Fahrettin Altun'dan ODA TV'nin asılsız haberine sert tepki
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ODA TV'nin asılsız haberine ilişkin, "Algı operasyonu yapılmaya çalışıldı. Yalan haber ulusal bir güvenlik sorunu olarak görülmelidir" açıklamasında bulundu.
ABONE OLCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Dijital imkanların gelişmesiyle manipülasyonun, yalan haberin de kolaylıkla yayılabildiğine, bu imkanın kötücül amaçlar için kullanılabildiğine de şahit oluyoruz. Bu durum, medya sektöründe ve habercilik anlayışında yapısal bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır." dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çevrim içi olarak düzenlenen "İnternet Medyası ve Haberciliği Çalıştayı"nda aralarında Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli'nin de bulunduğu medya temsilcilerine gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, çalıştayın açılış konuşmasında, internet teknolojisindeki gelişmelerin kitle iletişimine de yeni bir boyut kazandırdığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, her alanda olduğu gibi iletişim altyapısına da büyük yatırımlar yapıldığını, bu sayede dijitalleşmenin Türkiye'de hız ve yaygınlık kazandığını belirten Altun, birçok alanda her geçen gün kamuoyu tarafından daha fazla kullanılan internet teknolojilerinin haberciliğin de ayrılmaz bir parçası halini aldığına dikkati çekti.
Türkiye'de güçlenen demokrasi sayesinde ve teknik anlamda yayıncılığın gelişmesiyle medyada çok seslilik artarken, hızlı ve kolay erişim imkanıyla internet haberciliğinin geniş kesimler tarafından daha fazla kabul görmeye başladığını anlatan Altun, şöyle devam etti:
"Medya sektöründeki dönüşüme işaret eden bu tablo, habere erişim ve ifade özgürlüğü bakımından da elbette olumlu bir gelişmedir. İnternet gazeteciliği düne göre hayatlarımıza daha fazla dahil olsa da bugün ülkemizde hala tam anlamıyla resmi bir çerçeveye de sahip değildir. İnternet haberciliği bu kadar yaygınlık kazanırken, ilgili mevzuatın da yeni gerçeklikle uyumlu hale getirilmesi elzemdir. Bu adım, her şeyden önce, mesleğin itibarını ve işini hakkıyla yapan gazetecilerin saygınlığını korumak adına bir zorunluluktur. İnternet gazeteciliğinin mesleki standartlarını ortaya koyma, bu alanı rasyonel ve şeffaf bir şekilde düzenleme noktasında biz İletişim Başkanlığı olarak sektörle birlikte çalışmaya devam edeceğiz."
"YALAN ÜZERİNE KURULU TAHRİF HABERCİLİĞİ, DEMOKRASİYE BÜYÜK ZARAR VERMEKTEDİR"
Toplumun, ülke ve dünyadaki gelişmeler hakkında gerçek, doğru ve güvenilir haberlere ulaşmasının sağlıklı bir demokrasi için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Altun, "Dolayısıyla hakikate dayalı habercilik demokrasiyi güçlendirirken, çarpıtma ve yalan üzerine kurulu tahrif haberciliği demokrasiye büyük zararlar vermektedir. Bu noktada hakikat temsilcisi olan gazeteciler önemli bir sorumluluğu da yüklenmiş durumdadır. Bireylerin ve toplumun sağlıklı, eksiksiz ve gerçekliğe dayalı şekilde bilgilendirilmesi ve haber alma hakkının korunması noktasında medya mensuplarının kritik bir fonksiyon icra ettiklerine inanıyorum." diye konuştu.
