Erbaş o günleri yeniden anlattı

1994 PKK tarafından kaçırılan askerleri geri almak için PKK kamplarına giden Fethullah Erbaş, asker ailelerinin içini rahatlatacak açıklamalar yaptı, o gün yaşadıklarını anlattı.

ABONE OL
GİRİŞ 28.10.2007 18:06 GÜNCELLEME 28.10.2007 18:06 SİYASET
Erbaş o günleri yeniden anlattı

MÜJGÂN HALİS'in haberi

PKK'nın 1995'te kaçırdığı askerleri almak için iki kez PKK kamplarına giden eski Van Milletvekili Fethullah Erbaş'a göre askerlerin geri getirilmesi için siyasi partiler ve insani yardım kuruluşları devreye girmeli..

PKK'nın 1995'te Ortaklar Karakolu baskınında esir alınan askerlerin aileleri, çocuklarının kurtarılması için siyasi partilerin kapısını çalıyor. Ama ret cevabı alan aileler, en son RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın kapısını çalıyor. Erbaş, PKK ile önce gazete manşetlerinden diyaloğa giriyor, ardından da Kuzey Irak'ın yolunu tutuyor. Ümraniye'deki ofisinde buluştuğumuz ve o günleri yeniden anlatan Erbaş, yaptığı basın toplantısında o dönem Şam'da olan PKK lideri Abdullah Öcalan'a 'Anaların gözyaşlarını durdur, bu erkekliğe sığmaz,' diye seslendiğini söylüyor. Karşılığında 'Erbaş gelirse askerleri bırakacağız,' yanıtını alınca gitmekten başka çaresi de kalmıyor. Bu arada Erbakan ve dönemin Cumhurbaşkanı Demirel de girişimlerinden haberdar oluyor.

KATIR SIRTINDA KAMPA

Ailelerle Cizre üstünden Şırnak'a, oradan Dohuk'a geçen Erbaş, askerlerin kendisine orada teslim edileceğini düşünürken, Zap Kampı'na gitmek zorunda kalıyor. Zap Kampı'na katır sırtında giden Erbaş, burada Murat Karayılan ile Rıza Altun'un aralarında olduğu PKK yöneticileri tarafından karşılanıyor: 'Katır habire uçurumun kenarından gidiyordu, baktım olacak gibi değil, 20-25 kilometre yolu yürüyerek gittim. Orada herkes sarıldı öptü, sonradan beni öpenlerden birinin Murat Karayılan olduğunu öğrendim.'

Erbaş, PKK kamplarına ilk gidişinde sadece anneleri gelen iki askeri geri alabiliyor: 'Sinirlerim bozuldu, her taraf, silahlı adam dolu ama ağzıma ne gelirse söylüyorum; Şerefsizler, namussuzlar, haysiyetsizler, bizi buraya kadar getirirsiniz de nasıl askerleri geri vermezsiniz?'

Yine de her şeye rağmen tanık olduğu kavuşma anının çektiği bütün sıkıntılara değdiğini eklemeden edemiyor: 'Bir an sanki herkes dondu. Sonra çılgınca bir sarılma. Bu manzaraya oradaki PKK'lılar bile ağladı. Kuzuların koyunlara kavuşması gibiydi. 'İyi ki gelmişim,' dedim, bu hazzı duyarak ölmek de güzel bir şeydi.'

HAİNLİKLE SUÇLANDI

Ankara dönüşünde Meclis'te ve partisinde istifa baskılarıyla karşı karşıya kalan Erbaş, birkaç ay sonra kalan altı askeri teslim almak için yine Kuzey Irak yollarına düşüyor. Hem de hakkında yapılan 'vatan haini' suçlamalarını göze alarak: 'Bu işi iyi niyetle yapıyorduk. Ama ben ne haindim ne kahraman.'Askerleri Dohuk yakınındaki bir dağda 'Sağ salim tesllim aldım,' şeklinde bir tutanağa imza atarak teslim aldığını anlatan Erbaş, PKK'nın kadın üyeleriyle konuşuyor ve evlerine dönmelerini öğütlüyor. Erbaş, askerlere kaldıkları süre boyunca işkence ve eziyet edilmediğini, çatışma alanı dışına çıkarıldıklarını ve geri hizmetlerde kullanıldıklarını vurguluyor.

'YİNE GİDERİM'

Şu anda bir operasyonun devam ettiğini ama hemen biteceğini zannetmediğini belirten Erbaş, çatışmaların bittikten sonra DTP'nin arabuluculuk girişiminin ciddiye alınması gerektiğini söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet olarak PKK ile pazarlık yapmasının söz konusu olamayacağını hatırlatan Erbaş, devletin kimseye görev veremeyeceğini, siyasi partilerle insani yardım örgütlerine görev düştüğünü vurguluyor: 'Askerlerin hayatına kast edilmez ama PKK, bunu bir süre propaganda malzemesi olarak kullanır, sonra da istediği zaman askerleri verir. Askerlerin isimlerinin deşifre edilmesi de avantaj, onlara hiçbir zarar verilemez. PKK onları ne yapacak ki? Geri vermekten başka seçeneği yok. Gidecek heyetlerin ricalarıyla askerleri sağ salim teslim alırız. Şimdi ilerleyen yaşım ve sağlık sorunları nedeniyle gitmesi gereken ben değilim ama yürek dayanmaz tabii, hiç kimse gitmezse, ben giderim.'