Yaşamın ve ölümün birleştiği rota: Ölüler Şehri

Haber7/ Esma BALCIOĞLU

Mısır'ın başkenti Kahire, bir yanında binlerce yıllık geçmişe sahip antik kentleri, diğer yanında dünyanın dört bir yanından insanları ağırladığı metropol yaşam tarzıyla kozmopolit şehir olarak karşımıza çıkıyor. Piramitleriyle tüm dünyanın ilgisini çeken Kahire, daha pek çok gizemli bölgesiyle gezginleri şaşkına çeviriyor. Ölüler şehri ya da yerel halkın tabiriyle El Karafa (mezarlık) bunlardan en ilginci olabilir. Ölüler şehri denildiğinde akıllara ilk terk edilmiş şehirler veya kasabalar gelir fakat bu şehir, düşündüğünüzün tam aksine insanlarla dolu. Hem de yaşlısından gencine, en zengininden en yoksuluna kadar insanlar...

Şehrin dışında, Kahire Kalesi eteklerinde yer alan 12. yüzyıldan kalma eski Memluk mezarlığı olan El Karafa, yaşamın ve ölümün birleştiği gizemli bir yer. Yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı bölge, zaman zaman atalarına yakın olmak isteyenlere, çoğu zaman ise şehir dışından göçmüş barınma sıkıntısı çekenlere ev sahipliği yapıyor. 

Eski Mısır'da başlayan görkemli mezar inşa etme, mumyalama gibi ölüme yüklenen farklı anlamlar, günümüzde burada yeni şartlarla yaşatılmaya devam ediliyor. Kişiler, Ölüler Şehri'nde mezarlıklardan birine tek göz bir ev yaptırarak burada yaşamaya başlıyor. Öldüğünde de evin altına gömülüyor. Ve bu mezar ev, daha sonra fakir bir ailenin yaşaması için tahsis ediliyor. Aile, hem mezarı koruma görevini üstleniyor hem de bakımını yapıyor. 

Ölüler Şehri'nde yalnızca mezarlara bakıcılık yapan yoksullar yaşamıyor. Ölmüş yakınlarının ruhlarından ayrı kalmak istemeyen pek çok aile de kabirlerin ortasına büyük evlerde yaşamaya devam ediyor. Kimi basit taş mezar kimi ise daha görkemli emir ve padişah mezarları gibi görünen kabirler, birbirlerinden oldukça farklı mimarilere sahip.