Türkiye'ye karşı ulusal ve uluslararası boyutta dezenformasyon girişimleriyle mücadelede medya mensuplarına da önemli görevlerin düştüğüne dikkati çeken Altun, şunları kaydetti:
"Diğer taraftan dijital imkanların gelişmesiyle manipülasyonun, yalan haberin de kolaylıkla yayılabildiğine, bu imkanın kötücül amaçlar için kullanılabildiğine de şahit oluyoruz. Bu durum, medya sektöründe ve habercilik anlayışında yapısal bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Gazetecilik ilkeleri ve mesleki standartların yanı sıra öz denetimden yoksun bir internet haberciliği, ne yazık ki hakikatlerin kolayca çarpıtılabildiği, manipülatif içeriklerin yaygınlık kazanabildiği bir mecra olarak da karşımıza çıkabiliyor. Dijital mecralarda kasıtlı çarpıtmalar, kara propaganda ve yalan bilgilerle kişilerin hakları ya da kurumların itibarı kolayca hedef alınabiliyor. Bazı uluslararası medya platformlarının ve onların içerideki uzantılarının, kötücül ajandaların aparatı olarak ülkemize yönelik kara propaganda çabalarına da yine maalesef tanıklık ediyoruz. Bu durum, demokrasimiz için olduğu kadar sektöre yönelik algı ve mesleki nitelik itibarıyla da önemli bir soruna işaret etmektedir."
Bill Kovach ve Tom Rosenstiel'ın "Gazeteciliğin Esasları" adlı eserlerinde, gazeteciliğin ilk yükümlülüğünün "gerçek haber" olduğunu vurguladığını aktaran Altun, Kovach ve Rosenstiel'ın, gazetecilerin sadakatle bağlı olacağı ilk merciinin halk olduğuna, bu mesleğin temelinde "bilgiyi teyit etme" disiplininin yattığına dikkati çektiklerini söyledi.
"HABERCİLİĞİN TEK AMACI HAKİKATTİR"
Altun, "Dolayısıyla, ister konvansiyonel mecralarda, ister dijital mecralarda yapılsın, haberciliğin tek amacı hakikattir, hakikat olmalıdır. Gazeteciler her mecrada 'hakikatin temsilcisi' olduklarının bilinci ve hassasiyetiyle mesleklerini icra etmelidir." görüşünü paylaştı.
Gazeteciliğin en temel ilkesi olan 5N1K kuralının bile bir kenara atılarak, habercilik adı altında algı operasyonu ya da tetikçilik yapılabildiğinin görüldüğünü dile getiren Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nedir 5N1K? Habercilik bir tercüme faaliyetidir. Bir olayın bir habere tercümesi sırasında sorulan ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kim soruları haberin olmazsa olmazıdır. Dedikodular ve yalanlar 'iddiaya göre haberciliği' altında dolaşıma sokulurken, 5N1K olmaksızın haber yazılamayacağı akla bile gelmiyor. Ne yazık ki dedikodu adı altında yapılan dedikoduyu dolaşıma sokan sözde habercilik bir kültüre dönüşebiliyor ve bu olumsuz gelişme ne yazık ki bir kültüre döndükten sonra sansasyon, bu sürecin merkezinde yer alıyor. Sansasyon oluşturma ve daha fazla tıklanma hedefiyle, hiçbir araştırma ya da teyide ihtiyaç duymadan masa başında hazırlanan haberler, dijital ekosistemi ve toplumu zehirliyor. Kimi siyasiler ise güya muhalefet yapma adına, her türlü ahlaki ve siyasi ilkeden yoksun biçimde, yalan siyasetlerini yalan haberlerle destekleyecek bir tezgah işletiyorlar. Ne yazık ki bu noktada internet medyası da ideolojik tahkimat aracı olarak kullanılabiliyor. Bu, insanın 'bilme açlığını' tahrif edilmiş haberlerle suiistimal etmekten başka bir şey değildir."
