AK Parti'den dikkat çeken F-35 açıklaması: 1 kuruşumuzu bırakmayız!

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Milliyet'ten Abdullah Karakuş'un F-35'lerle ilgili sorusuna, "F35’lerin alternatifi F16’lar değildir. Ama Türkiye kimseye de bir kuruş parasını bırakacak bir ülke değildir” açıklamasında bulundu.

ABONE OL
GİRİŞ 15.11.2021 11:27 GÜNCELLEME 15.11.2021 12:18 SİYASET
AK Parti'den dikkat çeken F-35 açıklaması: 1 kuruşumuzu bırakmayız!

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Bosna Hersek ziyareti sırasında uçakta Milliyet Gazetesi yazarı Abdullah Karakuş'un sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin F35 üzerinden bir ambargoya tabi tutulduğunu belirten Kurtulmuş, “Bu haksızlıktır, müttefiklik ilişkilerine sığmaz bir durumdur, anlaşılmaz bir ilişkidir. F35’lerin alternatifi F16’lar değildir. Ama Türkiye kimseye de bir kuruş parasını bırakacak bir ülke değildir” dedi.

TÜRKİYE KENDİ UÇAK MOTORUNU YAPABİLECEK

Türkiye’nin kendi uçak motorunu yapabilecek bir ülke konumuna geldiğini belirten Kurtulmuş, SİHA’larla dünya harp tarihini değiştirecek önemli başarılara imza atıldığını söyledi.

Kurtulmuş, Milliyet Gazetesi yazarı Abdullah Karakuş'un sorularını şöyle yanıtladı:

CHP HAYIR OYUNU İZAH EDEMEZ

Muhalefetin oluşturduğu ittifakı nasıl görüyorsunuz?

- Karşımızdaki ittifakın en büyük sorunu, ne olduğunu ifade edememiş olmasıdır. Hep neye karşı olduğunu ifade ediyor, Tayyip Erdoğan’a karşı, AK Parti hükümetine karşı. Tayyip Erdoğan nasıl giderse gitsin, ama yerine ne gelsin ve nasıl gelsin sorusuna şimdiye kadar net bir cevap veremediler. Böyle olunca da Türkiye’nin temel meselelerine ilişkin fikirlerinin, onların tabiriyle söyleyeyim, ittifakın bileşenlerinin Türkiye’nin temel meselelerini nasıl düşündüklerini öğrenmemiz mümkün olmadı. Mesela terörle mücadele konusundaki fikirleri nedir? En son Irak ve Suriye tezkeresinde gördük ki çok ciddi bir fikir ayrılığı varmış. CHP ve HDP bu tezkereye hayır dedi, HDP kendi siyasi konumu itibariyle tutarlı bir noktada durdu, başından beri terör örgütlerine karşı operasyon yapılmasına karşı olduğu için, terörün gölgesindeki bir parti olduğu için HDP bu sefer de hayır dedi. Ama esas anlayamadığımız, Mustafa Kemal’in partisiyiz diye CHP’nin, devletin bekasını, milletin güvenliğini temin etmek için yeri geldiği zaman uluslararası operasyon yapıp terör örgütlerinin Türkiye’ye zarar vermesini önlemek noktasında niçin bu tezkereye hayır dediğini izah etmeleri mümkün değildir.

TÜRKKAN MİLLETVEKİLLİĞİNDEN İSTİFA ETMELİ

İYİ Partili Lütfü Türkkan ile ilgili gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bu siyasetle ilgili bir durum değil insanlıkla ilgili bir durumdur. Kameraların önünde, milletin içerisinde bir şehit yakınına, kardeşine, ağza alınmayacak, galiz küfürleri yapmak bir tıynetsizliktir, bir edepsizliktir, bir namussuzluktur. Kaldı ki, zaten bırakın siyasetçi olmayı bir insan bile olsanız herhangi bir sokak kavgasında küfretmek insanın kendi tıynetini ortaya koyar. Dolayısıyla Sayın Türkkan bakımından son derece talihsiz bir durumdur, kabul edilemez. O’nun artık milletin oylarıyla, milleti temsil eden bir makamda oturmaması, yani milletvekilliğinin devam etmemesi lazım. Burada birinci derecede sorumluluk kendisine düşer, yine partisine düşer, bunu sağlaması ve böylece bir şehit yakınına küfreden milletvekilinin TBMM’de artık oturmaması gerekir.

HDP-CHP YÜZDE 35’İ BULAMAZ

CHP ile HDP arasında nasıl bir ilişki var?

- CHP, HDP’nin gölgesine giriyor, ama bir yerde yanlış yapıyor. Zaten HDP dağın gölgesindedir, dolayısıyla dolaylı olarak gölgesine girdiği bu yapıyla birlikte birçok konuda yakınlaşıyor, bu tezkere de bunu ortaya koymuş oldu. Türkiye’de öteden beri yüzde 35-65 bir siyaset denklemi vardır, son tezkerede, önemli bir konuda yüzde 65’in, yani sağduyulu davranabilme potansiyeli olan Türkiye’nin yüzde 65’inin bir araya gelebildiğini göstermiştir. HDP ve CHP’nin toplamı da zaten bütün kamuoyu yoklamalarında da yüzde 35 bulmuyor. Dolayısıyla bu ittifakın da böyle çok temel meselelerde çok rahat fikir ayrılıkları içerisine girebildiğini bu tezkere oylaması göstermiştir.

