Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları’nın İslam dünyası sempozyumunda Karl Marx'tan örnek verdi!
Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları’nın İslam dünyası sempozyumunda Karl Marx örneğiyle şaşırttı. CHP lideri, kendisi de garipliği fark etmiş olacak ki, "Bu ismi yadırgamayacağınıza inanıyorum" dedi.
ABONE OLCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları’nın Kuruluşunun 110. Yılında; ikincisi düzenlenen Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’na katıldı.
Konuşmasına "Din halkın afyonudur" sözüyle meşhur "komünizm" fikrinin kurucularından ünlü Alman düşünür Karl Marx'tan (1818-1883) alıntıyla başlayan Kılıçdaroğlu İslam dünyasındaki sorunların çözümüne ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Değerli bilim insanları. Böylesine önemli bir buluşmada önemli bir isimden alıntı yapmak istiyorum. Bu ismi yadırgamayacağınıza inanıyorum. Alıntı yapacağım kişi Karl Marx. Marx, "Filizoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır. Oysa sorun onu değiştirmektir." der. Elbette filozof olan bilim insanı olan sizlersiniz. Ancak bu cümlenin geniş yorumuna atfen şunu söylemeliyim, "Sizlerle birlikte biz siyasetçilerinde öncelikli görevi ülkesini ve dünyayı daha iyiye ve daha güzele doğru değiştirmektir. Elbette bir sorunun teşhisi ve sorunun nedenlerini bilmek önemlidir. Ancak sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin önermelerde bulunmak sorunun teşhis ve nedenlerini tespit etmek kadar önemlidir. Eğer sahip olduğunuz bilgiyi var olan sorunları ortadan kaldırmaya dönük olarak yorumluyorsak bir başka sorunu da kapı aralamış oluruz. Dolayısıyla günümüz İslam dünyasının sorunlarını bilmeli tartışmalı ve hatta gerçeklikle yüzleşebilmeliyiz."
Kılıçdaroğlu, günümüz İslam dünyasının sorunlarının bilinmesi ve tartışılması hatta gerçeklikle yüzleşilebilmesi gerektiğini dile getirdi.
Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi 44. ayetinde Yahudi din adamlarına hitaben, "Siz insanlara gerçek iyilik, erdem ve dindarlığı tavsiye ederken, kendinizi unutuyor, bundan muaf olduğunuzu sanıyorsunuz. Öyle mi?" diye seslendiğini, ayet-i kerimenin "Aklınızı kullanmıyor musunuz?" sorusuyla sona erdiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Burada hitap Yahudi din adamlarına yöneliktir ancak muhatabı, tüm din adamları, tüm yönetici kadrolar, aslında tüm insanlıktır. Ayet-i kerimeye atfen İslam'ın temel değerlerini tüm insanlığa aktarmakla görevli olanlarla, bu konuda sorumluluk üstlenenlerin de hangi gerekçeyle olursa olsun kendilerini İslam'ın temel değerlerinden azade kılma hakları yoktur. Dolayısıyla siz değerli ilahiyatçıların, bilim insanlarının İslam dünyasının güncel sorunlarının çözümüne ilişkin önlemlerini, itirazlarını çok daha yüksek sesle dile getirmesi, toplumsal barışımızın tesisi açısından bir zorunluluktur. İslam, hangi gerekçeyle olursa olsun adaletsizliğe, eşitsizliğe izin vermez. İslam, hangi gerekçeyle olursa olsun kayırmacılığa, denetimsizliğe, otoriterliğe izin vermez. Bu bağlamda İslam, hangi sistemle yönetildiğimizle değil, nasıl yönetildiğimizle ilgilidir ve doğrudan nasıl yönetilmemiz gerektiğinin yanıtını da kendi verir. İslam açısından kriter, adaletle yönetilip yönetilmediğimizdir. İslam, tüm insanlığa adalet penceresinden bakar ve adalet penceresinden bakmamız gerektiğini bir şart olarak önümüze koyar. "
İslam'ın adalet kavramını sadece hukuk nosyonu olarak da ele almadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "İslam bizden, yaşamın her alanında ve herkes için geçerli olacak şekilde adaleti tesis etmemizi ve sürekli kılmamızı ister. İslam'a göre, herkes için ve her alanda tesis edilmemiş adalete, adalet denilemez. İslam'ın öngördüğü adalette, 'ama, fakat, ancak' ile başlayan ve adaleti ve adalet arayışını daraltan, erteleyen veya ertelettiren, adaletin gücünü ve etkisini azaltan cümlelere, bahane ve gerekçelere yer yoktur. Bu nedenle bizler, İslam'ın temel değerlerini savunuyormuş gibi görünerek, zenginliği, kayırmacılığı, özgürlüğü, denetimsizliği kendisine bahşeden, gerçek bağlamından kopartılarak sunulan 'sabır ve şükür' tavsiyeleriyle de milyonlara yoksulluğu, dışlanmayı, baskıyı reva gören anlayışlara karşı ödünsüz bir şekilde adaleti savunmalıyız." diye konuştu.