"YALANDA NE KADAR İLERİ GİDEBİLECEĞİNİ BİZE GÖSTERDİ"
Hakikatin çarpıtılmasının son örneklerinin "Katarlılara Türkiye'de sınavsız tıp eğitimi" ve "Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar" başlıklı yalan haberlerde görüldüğünü aktaran Altun, şöyle devam etti:
"İlk olarak bir internet sitesinde yayımlanan ve tamamen yalan olan 'Katarlı öğrencilere sınavsız tıp eğitimi' başlıklı haberin, kamuoyunu yanlış yönlendirme ve üniversite sınavına girecek gençleri hükümetimize karşı kışkırtma amacı taşıdığı çok açıktı. İnternetin doğası gereği bu yalan hızla yayıldı. Başka birçok internet sitesi, bu provokatif içeriği olduğu gibi kopyalayıp kullandı. Ana muhalefetin genel başkanı da bu yalanın peşine takıldı, hatta bayraktarlığını yaptı. Haberin kesinlikle gerçek olmadığını ortaya koyduk, hemen. Bunu ortaya koymamıza rağmen haberi yapan internet sitesi ancak 27 saat sonra döndü ve 'biz yanlış yapmışız, özür dileriz' dedi. Dahası 'bizim haberimizi referans alarak açıklama yapanlardan da özür dileriz' dedi. Fakat 27 saat geçmişti ve artık zaten algı operasyonu tamamlanmıştı. Ama bu yalanın parçası, hatta merkezi olan muhalefet mensupları, hakikat ortaya çıkmasına rağmen, hiçbir şekilde özür dilemeyerek kafalarını kuma gömmeyi sürdürdü.
'Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar' başlıklı yalan haber. Bu yalan haberi yapan internet sitesi de, yalanda ne kadar ileri gidebileceğini bize gösterdi. Bakın medya tarihinde böylesi örnekler yoktur. Bu yalan girişimleri bir çerçeve olarak alıp bir daha tecelli etmemesi gereken olumsuz bir örnek olarak bütün kamuoyunun, halkımızın belgelemesi gerekir. Bir belgesel çekiminde kullanılan imitasyon silahları 'gerçek silah' olarak sunup kamuoyunda infial yaratmayı amaçlayan bu çarpıtma haber de tam anlamıyla bir medya terörü örneğidir. Yalan habere dayanan bu kara düzen, toplumsal huzurumuzu açıkça tehdit ettiği gibi bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmelidir. Basit bir hata olarak görmüyoruz bunu, göremeyiz. Sistematik yalanlarla, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve vatandaşlarımızı kışkırtmaya çalışanlar, elbette işledikleri cürümler dolayısıyla hukuki olarak bedel ödeyeceklerdir. Adalet sistemimiz bu cürümlerin hesabını elbette soracaktır. Elbette hukuka dayalı hak ve sorumluluklarla düzenlenmiş güçlü bir medya yapısıyla bu suçların da önlenmesi mümkündür. Biz bu algı operasyonlarıyla, dezenformasyonlarla, yalanlarla, çarpıtmalarla her mecrada 'yaşasın hakikat' diyerek mücadele etmeye ve hakikati savunmaya devam edeceğiz."
"İNTERNET GAZETECİĞİ BAĞLAMINDA, BUGÜN YENİ HUKUKİ DÜZENLEMERE İHTİYAÇ VAR"
İnternet gazeteciliğinde ele alınması gereken konulardan birinin de basın etiği tartışmaları olduğunu vurgulayan Altun, "İnternet medyasında meslek ilkelerinden ve güçlü bir denetimden yoksun şekilde sadece hız, haber atlatma, sansasyon ve tıklanma odaklı yapılan habercilik, bugün önemli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor." ifadesini kullandı.
Yapılan araştırmaların, her üç haberden birinin tıklanma odaklı olacak şekilde üretildiğine işaret ettiğini dile getiren Altun, "Okunurluk göstergesi olarak görülen ve bu sayede reklam gelirleri başta olmak üzere finansman kaynağı olan bu sistem, maalesef kasıtlı biçimde üretilen aldatıcı ve düşük kalitedeki içeriklere de yer verilmesine yol açıyor. Bu da haber özgürlüğünün sınırları tartışmasını beraberinde getiriyor kuşkusuz. Geleneksel medyada denetim gereği kullanılamayan görüntü ve ifadelere internet medyasında kontrolsüzce yer verilebildiğine şahit oluyoruz. Ayrıca içeriğin doğruluğu, güvenilirliği, telif hakları ve diğer etik sorunlar da internet gazeteciliğinde tartışılır bir hal alabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Altun, bir diğer etik sorunun da internet gazeteciliğinde eksik kalan ya da güçlendirilmesi gereken "cevap ve düzeltme" hakkı olduğunu belirterek, "Muhakkak ki bütün bu konuların ele alınması, toplumun doğru bilgi edinme hakkı çerçevesinde önemlidir. Daha hızlı ve yaygın habercilikle toplumu bilgilendirmede büyük bir önem kazanan internet medyasının ve temsilcilerinin haklarının düzenlenmesi ve güçlendirilmesi de bir o kadar ehemmiyet arz ediyor. Nitekim biz bu çalıştayı da bu amaç doğrultusunda dizayn etmiş durumdayız. Güçlü ve güvence altındaki haberciliğin hakikatle daha sağlam bağları olacağı muhakkaktır." dedi.
