Modanın başkenti Milano'da görülmesi gereken 5 yer

İtalya'nın moda başkenti Milano, her yıl dünyanın en mühim moda şovlarına ev sahipliği yapmasıyla moda severlerin her zaman gözdesi olmuştur. Modanın yanı sıra ihtişamlı binalarıyla tarihi Avrupa mimarisine ilgisi olan turistlerin de uğrak noktası olarak öne çıkıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 24.01.2020 16:27 GÜNCELLEME 24.01.2020 16:27 SEYAHAT
Modanın başkenti Milano'da görülmesi gereken 5 yer

İtalya'nın moda başkenti Milano, İtalya'nın kuzeyinde bulunan Avrupa Birliği ülkelerinin en zengin ikinci şehridir. Tarihi ve modern anlamda pek çok zenginliği barındıran Milano, dünya çapında ün yapmış marka ve moda şovlarıyla bilinir. Milano sokaklarında gezerken podyumdan fırlamış gibi şık ve farklı tarzda giyinmiş insanları görünce bu şöhretini sonuna kadar hak ettiğini fark edeceksiniz. Bu lüksün ve popüler yaşamın Milano'ya etkisi ise pahalılık olarak yansıyor. 

 

Milano modasını bir kenara alırsak değerli Rönesans sanatçılarının usta ellerinden çıkmış hayranlık uyandıran mimarisiyle de pek çok görülmesi gereken noktayı Milano'da bulabilirsiniz. İşte hem moda tutkunları hem de sanat severler için hazırladığımız Milano gezi rehberi ile karşınızdayız.

 

Duomo di Milano

Orta Çağ Avrupası'nın geneline hakim olan barok ve gotik tarzı mimarinin İtalya'daki en güzel yansımalarından biri olan Duomo di Milano, yapımına 1386 yılında başlanıp 1905 yılında tamamlanması nedeniyle dünyanın son gotik eseri olarak biliniyor. Milano'nun Duomo Meydanı'nda bulunan devasa katedral, alışılmış karamsar gotik tarzının aksine bembeyaz mermer kaplı dış cephesiyle daha iç açıcı bir görünüm sağlıyor.

40 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği kadar büyüklüğe sahip Duomo di Milano, 3 bin 400 heykelle dünyanın en çok heykeli bünyesinde barındıran katedral olarak biliniyor. Bu heykellerden en önemlisi altın kaplı Madonnina (Meryem) heykelidir. Sisli havalarda dahi net bir şekilde görülebilmesi için katedralin en tepesinde altın renginde tasarlanan heykeli gece vakti bile parıldarken görebilirsiniz. 

Yapımı hala tamamen bitmeyen katedralin inşasında İtalyan halkı, bağışta bulunarak canavar heykel olarak bilinen "gargoyle" heykellerine kendi isimlerini verebiliyor.

Sforzesco Şatosu (Sforza Castle)

Rönesans dönemine kadar uzanan tarihiyle İtalya'nın savunma kalelerinden biri olan Sforzesco şatosu, şimdilerde müzelerle çevrelenmiş turistik alan olarak ziyaret ediliyor. Napolyon, şehri ele geçirene kadar Avrupa'nın en büyük kalelerin biri ve oldukça büyük ve geniş bir alana yayılan kalenin dekorasyonunu ise usta isimler Leonardo da Vinci ve Donato Bramante yapmıştır.

Sforzesco Şatosu içerisinde görebileceğiniz müzelere değinecek olursak tarih öncesi çağlar ve Mısır eserlerinin yer aldığı Arkeoloji Müzesi, diğer bir katta mobilya koleksiyonu, sanat galerileri gibi Antik Çağ Sanatları Müzesi'ni ve şatoya adını veren Sforza Ailesi'nin özel koleksiyonu olan fresk ve heykelleri görme fırsatı elde edebilirsiniz. Kaleyi gezmek ücretsiz iken müzelere ziyaret etmek için giriş ücreti bulunmaktadır. Fakat tek bir müze gezerek ücret ödemek yerine tüm müzeler için daha avantajlı ödeme yapma seçeneğini kullanabilirsiniz.

