Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti: "Samimiyetsiz, her tarafından riya akıyor"
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'a yaptığı 'helalleşme' ziyaretini değerlendiren uzmanlar, 'samimiyetsiz' ziyaretin Diyarbakır halkı nezdinde karşılığı olmadığını söyledi
ABONE OL
Haber7 / Abdurrahman Koç
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'a yaptığı 'helalleşme' ziyaretinin yankıları sürüyor.
Ocak ayında yapılması planlanan ziyaret, dün gerçekleşti.
Büyük beklentilerle yapılan ziyaret, Diyarbakır nezdinde sönük kaldı.
HDP'yi memnun etmek için elinden geleni yapan Kılıçdaroğlu, 900 günden fazladır evlat nöbeti tutan anneleri görmezden geldi. Kılıçdaroğlu'na en büyük tepki , kendilerini HDP il binası önünde ziyaret etmeyen Diyarbakır Anneleri'nden geldi.
Aileler, CHP'nin sosyal medya hesabından paylaşılan 'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, evlat nöbeti tutan anneler ile bir araya geldi' mesajına tepki göstererek, Kılıçdaroğlu'nun kendileriyle görüşmediğini ileri sürdü. 2015 yılında 15 yaşındayken dağa kaçırılan yüzde 70 engelli raporu bulunan kardeşi Muhammed için eylem yapan Ruken Canbey, "Diyarbakır'a girişi yapar yapmaz annelerin kaldığı otele gelmiş. Bizimle orada görüşmek istediğini söyledi. Biz aileler olarak, onu protesto ettik. Odalarımıza çıktık. İki temsilci gönderdik. Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Bizimle görüşmen gereken yer, otel değil, HDP Diyarbakır il binasının önü, çünkü bizim çocuklar buradan kaçırıldı' dedik. Biz bu olaydan sonra zaten Kemal Kılıçdaroğlu'nu" bir daha çadıra almayacağız" dedi.
"KURU KURU HELALLEŞME KABUL EDİLEMEZ"
Haber7 olarak, Kılıçdaroğlu'nun başarısız Diyarbakır ziyaretini Milat Gazetesi yazarı Ahmet Ay, Gazeteci Nedim Şener ve Yeni Birlik Gazetesi yazarı Faruk Aktaş'a sorduk.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme kavramsallaştırmasının içinin doğru olmadığını söyleyen Ahmet Ay, "Çünkü helalleşmede iki taraf olur. Bir helal eden, iki helallik isteyen. Ortada, neye, nasıl niçin helallik istediği belli değil? Şunu mu söylüyor CHP, "Ey Diyarbakır biz size çok zulmettik, sizin başınıza açmadığımız felaket kalmadı, hakkınızı helal edin" mi diyecek? Bunu söyleyeceksen o zaman "kim, ne zaman, nasıl yaptı?" sorusunun cevaplanması lazım. Öyle kuru kuru 'helalleşmeye geldik haydi helal edin'... Böyle bir söylem, samimiyetten uzak, siyasi mülahazalara binaen bir retorikten ibarettir" diye konuştu.
"Mesela Diyarbakır'da, Tekirdağ'da ya da Samsun'da Kılıçdaroğlu'nun başında olduğu CHP'nin hangi felaketlere yol açtığının adı konmalı. Durduk yere neye helalleşiyoruz. Biz ne yaptık size ki siz bize helal edesiniz. Helalleşme, seçim öncesi bir retorikten ibaret" diyen Ay, şöyle devam etti:
"Hiçbir samimiyet söz konusu değil. Kılıçdaroğlu gerçekten helalleşme istiyorsa, İskilipli Atıf Hoca'nın memleketine giderek, "Biz bu memlekete çok zulmettik CHP olarak, insanları durup dururken dar ağacına çektik, kılık kıyafet gibi bir ucubeye takılıp şapka giymediği için insanları idam ettik. Özür dileriz, pişmanız. Bir daha böyle bir halt işlemeyeceğimize dair söz veriyoruz. Ne olur hakkınızı helal edin" derse bu anlamlı olur. Ya da memleketi Tunceli'ye gidip, "Benim başımda olduğum CHP, tek parti döneminde İhsan Sabri Çağlayangil'in ifadesiyle "Biz Tunceli'ye CHP olarak fare zehri attık, binlerce insanı katlettik. Ne olur biz bir suç işledik. Bizi affedin" derse bu anlamlı olur. Yoksa biz 'helalleşiyoruz' diye ortaya çıkarsa bu inanın işlediği suç kadar irite edecek bir tarafı vardır"
"DİYARBAKIRLILAR CHP'NİN YAPTIKLARINI ÇOK İYİ BİLİYOR"
Ziyaretin Diyarbakır halkı açısından bir karşılığı olmadığı görüşünde olan Ay, "Diyarbakır halkının CHP'ye bakışı diye bir bakışı yok. Çünkü CHP iktidarı döneminde bu bölgeye, insanlara, dindarlara, beyaz olmayan bütün Türkiyelilere CHP'nin yaptıklarını Diyarbakır çok iyi biliyor" dedi.
