Ümit Özdağ: MHP laikliği CHP kadar
Bugün Bingöl’de MHP Genel Başkanlığına adaylığını resmen açıklayacak olan ASAM eski Başkanı Ümit Özdağ, MHP'yi Doğu ve Güneydoğu'da birinci parti yapmayı hedefliyor.
ABONE OLFatih Akkaya ve Aslan Değirmenci'nin röportajı
Özdağ, Bahçeli muhaliflerinin hassas sorularını Vakit kanalıyla cevapladı
19 Kasım’da yapılacak MHP Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa aday olduğunu bugün Bingöl’de düzenleyeceği basın toplantısı ile resmen açıklayacak olan ASAM eski Başkanı akademisyen Prof. Dr. Ümit Özdağ ile Genel Merkez arasındaki “aday olurum-olamazsın” çekişmesi, dozunu her geçen gün daha artırıyor.
Devlet Bahçeli yönetimindeki Genel Merkez’den yapılan açıklamalarda “Özdağ’ın MHP’de yeri yoktur” denilirken, Özdağ cevap verme konusunda hiç de aşağı kalmıyor: “Korku ve panik içindeler.” Bu tartışma ve çekişmenin sonunun ne olacağı merakla beklenirken, bugün Bingöl’de adaylığını resmen açıklayacak olan Ümit Özdağ ile, MHP ve Bahçeli muhaliflerinin cevabını aradığı hassas soruları konuştuk.
AB’YE KARŞIYIZ
-Sizi adaylığa iten etkenler nelerdir?
-Üç yıldan bu yana Türkiye’yi dolaşmaktayım. Gittiğim yerlerde yüzlerce konferans verip, yüzlerce sohbet toplantısı yaptım. Birçok il ve ilçe örgütlenme çalışmalarım oldu. MHP mevcut yönetiminin ideolojik olarak her geçen gün biraz daha Türkeş çizgisinden uzaklaştığını gördüm. MHP 57. Hükümet döneminde çok büyük bir yenilgi yaşadı. Bu öyle büyük bir başarısızlık ki ülkücü hareket için canını, kanını ve emeğini veren ülkücüler gidip sandıkta oy vermediler. Devlet Bahçeli’nin Türk milliyetçiliği çizgisinden taviz verdiğini halen görmekteyiz. Bahçeli Türk milliyetçiliğinin kendince yeniden tanımını yaptı. Başbuğ’un çizgisinden ayrıldı, bu çizgiyi çiçek bahçesi haline getirdi. Bahçeli “onurlu AB” diyerek Türkiye’nin içine çekildiği tam üyelik süreci içersindeki bölünme sürecinin önünde duramadı. ABD ile stratejik ortaklığı savunduğu için Telefer’de, Kerkük’te Türkler peşmerge zulmüne uğrarken, sesini çıkarmadı. Partinin içi merkez sağ ve merkez soldan gelen unsurlar ile dolduruldu. Ülkücü taban partiye iyiden iyiye yabancılaştı. Bütün bu nedenler MHP’de bir görev değişiminin vaktinin geldiğini gösteriyor ve ülkücü taban da bunu haykırıyor. İşte ben partinin tekrar Türkeş çizgisine dönmesi, tekrar birlikçi çizgiyi yakalaması, AB ile karşıt bir çizgiye gelmesi, AB ile serbest ticaret bölgesi şeklinde ilişkilerini şekillendirilmesi, Ortadoğu’ya yönelik BOP’un Türkiye’nin hayati çıkarlarını çiğner olmaktan çıkarılması için MHP Genel Başkanlığına adayım.
-Neden Bingöl?
-Bingöl’de MHP'nin birinci parti geldiği dönemlerde Belediye Başkanı Hikmet Tekin ve ailesi şehit edildi. Ben tekrar MHP'nin Bingöl’de birinci parti olması gerektiğini düşünüyorum. Ben sadece İç Anadolu, Trakya’dan değil Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da da birinci parti olacak bir MHP taahhüt ediyorum. Başarımız özellikle Doğu’da olacak. O nedenle bu tür bir harekete de ilk orda başlamak istiyorum. Bu kararı 3 sene önce almıştım bugün de yerine getiriyorum.
-Bahçeli yönetiminden daha radikal bir söylem içindesiniz, Doğu’da nasıl birinci parti olacaksınız?
-Doğu ve Güneydoğu’da bugün halk PKK ve onun siyasi kolu olan DTP’nin baskısı altında. Halk, MHP’nin siyasi çalışmalarının güçlenmesi ile bu baskının kalktığını görecektir. Ne yazık ki Doğu ve Güneydoğu bütün siyasetçilerin terk ettiği bir alandır. Bu alan DTP’nin kullanım alanı haline dönmüştür. DTP bölgede bir faşizmi, tek yanlı bir baskıyı empoze etmeyi sağlamaktadır. Oysa biz Türkiye’nin tamamında, demokratik bir parti olarak bu alanda da demokrasi çerçevesinde bir siyaset yapacağız.
-Kongre sürecinde yaptığınız masrafların dikkat çektiği söyleniyor..
-Bu konuya girmek istemiyorum..