Bu gerçekten hareketle, internet gazeteciliği bağlamında, bugün yeni hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun bilindiğini vurgulayan Altun, "İlk olarak internet gazetelerinin yasal statüsünün ne olması gerektiğinden başlayarak, internet gazeteciliğinin mesleki standartlarının belirlenmesi, uygun çalışma ortamının sağlanması ve mutlak suretle çalışanların haklarının korunmasına yönelik çerçevenin çizilmesi son derece önemlidir. Dolayısıyla internet yayıncılığında yanlış uygulamaların ve eksikliklerin giderilmesi, çözüm yolları için önerilerde bulunulması ve niteliğin artırılması elzemdir." diye konuştu.
"ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ DE ORTAYA KOYMAYI ÜMİT EDİYORUZ"
Başkanlığın katkılarıyla daha önce düzenlenen Dijital Dünya Çalıştayı'nda da internet üzerinden yapılan gazetecilik faaliyetlerinin önemine ve düzenlenme ihtiyacına işaret ettiklerini anımsatan Altun, "İnternet gazeteciliğinin mesleki standartlarının ortaya konulması gerektiğine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Haberciliğin mesleki ve ahlaki esasları çerçevesinde profesyonelce işini yapan gazetecilerin ayrıştırılması bakımından da bunu lüzumlu görüyorum. Bu adımın aynı zamanda internet medyasına süreklilik ve kurumsallaşma getireceğini düşünüyorum. Hiç kuşkusuz sürekliliği olan ve kurumsallaşmış medya yapılarının varlığı, hakikat mücadelesinde önemli bir gelişimdir ve önemli bir kazanımdır." değerlendirmesinde bulundu.
Altun, diğer taraftan teknolojinin imkanlarıyla daha farklı ve zengin içerik üretimi noktasında internet yayıncılığının medya sektörüne yapacağı katkıları çok kıymetli bulduğunu belirterek, "Konvansiyonel medya içeriklerini takip ve taklit etmek, sadece o içerikleri internet ortamında dolaşıma sokmak, dijitalleşmeyi doğru okuyamamak demektir. İnternet medyasının bu anlamda yenilikçi, özgün ve farklı içerik ve konseptlerle öncü bir konumda olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yaklaşım doğru şekilde kendisine bir alan bulduğunda bunun konvansiyonel medyaya da yansımaları olacağını ve topyekun bir dönüşüm getireceğini hep birlikte göreceğiz." sözlerini sarf etti.
Bu farkındalıkla, medya ve iletişimin bütün alanlarında daha sağlıklı ve kaliteli bir yapının oluşturulması arzularının bir göstergesi olarak, İnternet Medyası ve Haberciliği Çalıştayı'nı düzenlediklerini dile getiren Altun, şunları kaydetti:
"Bu çalıştayla, dijitalleşen dünyada medya sektöründeki kazanımları ele almanın yanı sıra sektördeki sorunlara yönelik çözüm önerilerini de ortaya koymayı ümit ediyoruz. Konunun uzmanı ve tarafı siz saygın medya ve sektör temsilcileri, kıymetli akademisyenler ve kurum temsilcileriyle birlikte önemli fikir teatilerinde bulunacağız. Bu çalışmanın sonuçlarının, alandaki eksiklikleri gidermeye önemli bir katkı sunacağına yürekten inanıyorum."