"SİNEĞİN AĞACA KONMASINA BENZİYOR"
Türkiye'nin en politize şehri olan Diyarbakır ziyaretini sineğin ağaca konmasına benzeten Ay, "Sinek ağaca konduktan sonra ağaç uçacağım sıkı dur demiş. Ağaç demiş ben senin konduğunu hissetmedim uçuşun ne ki. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nun veya CHP'nin bu bölgeyle ilgili ziyareti sineğin ağaç hikayesine benzer. Ne Diyarbakır'ı heyecanlandırdı, ne de konuşuldu" ifadelerini kullandı.
"DİYARBAKIR'A BİR ŞEY KATMADI"
Kılıçdaroğlu'nun 900 gündür evlat nöbetinde olan Diyarbakır Annelerini ziyaret etmemesini "küstahlık" olarak niteleyen Ay, onları dahi kendi kirli emellerine alet ettiğini belirtti. Ay, Kılıçdaroğlu'nun aileleri ziyaret etmeyişinin, Diyarbakır ziyaretini gölgede bıraktığını söyledi.
"Kılıçdaroğlu Diyarbakır'a bir şey katmadı" diyen Ay, şöyle devam etti:
"Onun yerine "Biz niye Kürtçe'ye yasaklar koyduk. Kürtleri öz kardeşi canı ciğer bilen, Kürtçeyi seçmeli ders yapan iktidara niçin destek vermedik?' sorularını cevaplaması lazım ki Diyarbakır nezdinde Kılıçdaroğlu'nun gelişi bir anlam kazansın"
ŞENER: SAMİMİYETSİZ, HER TARAFINDAN RİYA AKIYOR
Gazeteci yazar Nedim Şener, ziyaretin asıl amacının HDP ile ilişkileri sıkılaştırmak olduğunu söyledi.
Şener, Diyarbakır Anneleriyle görüşme yapılmış gibi basına lanse edilmesine, "Diyarbakır Annelerini de ziyaret ettiği yok. Tamamen algı operasyonu, kendine yandaş medyanın ürettiği bir şey. Ailelerin kaldığı misafirhaneye gidip, orada görüşme yapmak istemiş. Onlar da görüşmemişler. Sonra temsilci göndermişler sizi yarın HDP İl Binası'nın önüne diye. Ama oraya gelmek yerine fotoğraf çektirip algı yapmak istemiş. Helalleşme iddiası gibi bu fotoğraf samimiyetsiz, her tarafından riya akıyor" sözleriyle tepki gösterdi.
"HDP'Yİ YEDEKLEMEK İŞİ KILIÇDAROĞLU'NA KALMIŞ"
"Helalleşme iddiası ne kadar samimiyse, Diyarbakır Annelerine gittim demesi o kadar samimi" diye konuşan Şener, şöyle devam etti:
"Her şey bir samimiyetsizlik, bir ikiyüzlülük üzerine oturmuş durumda. Açık açık söyleyin "Biz HDP'yi yanımızda istiyoruz. Seçime beraber gireceğiz. Ama yan yana da görüşmek istiyoruz." HDP olmadan diğer 6 parti hiçbir şey başaramayacaklarını düşünüyorlar. Bakın biliyorlar demiyorum, düşünüyorlar diyorum. Siyasette esas olan şey sizin bir parti olarak toplumun genelini etkilemeniz. Orada öyle bir şey yok, milliyetçisi dindarı, muhafazakarı, liberalı, kendine Atatürkçüyüm diyeni bir araya gelmişler, ama HDP'ye muhtaçlar. O yüzden de HDP'li yönetimini yedeklemek işi Kılıçdaroğlu'na kalmış. Bu da bir tercih beni hiç ilgilendirmez. Ama yalan söylemeyin"
"GİTMEMEK AYIP DEĞİL, YALAN SÖYLEMEK AYIP"
"Mesela din konusunda da birilerinin çıkıp dina adına bir şey söylemesine de itiraz ederim, Atatürk adına da itiraz ederim" diyen Şener, "Bunlar toplumun değerleri. Dürütslükten bahsediyor, ağzından düşürmüyor. Açık açık de ki "Diyarbakır Anneleri beni çağırdı ben gitmedim". Diyebilirsiniz, böyle dürüst olabilirsiniz. Kimse de size niye gitmediniz demez. Gitmemek ayıp değil, yalan söylemek ayıp" değerlendirmesinde bulundu.
Şener'e göre ziyaret, HDP'lilere verilen bir mesaj. Diyarbakır halkıyla bir ilgisi yok. Kılıçdaroğlu açısından Diyarbakır HDP demek. Şener, "Bir de şöyle bir şey var çok ilginç; Kılıçdaroğlu genelde CHP seçmenini azarlar, "oturuyorsunuz, masa başında eleştiri yapıyorsunuz, Ankara'dan çıkmıyorsunuz" der. Ama HDP'nin önünde son derece mahçup, özür dileyen, kendinde kusur arayan... Ama gün gelecek bu helalleşme gerçekten Atatürkçülerden de helalleşmek zorunda kalacak" dedi.
