Bardakçı'dan Şener'e: Bu zihniyet işte o zihniyet!

Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı, TBMM'de İHA ve SİHA'lara sokak ağzıyla dil uzatan CHP'li Abdüllatif Şener'e tepki gösterdi. Bardakçı, Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ'ı hatırlatarak 'bu zihniyet o zihniyet' dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 02.11.2018 20:55 GÜNCELLEME 02.11.2018 20:56 SİYASET
Bardakçı'dan Şener'e: Bu zihniyet işte o zihniyet!

Yurt içindeki terör operasyonlarının yanı sıra El Bab, Cerablus ve Afrin'deki operasyonlarda da oldukça etkin şekilde kullanılan, teröristler için kâbus haline gelen İHA ve SİHA'lara karşı CHP'lilerin nefreti sürüyor.

Sezgin Tanrıkulu'nun ardından dün de yine bir CHP'li vekil Abüllatif Şener İHA ve SİHA'ları hedef alarak, sığ bir üslupla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdi.

 

 

MURAT BARDAKÇI'DAN NURİ DEMİRAĞ VE VECİHİ HÜRKUŞ HATIRLATMASI

Şener'in bu çıkışına Habertürk Gazetesi yazarlarından Murat Bardakçı bugünkü yazısında dikkat çekici ifadelerle tepki gösterdi.

Bardakçı'nın, "Nuri Demirağ ile Vecihi Hürkuş'un önünü de işte bu zihniyet kesmişti" başlıklı yazısı şu şekilde:

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan geçmişte AK Parti’nin başbakan yardımcısı, CHP’nin de bugün çiçeği burnunda milletvekili olan Abdüllatif Şener, “Cumhurbaşkanı’nın akrabasının, damadının orduya silah satması Anayasa’ya, kanunlara uygun mu?” diye sordu, sonra da böyle bir satışın “kabul edilemeyeceğini” söyledi.

Şener’in sözünü ettiği silâhlar, Erdoğan ailesinin dünürü olan Bayraktar ailesinin sahibi olduğu “Baykar” şirketinin yaptığı silâhsız “İHA”lar ile “SİHA”lar idi… Yani aralarında Türkiye’nin de yeraldığı sadece beş ülkenin yapabildiği, teroristin eskisi gibi cirit atmasına imkân tanımayan, burunlarını çıkarttıkları anda tepeleyen ve operasyon bölgelerinde, özellikle de Afrin’deki çatışmalarda şehid sayısının ve tahribatın fazla olmamasını sağlayan son teknoloji silâhlar…

Bir memleketin gücünü belirleyen şartlardan başında, kendi silâhını kendisinin imal edebilmesi gelir. Memleketin karun kadar zengin olması yahut bir yolla sözünü dinletebilmesi gücü ve gelişmişliği için kâfi değildir; vurucu gücünü bizzat yapamayan devlet “gerçek” bir büyük devlet olamaz!

ENGEL ÜSTÜNE ENGEL!

Bayraktar ailesinin imal ettiği İHA’lar ile SİHA’lar, Türkiye’nin bu önemli açığını kapama konusundaki öncü rollerden oldu. Başka ülkelerden daha önce eski modellerini bile yalvar yakar alabildiğimiz ama arıza yaptıkları takdirde tamir ettiremediğimiz, hattâ yabancı üreticilerin silâhlı modellerini satmaya yanaşmamaları sebebi ile bir türlü edinemediğimiz bu çok önemli savaş vasıtaları şimdi Türkiye’de, üstelik yerli yazılım kullanılarak yapılıyor ve Silâhlı Kuvvetler’e dünya piyasalarındaki fiyatın beşte birine satılıyor!

Vaziyet böyle iken akrabalık bağının memleketin gücünü ve caydırıcılığını arttıran böyle bir çabaya engel olduğunu iddia etmenin ardında yatan sebebi tahmin edebileceğinizi düşünerek bu hususta yorum yapmayacak, buna mukabil geçmişte yaşadığımız benzer bir-iki acı hadiseye, kaçırdığımız fırsatlara temas edeceğim…

Eski asırlarda kendi silâhımızı kendimiz yapardık; top, tüfek, kalyon, vesaire hepsi kendi imâlatımız idi. Sonra üzerimize bir vurdumduymazlık çöktü, son iki buçuk asırdan buyana vaktiyle en iyisini yaptığımız silâhları bile artık bir türlü yapamadık ve her bakımdan dışarıya muhtaç olduk.

Bu büyük hatânın farkına ancak Cumhuriyet’in ilk senelerinde varabildik ve öncelikle kendi hava sanayimizi kurmaya heveslendik. İşin öncülüğünü üstlenen Nuri Demirağ ile Vecihi Hürkuş sahibi oldukları fabrikalarda uçak imal ettiler, hattâ başka memleketlere bile sattılar ama teknolojide ileri gitmemiz her nedense istenmedi, dört bir taraftan engellemeler geldi ve neticede her iki öncü de bu işi bırakmaya mecbur edildi…

Benzer bir hadise, otomobil sektöründe yaşandı… 1961’de yerli otomobil yapmak istedik, birkaç ay içerisinde iki otomobil imal ettik, bu modele “Devrim” ismini verdik ama aynı engellemeler bütün şiddeti ile tekrar yaşandı ve millî otomobile bir türlü sahip olamadık!

İnsansız hava araçları konusunda Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün yapılan eleştiri ile Nuri Demirağ’ın, Vecihi Hürkuş’un yahut Devrim otomobillerinin önüne çıkartılan engeller arasında hiç fark yoktur!