğunu, herkesten sonra okula geldiğini ve en başta kampüsten ayrıldığını kaydeden Sürücü, "Sadece derslerde değil, her yerde başörtüsüne müsaade yoktu. İkinci sınıf görüldüğüm bir yerde mecburiyetten duruyordum. Evde bile başını örten bir kızın, gençlik döneminde üniversite gibi kalabalık ortamda başını açmak zorunda kalması kadar zor ve kötü bir zulüm olamaz diye düşünüyorum. Yaşadığım zulmü ne kadar anlatırsam anlatayım, bunu doğru ifade edemeyeceğimi hissediyorum, şu an bile kalbimin ağrıdığını düşünüyorum" dedi.

O dönemleri gelecek neslin yaşamaması için çabaladıklarını vurgulayan Sürücü, şöyle devam etti:

"Şu an çok şükür Allah'a, artık başörtülü bakanlarımız, rektörlerimiz, vekillerimiz var. Bugün bu rahatlığı yaşamamız yarın yine bir başörtü yasağıyla, yasakçı bir zihniyetle karşılaşmayacağımız anlamına gelmiyor. Bunun için geçmişten ders alarak ve günümüzün de kıymetini bilerek buna sahip çıkmamız lazım. Sadece başörtü alanında değil, 28 Şubat, dini yaşamak isteyen herkese büyük ızdıraptı. İşten atılmalar ve buna benzer birçok şey... İmam hatipte Kur'an-ı Kerim dersleri dışında kızlar başlarını açmaya zorlanıyordu. Böyle bir zulüm kesinlikle kabul edilemez. Tekrar yaşanmaması için özellikle çabalıyoruz."

Bazı kişilerin "AK Parti'nin yaptığı çalışmaların zaten devletin görevi olduğunu" söylediğine işaret eden Sürücü, "Bizler 28 Şubat mağduru olurken, bizim gibi düşünen insanlar işlerinden olurken, o kadar travmalar yaşarken, öğrenciler coplanırken o devlet neredeydi ve niye görevini yapmıyordu? Bu kesinlikle iktidarın keyfi uygulamasıydı. Müslümanlığı öcü gibi göstererek, Müslümanları saf dışı bırakmak için bir politikaydı. Bunda kısmen de olsa başarılı oldular. Ama bugün 28 Şubat sürecinde mağdur olanlara bakıyoruz ki birçoğu bakan, rektör olmuş ve layıkıyla görevlerini yapıyorlar" diye konuştu.

- "İnandığım değerleri para için çiğnemedim"

Gözyaşlarını tutamayan Sürücü, "Üniversiteye başlarken akademisyen olmak istemiştim ancak öğrenciyken bile zulme maruz kaldığım bir yerde keyfi olarak duramazdım. Hayallerimizin önüne geçildi, hiçbir zaman akademisyen olamadım" dedi.

Sürücü, "Makine mühendisi olmama rağmen kamu kurumlarında çalışamadım. KPSS'ye başvururken bile başımızı açmamız gerekiyordu ama inandığım değerleri para için çiğneyemezdim. Ne sınava girebildim ne de memurluk yapabildim. Ama hala içimde ukdedir. Akademisyen olmak istemiştim. Kısmet olursa bundan sonra onu yerine getirmeyi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Üniversiteden mezuniyetinden birkaç yıl sonra diplomasını almak için okula gittiğini bildiren Sürücü, sözlerini şöyle tamamladı:

"Okula gittiğimde danışman hocamı aradım ve diplomayı almak için kendisinden yardım istedim, çünkü beni içeri almıyorlardı. Hocam da 'Sen dışarıda bekle hazır olunca ararım' dedi. Bir bahar günüydü, yağmur yağdığı için arkadaşımla kafeteryaya gittik. Oturur oturmaz güvenlik görevlisi yanımıza gelerek 'Burada oturmanıza izin veremem' deyince dışarı çıktık. Öyle bir yağmur yağdı ki ve biz onun altında bekletildik. Tek bir kuru yerimiz kalmadı. Suçumuz neydi, biz ne yapmıştık? Tek yaptığımız şey, dinimiz emrettiği için başımızın kapalı olmasıydı ama bunları hakketmedik. Çok şükür artık bunları görmüyoruz, her tarafta başörtülü arkadaşlarımız var, dininden dolayı dışlanan, ötekileşen hiç kimse yok. Bizi buraya taşıyan kadrolara bizim de sahip çıkmamız gerekiyor."

KAYNAK : AA