Himalayaların "Kadın Krallığı" Mosuolar
Çin'in güneybatısında Himalayaların eteklerinde yaşayan Mosuo kabilesi, sosyal, ekonomik ve siyaset alanında kadınların egemen olduğu dünyanın nadir anaerkil topluluklarından biri. Lugu Gölü çevresinde yerleşik bir hayata sahip olan Mosuolar'da kadınlar, yalnızca yönetim olarak söz sahibi değil aynı zamanda evin reisi olarak çocuklarına soy ismini de veriyor.
ABONE OLÇin'in güneybatısındaki Himalaya eteklerindeki Lugu Gölü çevresinde yerleşik anaerkil Mosuo kabilesi, sosyal ve ekonomik yaşamın tamamen kadınların egemenliğinde olduğu bir toplum yapısına sahip. Mülkiyet ve geçim ekonomisinin sadece kadınların kontrolünde olduğu bu kabilede soy, kadınlar üzerinden takip ediliyor.
Yünnan ile Sıçuan eyaletlerinin sınır noktasındaki Lugu Gölü çevresinde yaşayan Mosuo halkı, dünyada ender rastlanan anaerkil toplumların başında geliyor. Mosuolar, büyük ve geniş evlerde sülalenin tüm fertleriyle bir arada yaşıyor. Evin reisinin, ailenin en büyük kadını olduğu bu toplumda, çocuklar annelerinin soy ismini alıyor.
Bu nedenle soy kavramının kadın üzerinden takip edildiği Mosuolarda miras da anaerkil olarak aktarılıyor. Ailede söz sahibinin kadınlar olduğu bu kabilede, erkekler ömür boyu ‘anne evinde’ yaşıyor. Mosuolarda evlilik kurumu ise alışılmışın dışında işliyor. ‘Gezen evlilik’ adı verilen geleneğe göre erkek, sadece geceleri evlendiği kadının hanesinde konaklıyor ve sabah şafak sökerken buradan ayrılıyor.
ERKEKLER KAZANDIKLARI PARAYI 'EVİN REİSİNE' TESLİM EDİYOR
Erkeklerin, ailenin geçimi, çocukların bakımı gibi alanlarda hiçbir sorumluluğu bulunmuyor. Çocuk için baba rolünü ailenin dayısı üstleniyor. Ev işlerinin ve aile geçindirmenin tamamen kadınların sorumluluğunda olduğu Mosuo kabilesinde, erkekler kazandıkları parayı ‘ailenin reisine’ teslim etmek zorunda.
Her ne kadar Mosuolarda, kadınlar tüm gücü elinde bulundursa da bu onların çok rahat bir hayat yaşadığı anlamına gelmiyor. Yemek pişirmekten temizliğe, tarlada çalışmaktan dokumacılığa birçok işi sırtlayan kadınlar, yoğun ve yorucu bir hayat temposunda yaşıyor.
Politik konularda alınacak kararlarda erkeklerle istişare edilirken, çobanlık, balıkçılık ve hayvan kesimi gibi işlerde yine erkekler çalışıyor. Batı'da ‘Matriyarkal’ olarak adlandırılan bu toplum yapısında, soyun devamını kadınların sağladığına inanıldığından ataerkil kültürün aksine ailedeki kadınlardan kız çocuk sahibi olması bekleniyor.
BABA KELİMESİ SÖZLÜKLERİNDE YOK
Mosuo halkının kullandığı yerel dilde, baba, amca, damat, gelin, kaynana gibi kavramların sözlük karşılığı bulunmuyor. Mosuo kadını Muri Sarlaşi BBC'ye verdiği bir demeçte "Bizim hayatımızda diğer insanların yaşadığı gelin kaynana çekişmesi, miras kavgası, boşanma krizi gibi sorunlar yok" dedi.
Kadınların sorumluluğunda toplumun daha huzurlu olduğunu savunan Sarlaşi, "Anaerkil toplumda şiddet, hırsızlık, tecavüz gibi suçlar da en aza iniyor" değerlendirmesinde bulundu. Mosuo erkeği Ava Arta ise kadın egemen toplumda erkek olmak hakkındaki hislerini paylaşırken, "Kısıtlı sorumlulukla yaşamak, erkek için iyi. Anaerkil bir kültürde erkek olmayı sorun etmiyorum. Kadınlar, gücü elinde tutuyor ancak bu durum erkeklere daha çok özgürlük ve konfor sağlıyor" ifadesini kullandı.
ÇİN DEVLETİ ONLARI TANIMIYOR
Mosuolar, kültürel ve jeneolojik (soy bilimi) açıdan ayrı bir milliyet olmasına rağmen Çin devleti, Mosuoları ülkede resmen tanınan 56 etnik gruptan biri olarak sınıflandırmıyor. Yaklaşık 25 bin nüfusa sahip Mosuo kabilesi, bölgede nüfusu 300 bin civarında olan Nakhi milliyetinin alt kimliğine mensup sayılıyor ancak bu iki halk arasında belirgin farklar bulunuyor.
Mosuolar, anaerkil toplum yapısına sahipken, Nakhiler için durum tam tersi seyrediyor. Ayrıca Mosuolar, Tibet budizmine göre yaşarken, Nakhiler "kurbağanın kutsal olduğu" bir inanışına sahip. İki milliyetin kullandıkları yerel diller de tamamen farklılık gösteriyor.
Dış dünyadan izole bir coğrafyada yaşayan Mosuolar, bu sayede ilginç kültür ve geleneklerini popüler kültürün etkilerinden koruyabiliyor ancak yaşadıkları coğrafyanın sahip olduğu doğal güzellikleri nedeniyle Çinli yetkililerin teşviki sonucu bölge giderek daha turistik bir hale geliyor.
Mosuoların yüzyıllardır yaşadığı Lugu Gölü çevresinde son yıllarda hızla çoğalan pansiyon, restoran ve kafeler, bölgede ekonominin güçlenmesine yardımcı oluyor ancak buradaki işletmelerin çoğunun ülkedeki dominant unsur olan Han Çinlileri tarafından idare edilmesi dikkati çekiyor.
Mosuolar, Çin devleti tarafından ayrı bir millet olarak tanınmadıkları için ülkedeki birçok etnik azınlık unsurun nüfusça yoğun olduğu bölgelerde sahip olduğu özerk yönetim yapısından faydalanamıyor.