Leonardo Da Vinci Bilim ve Teknoloji Müzesi

İtalya'nın en büyük bilim ve teknoloji müzesi olan Leonardo da Vinci Bilim ve Teknoloji Müzesi, usta sanatçı ve bilim adamının 500. doğum günün de ziyarete açılarak topluma kazandırılmıştır. Müzede Da Vinci'nin mimarlık ve mühendislik çizimleri temel alınarak dünyanın çeşitli makine modellerinin koleksiyonları bulunmaktadır.

Müzenin dönem dönem yapılan etkinlik zamanlarında giderseniz atölye çalışmalarında etkileşimli bir şekilde bilim ve makine pratikleri yapabilirsiniz. Geçmişte manastır ve hastane olarak da kullanılan bir bina içerisinde bulunan müzede hem bilimi hem de tarihi bir arada yaşayabilirsiniz. Müzede sizi 1800'lü yılların ipek dokuma tezgahları, otomatik olarak çalışan ilk endüstri dokuma cihazı, uzay aracı kullanım simülasyonu, buharlı lokomotiften gemiye kadar birçok alana alandan parça sizleri bekliyor.

La Scala Opera Binası

Dünyanın en ihtişamlı sanat evi diyebileceğimiz La Scala Opera, tarihi 16. yüzyıllara dayanan fakat geçirdiği yangın sonucunda yeniden yapılmıştır. 3000 seyirci kapasiteli, 6 katlı localardan oluşan İtalya'nın en büyük sahnesidir. Birçok operanın prömiyerine ev sahipliği de yapan bu görkemli opera evinde Türk operasının önemli isimlerinden Leyla Gencer de eğitmenlik yapmıştır. 

Sahnenin dışında bir müzenin de bulunduğu binada opera ve sahne sanatlarına ait çok kapsamlı eşyaları da görebilirsiniz. La Scala Opera Binası'nı rehber eşliğinde gezebileceğiniz gibi kendiniz de rahatça dolaşabilirsiniz. 

Cimitero Monumentale

Cimitero Monumentale, Milano'nun açık hava müzesi değeri taşıyan hem minimal hem de çok büyük boyutlarda sanatsal özellikler barındıran anıt mezarlığıdır. Hepsi usta ellerden çıkmış heykelleri gördüğünüzde bir mezarlık içerisinde gezdiğinizi unutarak adeta sanat ve tasarım cennetine düşmüş gibi hissedeceksiniz. İtalya'nın ünlü sanatçılarının mezarlarının bulunduğu alanda pek çok dinden insanın kabri bulunmaktadır.

Milano'ya ne zaman gidilir?

Karasal iklim özellikleri taşıyan Milano, her mevsim ziyaret etmeye uygun hava şartlarına sahiptir. Özellikle Nisan ve Kasım gibi mevsim geçişi aylarında giderseniz hem üşümeden hem de sıcaktan bunalmadan ılık bir ortamda rahatça tatilinizi geçirebilirsiniz. Ekim ayında ise aniden bastıran yağmurlara maruz kalabilirsiniz fakat tedbirli gidersiniz yağmurlu romantik bir atmosferde Milano gezinizin tadını çıkarabilirsiniz. 

Milano'da ne yenir?

Hamur işi tatlılarının ön plana çıktığı Milano'da diyet yapıyorsanız eğer diyetinizi bir kenara bırakmalısınız. İtalyan makarnaları, pizzaları ve çeşit çeşit tatlılarını İtalya'ya kadar gelmişken yerinde yemeden dönmemelisiniz. Alıştığınız krep tadını unutturacak çikolatalı kreplerin bağımlısı olacaksınız. 

Aperativo denilen İtalya'nın kuzeyinde çok yaygın olan akşam yemeği öncesi atıştırmalık tarzı menülerle sizleri gayet doyuracak alternatiflere sahip. Akşam iş çıkışı saatlerinde bulabileceğiniz bu atıştırmalıklar hem keyifli hem de doyurucu bir seçenek olacaktır.

 

İtalya'ya gelmişken İtalyan stili kahvaltı denemeyi de ihmal etmemelisiniz. Kruvasan eşliğinde bir fincan kahve ile güne başlayan İtalyanların bu işte ne kadar iyi olduğunu yerel restoranlarda bile çok iyi tatlarla karşılaşınca anlayacaksınız.