Başbakan Erdoğan diktatör mü değil mi?

Son dönemde AK Parti hükümetinin attığı adımlar sonrası Başbakan Erdoğan'a karşı kullanılan 'diktatör' kelimesi CHP'nin de söyleminde yer aldı. Peki, Erdoğan diktatör mü değil mi? Bu sorunun cevabı bir kez daha geçmişten örnekleriyle gündeme geldi.

ABONE OL
GİRİŞ 05.09.2013 11:00 GÜNCELLEME 05.09.2013 13:21 SİYASET
Başbakan Erdoğan diktatör mü değil mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' iddiasında bulunulması ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da sık sık dile getirdiği bir konu. Özellikle de Gezi Parkı olaylarında Erdoğan'a karşı kullanılan 'diktatör' benzetmesi Erdoğan'ın ve AK Parti hükümetinin attığı demokratikleşme ve anayasal hareketler sonrası çürütülen bir benzetme oldu. Diktatör anayasasız yasasız tüm dediği kanun sayılan kişidir. Tayyip Erdoğan da, anayasa ve ayasalardan kaynaklanmayan bir yetki kullanmıyor, dolayısıyla bu sıfatı hak etmiyor. 'Diktatör' ağzından çıkanın 'kanun' sayıldığı kişi demek çünkü...

Başbakan Erdoğan 'diktatör' iddialarına karşı bir çok kez yanıt verdi. Özellikle de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğluna...

İddia şu: Başbakan Erdoğan bir 'diktatör'... 

Bu iddiayı köşesine taşıyan Star Gazetesi Yazarı Fehmi Koru, tek parti yıllarından çok partili yıllara örneklediği olaylara bugün Erdoğan hükümetinin attığı adımları birleştirdi. 

CUMHURİYET'TEN BU YANA SİSTEM

"Cumhuriyet'ten hemen sonra İstiklal Mahkemeleri kurulması, 'Takrir-i Sükûn' adıyla yasa çıkartılmasıyla başlayan, sokaklar ne zaman hareketlense tedirgin olunmayla devam eden ve 1982 Anayasası'nda cumhurbaşkanı ile başbakana ağır yetkiler verilmesiyle taçlanan bir sistemimiz var... 'Ebedi şef' ve 'milli şef' unvanlarının yadırganmadan kullanıldığı dönemler oldu. Çok partili dönemde de, tek başına iktidar olmuş partilerin başbakanlarının neredeyse hepsi benzer ithamlara maruz bırakıldı. Bugünden geriye bakınca Turgut Özal olağanüstü yumuşak görünüyor; oysa onun da 'seçimle gelmiş kral' olduğunu iddia edenler çıkmıştı."

YENİ ANAYASA, BAŞKANLIK SİSTEMİ VE REFORM PAKETİ

"Meclis'te hazırlıkları sürdürülen yeni anayasada, 'yetkileri artırılmış tek adamlık' arayışı olarak algılanan 'başkanlık sistemi' üzerinde iktidar partisinin ısrar ettiği görüntüsü yanlış bir mesaj... Anayasaya katılımcı bir anlayış egemen olmalı. Feform paketi de en az yeni anayasa kadar önemli. Türkiye'nin görüntüsü, siyasi kimlikli ve medyada çalışan kişilerin cezaevlerinde bulunmasından bozuluyor. Ülkeyi dışarıya 'dünyanın en kalabalık gazeteci cezaevi' olarak yansıtan kampanyaları boşa çıkartacak bir duruma getirmek gerekiyor. 'Çözüm süreci'ni hızlandırmanın yolu da bunu sağlayacak adımları bir an önce atmaktan geçiyor."