"İSLAM, ADALETİ VE ADALET ÇEVRESİNDE DÖNENLERİ TESİS EDENLERDEN YANADIR"
Konfüçyüs'ün olduğuna inanılan, "Adalet, kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner." sözüne atfen, bir ülkede adalet varsa onun etrafında hukukun üstünlüğü, denetlenebilirlik, hesap verebilirlik, can ve mal güvenliği, şeffaflık, eşitlik, kadın-erkek eşitliği, çocuğun üstün yararı, liyakat, özgürlük, sosyal devlet, hakça bölüşüm, emeğin üstünlüğü, nitelikli ve kaliteli eğitim, insan ve doğa haklarının olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir ülkede adalet yoksa adaletsizliğin çevresinde nepotizm, kayırmacılık, eşitsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, liyakatsizlik, denetimsizlik, kültürel ve sosyal yozlaşma, toplumsal huzursuzluk, çarpık kentleşme, niteliksiz eğitim ve bağımlı yargı bulunduğunu savundu.
"Biliyor ve inanıyoruz ki İslam, adaleti ve adaletin çevresinde dönenleri tesis edenlerden yanadır." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İçinde bulunduğumuz bu çağda, Müslüman olmanın neyi ifade ettiği, nasıl bir Müslüman kimliğine sahip olmamız gerektiği konusunda, aklımızı kullanarak en geniş mutabakatı sağlamalıyız. Bu mutabakatı da dışarıdan bir dayatmayla değil bizzat kendimiz, İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durumla, soğukkanlı bir biçimde yüzleşerek gerçekleştirebiliriz. Sadece, bireysel olarak değil ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada, etik ilke ve değerlere dayalı bir düzen hedefiyle yol yürümeliyiz. Dünyadaki çatışma alanlarının yaklaşık yüzde 60'ını Müslüman ülkeler oluştururken ve her gün binlerce Müslüman bizzat Müslümanlar tarafından öldürülüyorken kafamızı kuma gömemeyiz. Ülkemiz özelinde dahi gelir dağılımı eşitsizliği gün be gün artıyorsa, buna seyirci kalamayız. Temel İslami ibadetlerini yerine getiriyor ya da getiriyor görünürken, İslam'ın adalet, dürüstlük ve ahlak anlayışından uzaklaşanları gözden kaçırmamalıyız."
Konuşmacı listesinde hiç kadın akademisyen ve araştırmacı görmediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Oysa Türkiye ilahiyat birikiminde kadınlar vardır ve bugün de pek çok ilahiyat fakültemizde ya da üniversitelerimizin diğer fakültelerinde, sempozyumun konusu kapsamında çalışma yürüten yüzlerce kadın akademisyenimiz var. Günümüz İslam Dünyası'nın meselelerini kadınlar olmadan konuşamayız, konuşmamalıyız ve kadınlar olmadan çözüm yolları da bulamayız." diyerek sözlerini tamamladı.