MİLLETLE DEVLETİN ARASI AÇILDI
-MHP muhafazakar bir tabana sahip. Özellikle bazı olay ve konulara bakışınız merak konusu.. Örneğin 28 Şubat’ı nasıl yorumluyorsunuz?
-28 Şubat süreci çok yanlıştı. 28 Şubat’taki birçok kararın da AK Parti’nin önünü açan kararlar olduğunu düşünmekteyim. Türk milleti ile Türk devleti arasında 28 Şubat’ta güven ve sadakat kaybı olmuştur. Türk milleti yüksek tarih bilinci ile hemen 28 Şubat süreci sonrasında meydana gelen güven ve sadakatsizliği aşmaya başlamıştır. Toparlanma çabuk başlamıştır. Bu Türk milletinin büyüklüğünden kaynaklanan aşamadır.
-28 Şubat’ta seçilmişlerin zorla alaşağı edildiğini söyleyebiliyor musunuz?
-Hayır bunu söyleyemeyiz. Öyle olmadı çünkü.
-Başörtüsü sorununa bakışınız nedir?
-MHP’nin başörtüsü sorununu en rahat bir şekilde aşacak parti olduğundan son derece eminim. MHP Türk İslâm düşüncesi üzerinde yapılanmış ve hiçbir zaman bazı siyasal İslâmcı çevrelerin İslâm’ın Türk milletine karşı kullanılması tuzağına düşmemiş bir partidir. Ne devlet ile ne de millet ile İslâm konusunda kavgalı değildir. MHP devlet ile millet arasındaki sadakat ve güven bağını güçlendirecek bir konuma sahiptir. Ben MHP’nin Genel Başkanı olursam bu konunun sorun olmasının önüne geçerek, kurumlararası uzlaşmayı çok kısa bir sürede sağlayacağım.
-Mevcut iktidarın da dediği bu değil mi?
-Mevcut iktidar bu anlamda topluma güven ve devlete güven veren bir iktidar değildir. Dolayısıyla çözmesi mümkün değildir. İktidar sadece başörtüsünü istismar etmektedir.
POSTANEYE GİREN ÜNİVERSİTEYE DE GİRER
-Kamusal alanlardan bahsediliyor..
-Tarif edilen kamusal alan doğru değildir. Üniversite bir hizmet alma yeridir. Postane de aynı şekilde hizmet alanıdır. Postaneye girebiliyorsa üniversiteye de girebilmelidir. Bugün maalesef bu böyle olmamaktadır ve bunun izahı yoktur.
-Ecevit hükümetinin ortağı MHP'nin ilk şaşırtıcı uygulaması Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın başörtüsünü çözmesiydi.
-Millete “başörtü sorununu çözeceğiz” diye söz veren siyasi partinin, daha başlangıç aşamasında milletvekili ile böyle bir adım atması yanlıştı. Ya başörtülü birini milletvekili adayı göstermeyecekti, aday göstermişsen arkasında duracaktın. Gösterildi ve arkasında durulamadı.
-Türkiye’de bir irtica tehdidi var mı?
-Evet vardır. Türkiye’deki irtica sorunu dışa bağlıdır. Örnek olarak Hizbullah ve Kaplan Cemaati verilebilir. Ancak bir irtica tarifi yapılmalıdır, herkes irticacı olmakla itham edilmemelidir.
-Atatürk milliyetçiliği diye bir milliyetçilik var mıdır, sizce?
-Atatürk milliyetçiliği yoktur. Türk milliyetçiliği vardır. Bu böyle de olmalıdır.
-Asker hemen her konuda konuşuyor. Bu doğru mu, asker konuşmalı mı?
-Komutanlar her konuda konuşmamalı tabii.. Ancak güvenlik konusunda her yorumu yapma yetkileri vardır askerin.
-DYP lideri Mehmet Ağar’ın PKK’ya yönelik “düz ovada siyaset yapın” çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-PKK konusunda çıkışını doğru bulmamak ile birlikte kendisine bu çıkışın zarar verdiğini düşünmekteyim.
-Peki ya Cumhurbaşkanlığı tartışmaları..
-Başbakan Erdoğan milli kimlik krizi içindedir. Milli kimlik krizi olan bir kişinin önünde Türk sancağının asla eğilmemesi gerekmektedir. Türk sancağı sadece Cumhurbaşkanı’nın önünde eğilir. Bizim sancağımız kanlı bir sancaktır, kendisinin Türk olduğu şüphesi olan bir adamın önünde sancak asla eğilmemelidir.
-Tartışma daha ziyade başörtülü eş üzerinden yürütülüyor..
-Atatürk’ün eşinin de başı örtülüydü ama bir sorun yoktu.
-Mevcut MHP yönetiminin laiklik anlayışını da eleştiriyorsunuz, neden?
-MHP’nin mevcut yönetimi uzun zamandan bu yana Türk İslâm anlayışını terk etmiş, laiklik konusunda CHP’nin laiklik yaklaşımına benzer bir duruş sergilemeye başlamıştır. Bunu tabanın benimsemesi sözkonusu olamaz ve benimsememektedir. Zamanında Türkeş tarafından Ülkü Ocakları’nda İslâm eğitimine çok önem verilirdi şimdiki MHP yönetimi bunu yapmamaktadır.
(Vakit)