'Küçük Venedik'deki antik kentin tarihi yapıları turizme açılıyor

Bursa'nın Nilüfer ilçesindeki turistik Gölyazı Mahallesi'nde, Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti'nin nekropolü (mezarlık) ziyarete açılacak.

ABONE OL
GİRİŞ 24.10.2021 12:17 GÜNCELLEME 24.10.2021 12:17 SEYAHAT
'Küçük Venedik'deki antik kentin tarihi yapıları turizme açılıyor

Avrupa'nın en güzel kasabaları arasında gösterilen ve "Küçük Venedik" olarak nitelendirilen Bursa'nın Nilüfer ilçesindeki turistik Gölyazı Mahallesi'nde, Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti'nin nekropolü (mezarlık) ziyarete açılacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Bursa Müze Müdürlüğünün başkanlığında, Nilüfer Belediyesinin sponsorluğunda ve Bursa Uludağ Üniversitesinin (BUÜ) bilimsel danışmanlığında tamamlanan nekropol kazısının ardından alanda restorasyon çalışmaları yapıldı.

Helenistik dönemden Bizans devrine kadar uzun bir süre kullanılan, kentin hemen dışında yer alan nekropolde farklı mezar çeşitleri, iskelet örnekleri görülebiliyor.

Kazının bilimsel danışmanı BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin, AA muhabirine, nekropolün, antik kentin surlarının başladığı, taş kapı olarak adlandırılan ana girişin dışında yer aldığını söyledi.

Şahin, "Mezarların bir kısmı daha önce sıklıkla definecilerin tahribatına maruz kalmıştı. O yüzden burada 2 yıllık süreçte hızlı bir şekilde kazılar yapıldı ve 28 mezar açıldı." dedi.

Mezarların değişik özelliklerde olduğuna dikkati çeken Şahin, bazılarının aile mezarlığı niteliği taşıdığını aktardı.

Aile mezarlığının özel bir duvarla çevrildiğini, kayaya oyulmuş, lahit formunda yapılmış mezarların bulunduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti:

"Mezarların bir kısmında cesedin, defnedildiği yerde çok az miktarda ahşap malzeme kullanarak yakıldığını tespit ettik. 'Birincil kremasyon' denilen bu defin türü, Batı Anadolu'da yaygın olsa da en iyi örneklerinin burada korunduğunu gördük. Çok farklı defin uygulamaların yapıldığı mezar tipleri mevcut. Buluntular arasında, bir doktora ait olduğu düşünülen çok sayıda tıp aleti ve gözyaşı şişesi bulunan mezar yapıları var. Onun dışında yazıtlı bir mezar var ve üzerinde Hermes kabartması olan bir mezardan bahsedebiliriz. Nekropolün girişinde libasyon özelliği bulunan bir mezar var; mezarın her iki tarafında, uzun yüzünde delikler açılmak suretiyle mezara sıvı sunu yapılıyor. Bunların örneklerini de burada görmek mümkün."

"İSKELETLER, EN GÜZEL KONUNMUŞ ÖRNEKLER"

Nekropoldeki iskeletler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Derya Şahin, iskeletleri, kaldırılmaları halinde çok büyük tahribata uğrayacağı için oldukları gibi koruduklarını aktararak, "Aynı zamanda bu iskeletler, ziyaretçiler geldiğinde mezarlar ve özellikleri hakkında fikir sahibi olmaları için özellikle yerinde bırakıldı. Çünkü burada bazı gömülerin yakılarak, defnedildiğini söylüyoruz. Dolayısıyla iskeletler, en güzel korunmuş örnekler." ifadelerini kullandı.

Şahin, amaçlarının buluntuları kaldırmak, götürmek değil, mezarları ve yapılarını korumak olduğunu vurguladı.

Nekropol alanını bir bütün olarak ziyarete açmayı ve bilgilendirme levhalarında buluntuları göstermeyi planladıklarına değinen Şahin, "Mezarların tarihlerini, içindeki buluntuları, kaç kişiye ait olduğunu, ne tür gömülerin yapıldığını göstererek o dönemde antik dünyadaki ölümle, öbür dünyayla, ölümden sonraki hayatla ilgili inanışlar hakkında insanlara fikir sunabilmek ve daha anlaşılır olmasını sağlamak istiyoruz." diye konuştu.

Arkeolojik kazıların ardından Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Murat Cura tarafından yapılan restorasyonda, bir yürüyüş yolu planlandığını, kümeler halinde bulunan mezar alanlarının üstünün kapatıldığını belirten Şahin, bilgilendirme levhalarının yapılmasının ardından çok yakın zamanda alanın ziyarete açılacağını sözlerine ekledi.

KAYNAK : AA