Hitit Medeniyeti'nin 3 bin 600 yıllık "ünik" eseri

Anadolu medeniyetine yön veren ve tarihte önemli bir geçmişe sahip olan Hitit Medeniyeti'nin başkenti Hattuşa'da geçmiş yıllardaki kazı çalışmalarında bulunan 3 bin 600 yıllık yumruk biçimli içme kabı, farklı görüntüsüyle ilgi çekiyor.

ABONE OL
GİRİŞ 11.08.2021 12:37 GÜNCELLEME 11.08.2021 12:37 SEYAHAT
Hitit Medeniyeti'nin 3 bin 600 yıllık "ünik" eseri

Hitit Medeniyeti'nin başkenti Hattuşa'da geçmiş yıllardaki kazı çalışmalarında bulunan, arkeoloji dünyasının "ünik" diye nitelendirdiği eserler arasında gösterilen 3 bin 600 yıllık yumruk biçimli içme kabı, farklı görüntüsüyle turistlerin ilgisini çekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle Alman Arkeoloji Enstitüsünce Hattuşa Ören Yeri'nde yürütülen kazı çalışmalarında elde edilen boğa, keçi ve yumruk şeklindeki içme kapları, Boğazkale Müzesi'nde sergileniyor.

Müzede sergilenen 3 bin 600 yıllık yumruk biçimli içme kabı farklı görüntüsüyle ilgi çekiyor. Boğazköy Hattuşa Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schachner, AA muhabirine, 6 yıl önceki kazı çalışmalarında boğa, keçi ve yumruk şeklindeki içme kaplarını ortaya çıkardıklarını aktardı. Üç içme kabının da arkeolojik açıdan önemli olduğunu, yumruk biçimli kabın ise hem kullanılan malzeme, hem de binlerce yıl toprağın altında bozulmadan kalabilmesinden dolayı "ünik eser" olarak tanımlandığına işaret eden Schachner, "Kazı çalışmalarında boğa, keçi ve yumruk şeklinde 3 çok önemli eser bulduk. Bunlardan en ilginç olanı ise yumruk şeklindeki içme kabı. Çünkü yapıldığı malzeme çok nadir, gri seramiktir.” dedi.

Amerika’daki bir müzede gümüşten yapılmış yumruk şeklinde bir içme kabının sergilendiğine işaret eden Schachner, “İnsan yumruğu şeklinde bir içme kabı Boğazkale hariç Anadolu'daki yasal kazılarda henüz bulunmamıştır. Gümüşten yapılmış bir benzeri vardır ve yurt dışına kaçırılmıştır. Nereden geldiği, nerede bulunduğu tam bilinmemektedir. Şu anda Amerika'da bir müzede sergilenmektedir. Bizim Boğazkale'de bulduğumuz bu kap sayesinde bu eserlerin nasıl kullanıldığı, nerede kullanıldığı ve gerçekte var olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Çünkü kaçırılan eserlerin ortamı kaybolduğu için bize çok fazla bir şey söylemiyor. Bu nedenle yumruk şeklindeki içme kabı 'ünik' bir eser." ifadesini kullandı.

Yumruk biçimli içme kabının neredeyse eksiksiz olarak toprağın altından çıkarıldığını vurgulayan Schachner, şunları kaydetti “Bu eser, milattan önce 1600'lü yıllarda kurulan bir binanın tabanında bulundu. Büyük bir ihtimalle kendi kullanıldığı döneme ait yerde bulundu. Bu şekilde, neredeyse hiçbir eksiği olmadan bulundu. Eksik bir bölümü var ama onu bulamadık. Dolayısıyla restorasyon süreci olmadı. Sadece yıkanıp temizlendi ve sezonun sonunda Boğazkale Müzesi'ne teslim ettik. Bu yapı tahminimize göre Hitit döneminde büyük ritüeller ve kült aktivitelerin yapıldığı bir mekan. Ritüeller sırasında Hititlerin ileri gelenlerinin veya üst düzey yöneticilerinin içme kabı olarak kullandığı bir eser olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Hititlerde 'tanrıyı içmek' diye bir tabir vardı. Ritüellerde yapılan bir şey. Hititlerin elit kısmındaki insanlar, belki de rahipler, bu tarz bardaklarda içerlerdi. Eserin bir özelliği de bir bütün olarak bulunmasıdır."

Boğazkale Müzesi’ni ziyaret eden Filiz Akar ise Hattuşa’yı ve tarihi eserleri görmek için İstanbul’dan geldiğini belirterek, “Hem Hattuşa, hem müzedeki eserler çok güzel. Benim tarihe ilgim var, o nedenle geldim. Herkesin görmesini tavsiye ediyorum. Müzede sergilenen içme kapları görsel açıdan harika. Vitrinde onları izlerken binlerce yıl önce nasıl yapılmış olabileceğini hayal ediyorum.” şeklinde konuştu.

 

KAYNAK : AA