FARUK AKTAŞ: BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI
Yeni Birlik yazarı Faruk Aktaş, "Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti normal ama ne arzu ettiklerine bakmak lazım" diye konuştu.
Diyarbakır cephesinde özellikle ziyaretin oldukça sönük geçtiğini söyleyen Aktaş, "Hem ziyaretin kendisi, hem de Kılıçdaroğlu'nun orada yaptığı konuşmalar, o cenahın beklentilerini karşılamamış görünüyor" dedi.
Aktaş'a göre Kılıçdaroğlu, ağırlıklı olarak PKK ve HDP'ye yakın adı sivil toplum örgütü olan yapılarla bir araya geldi. Ama Diyarbakır Annelerini görmezden geldi. Bunun sebebi CHP'nin HDP ile kurduğu ilişki.
"BARIŞ GETİRECEĞİZ DİYORLAR AMA..."
Kılıçdaroğlu'nun "Kürt sorununu çözeceğiz, barış getireceğiz" sözlerine değişen Aktaş, "Kürt sorunundan kast ettikleri şeyin ne olduğunu ısrarla sormamıza rağmen hiçbiri açıklama yapmıyor. Barış getireceğiz diyorlar, bu barışın, kimler arasında, ne olduğu, nasıl olduğu, kimle kim arasında bir kavga var bunları izah etmiyorlar. Baktığınız zaman aynı cümlelerin PKK yöneticileri tarafından da kullanıldığını görüyoruz. "Kürt sorunu, barış, insan hakları, demokrasi" diyorlar. HDP de CHP de aynısını diyor. Ama bunların izahatleri yok. Bunların bu sözleri kullanması bu kavramların değersiz olduğu anlamına gelmiyor. Bunları istismar ediyorlar" diye konuştu.
"HDP SEÇMENİYLE CHP ARASINDA KAN UYUŞMAZLIĞI VAR"
"CHP'nin de bunu yapması normal. Ama CHP HDP seçmeninden herhangi bir girişimde bulunmuyor" diyen Aktaş, "Girişimde bulundukları şey HDP seçmeninin büyük kısmında CHP ile kan uyuşmazlığı var. Ve önümüzdeki seçimlerde, -ki önceki seçimlerde de aynı şey yaşandı. HDP'liler kerhen o verdi- HDP ile CHP'yi Millet İttifakı etrafında Cumhur İttifakı'ına karşı birleştirmek. Bütün mesele bu. Yoksa CHP'nin HDP seçmenine hitap etmesi anormal bir şey değil. Ama asıl yaptıkları şey bu değil" değerlendirmesinde bulundu.
Kürt sorununun 2005'te dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından izah edildiğini, 2007'den itibaren de önemli adımlar atıldığını hatırlatan Aktaş, şunları söyledi:
"Şimdi esasen Kürt sorunu denen şeyi, 2005'te o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır ziyaretinde bunun ne olduğunu izahatını yaptı. Ve 2007'den itibaren attığı adımlarla bu sorunu önemli ölçüde çözdü. Sadece bu değil, terör sorununu da barışçıl yoldan çözmek için AK Parti gerekli adımları attı. Bunların Kürt sorunu dedikleri şey, aslında AK Parti hükümetleri döneminde barışçıl yollarla çözülmeye çalışılan terör sorunudur. Kürt sorunu çözüldü, terör sorununun çözülmesine izin vermediler. Dış güçler, bugüne terör sorununu Kürt sorunu ambalajı altında kamuoyunun önüne geçirerek önümüzdeki seçimlerde HDP'yi Millet İttifakı ile kenetli bir şekilde iktidara getirme arzusu içindeler. Bütün mesesele Kürt sorunununun ne olduğunu, barışın ne olduğunu söylememelerinin izahatı budur. Önümüzdeki seçimler Türk siyasi tarihinde değil, aynı zamanda Türkiye'nin bekası için ciddi. Bunların kamuoyuna doğru izah edilmesi gerekir"
"AMAÇ HDP İLE ARAYI SICAK TUTMAK"
Aktaş'a göre ziyaret, doğu ve güneydoğuda heyecan yaratmadı. Kılıçdaroğlu, ezber bozacak bir şey söylemedi. Amaç da zaten bu değildi. Amaç, HDP seçmenini Millet İttifakı'na sıcak tutmak.
Aktaş, "Ne bunların böyle bir arzu ve amacı var. Ne bunların ruhunda böyle bir şey var. Türkiye'nin terör sorununu çözmesine izin vermeyen güç her kimse, önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı'nın iktidara gelmesi için HDP'ye ihtiyaç olduğunu bildikleri için aralarını sıcak tutuyorlar" ifadelerini kullandı.