Bir başka husus da tabi, nasıl bir aday çıkarabilecekleri. Bizim rahatlığımız, adayımız belli ve inşallah Cumhur İttifakı daha da genişleyerek, daha da kitlesel anlamda tabanını genişleterek inşallah 2023’te Recep Tayyip Erdoğan’ı gösterecek ve Cumhurbaşkanı seçtirecektir. Ama karşı tarafın zorluğu, bu partilerin kendi siyasal kimliklerindeki farklılıkların hepsini kuşatabilecek bir adayın bulunabilmesi. Bu bileşenin şimdiye kadar HDD’yle iş tutuş tarzları şu: iş birlikleri açık, ittifakları gizli. Millet yemiyor bunu, bu ayan beyan görünüyor. HDD’nin onaylamadığı bir adayın aday olamayacağını HDP anlatmaya çalışıyor kendi müttefiklerine. Şimdi dolayısıyla bu zor bir tablo.

PARAMIZI ALIRIZ!

Paramızı alamama durumu olabilir mi?

Olamaz, bir kere F35 meselesinde Türkiye başından sonuna kadar haklıdır. Başından beri olduğu bir projede maalesef haksız yere dışlanmıştır. Yani daha açık söyleyeyim, Türkiye F35 üzerinden bir ambargoya tabi tutulmuştur. Bu haksızlıktır, müttefiklik ilişkilerine sığmaz bir durumdur, anlaşılmaz bir ilişkidir. Yani projenin kurucu ortaklarından birisi diğer proje ortakları tarafından tasfiye edilmek istenmektedir. F35’lerin alternatifi de F16’lar değildir. Ama Türkiye kimseye de bir kuruş parasını bırakacak bir ülke değildir. Dolayısıyla biz burada bu anlamda kendi şahsiyetli politikalarımız çerçevesinde gerekli adımları atarız. Ama esas olan şey bizim Türkçe’nin çok güzel bir lafı var, elden gelen öğün olmaz, o da her vakit bulunmaz. Türkiye bütün sanayi dallarındaki en güçlü yüksek teknoloji ürünlerini üreterek kendisi özellikle savunma alanında hazır bir ülke haline gelmek durumundadır.

SIRTLARINDA YUMURTA KÜFESİ YOK

Muhalefet ittifakının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

- Şimdi elleri rahat, sırtlarında yumurta küfesi yok. İçerideki ve dışarıdaki hiçbir sorunu çözmekle ilgili bir yükümlülükleri yok. Sadece eleştirmek, sadece iyi olan her şeyi de kötü göstermek ve bunun üzerinden oy devşirmek ve algı oluşturmak gibi bir stratejileri var. Ama gel bakalım Türkiye’yi yönet, PKK’yla, PYD’yle, YPG’yle, DEAŞ’la mücadeleyi nasıl yöneteceksin? HDP gibi bir unsur varken sen PKK’yla ve PYD’yle içeride ve dışarıda mücadeleyi nasıl yapacaksın? Yine aynı şekilde Ege’de, Akdeniz’de bu çoklu denklem içerisinde Türkiye’nin orada burnunu çıkarmasını istemeyen uluslararası güçlere karşı nasıl mücadele edeceksin? Şimdi hangi alanı alırsanız alın, yani o olmasın bunlar gitsinler demek kolay. Ne gelsin ve hangi program içerisinde gelsin?

Birbirlerinden habersiz ayrı odalara koysanız, anlatın bakalım nasıl sistem istiyorsunuz deseniz eminim ki bütün bu bileşenlerin hepsinin zihninden geçen başka formüllerdir, oralarda dahi uzlaşmalarının çok mümkün olmadığını düşünüyorum.

UÇAK MOTORUNU YAPACAK KONUMDAYIZ

ABD ile F35 ve F16 görüşmeleri sürüyor, gelinen nokta nedir?

- F35, F16 meselesi hatta ondan evvelki S400 tartışmalarının arkasında yatan esas, perdenin arkasındaki meselenin Türkiye’nin özellikle milli savunma sanayindeki güçlü gelişiminden duyulan rahatsızlık olduğu kanaatindeyim. Türkiye önümüzdeki süreçte kendi uçak motorunu da yapabilecek konuma gelmiş durumdadır. Türkiye SİHA’ları, İHA’ları ile dünya harp tarihi değiştirecek önemli başarılara imza attı. Türkiye her alanda güçlü bir savunma sanayine sahip oluyor ve bazı noktalarda dönüm noktaları var. Bunlardan birisi tank motorudur, bir tanesi uçak motorudur. Türkiye böyle giderse artık kimseden bir şey almak durumunda değil. Kendisi içerdeki yerde imkanları ile kendi üretimini yapabilecek noktaya gelmiş bir ülkedir. Türkiye Türk mühendisleriyle, bunları gerçekleştirecek. Savunmada ihtiyacımız olan şeyleri dünya piyasalardan temin etmekte tabi ki bir askeri seçenektir nihayetinde.

KAYNAK : Milliyet