Erdoğan'dan çok sert tepki: Sözleşme değil, kanunlar yaşatır!

Son dakika haberi... Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul sözleşmesine ilişkin, "Muhalefetin sanal tartışmalarının hiçbir dayanağı yok. Sözleşme yaşatır sloganı hiçbir anlam taşımıyor. Sözleşme değil kanunlar yaşatır." dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 25.11.2024 14:18 GÜNCELLEME 25.11.2024 15:37 SİYASET
Erdoğan'dan çok sert tepki: Sözleşme değil, kanunlar yaşatır!

SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Eşrefi mahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır." dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabırlar diledi.

Doğrudan ve dolaylı olarak şiddete uğramış, acı, sıkıntı çekmiş her kadın için büyük bir kırılma noktası olan bu vahim durumu başkalarıyla paylaşmış veya paylaşamamış tüm kadınlara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, bir eş, baba ve Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'deki ve dünyadaki tüm kadınların onurlarını, onurluca yaşama haklarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağını ifade etti.

İSRAİL'İN SOYKIRIMI

Erdoğan, Türkiye sınırlarından birkaç yüz kilometre uzaklıkta aylardır büyük bir soykırımın devam ettiğine, İsrail'in Gazze'ye yönelik 14 ay önce başlattığı saldırılarda bugüne kadar 50 bine yakın Filistinlinin şehit olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hayatını kaybeden Filistinlilerin yüzde 70'ten fazlasını ne yazık ki masum çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Lübnan'a uzanan İsrail saldırganlığının en büyük mağdurları da yine kadın ve çocuklar. Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, çocuğu, yaşlıyı, bebeği, hunharca katlediyor. Bu katliam, bu zulüm dünyanın gözü önünde, dünyanın sessiz ve tepkisiz bakışları altında tam 14 aydır adım adım ilerliyor. Katliam şebekesinin barbarlıkları karşısında Filistin'in onurlu, gururlu kadınları kararlı mücadeleleriyle, zalime boyun eğmeyen asil duruşlarıyla, bombaların altında umudu ve kıyamı büyüten imanlı yürekleriyle tüm dünyaya, tüm kadınlara örnek oluyorlar."

 "ŞİDDETE UĞRAYAN TÜM KADINLARLA DAYANIŞMA HALİNDEYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası kuruluşların, medyanın, kendilerine her fırsatta insan hakları dersi veren Batılı devletlerin sırtını döndüğü Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı kadınlara bir mesaj iletmek istediğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Şiddete uğrayan tüm kadınlarla olduğu gibi sizinle de tam bir dayanışma halindeyiz. Türkiye olarak, devleti ve milletiyle, kadını ve erkeğiyle, 85 milyon tüm vatandaşlarıyla sizlerin yanındayız. İçinde bulunduğunuz şartlar ne kadar zor ve ağır olursa olsun şunu lütfen aklınızdan çıkarmayın. Sadece bu salonda bulunan hanım kardeşlerimizin değil, Türkiye'nin tüm kadınlarının kalpleri de şu an sizlerle birlikte atıyor, sizin için çarpıyor, sizin için dua ediyor, Filistin'in kurtuluşu için Mevla'ya niyazda bulunuyor. Lafa gelince demokrasi ve insan hakları konusunda aslan kesilenler, sizin arşa yükselen feryatlarınıza kulaklarını tıkasa da söz konusu sapkın akımlar olunca ortalığı ayağa kaldıranlar, 14 aydır İsrail vahşeti karşısında üç maymunu oynasa da biz sizi asla unutmayacağız, yalnız ve çaresiz bırakmayacağız. Siyonist lobinin baskılarına aldırmadan tepkimizi gösterecek, en temel hakkınız olan yaşam hakkınızı savunmaktan geri durmayacağız."

Soykırımın durması, akan kanın, gözyaşının dinmesi için her platformda gerçekleri dillendirmeyi sürdüreceklerini belirten Erdoğan, "Gazze'nin ve Filistin'in yürekli kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, Rabb'imden sabır temenni ediyorum." ifadesini kullandı.

"NİCE MESELEYİ EL BİRLİĞİ İÇİNDE HAL YOLUNA KOYDUK"

Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına hem bu güzel buluşma hem de kadına yönelik şiddete karşı çabaları dolayısıyla teşekkür etti.

Türkiye'nin köklü vakıf geleneğinin bir sonucu olarak çok güçlü ve yaygın bir sivil toplum ağına sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugün insana ve hayata dair her konuda vakıfların derneklerin, gönüllü teşekküllerin gerçekten olağanüstü çalışmalar ortaya koyduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin de hiç şüphesiz bu çalışmaların en başında geldiğini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir insanlık suçu olarak gördüğümüz kadına yönelik şiddetin kökünün tamamen kazınması için faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Gerek kamu bürokrasisi gerek sivil toplum gerek medya gerekse siyasi partilerimiz bünyesinde kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek veren, bu mücadelenin bayraktarlığını yapan, bu mücadelenin aynı zamanda bir insanlık davası olduğuna inanan tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Şurası tartışmasız bir gerçektir. Türkiye'de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konuların bugün geldiği yerde Bakanlığımızın ve sivil toplumun çok büyük rolü, katkısı, emeği vardır. Daha önce konuşulması dahi mümkün olmayan, konuşulsa bile çözüme kavuşturulması hayal olan nice meseleyi el birliği içinde hal yoluna koyduk.

Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Eşrefi mahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır. Böyle bir yola tevessül eden, bu ihanetin içine giren, kadına el kaldıran fiziki ya da psikolojik şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir. Bunu temin etmek de devletin asli görevidir."

Göreve geldikleri ilk günden beri, her biri kendi alanında devrim niteliğinde pek çok adım attıklarını vurgulayan Erdoğan, bireysel, sosyal, ailevi, iktisadi ve siyasi düzlemde kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldıklarını söyledi.

Bu alandaki hukuki düzenlemelerin en önemlisinin 2012'de çıkardıkları Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu yasanın çıkmasıyla ülkemiz kadına yönelik şiddetle mücadelede en kritik eşiği aştı, devletimizin 'Şiddete Sıfır Tolerans' politikası çok güçlü bir hukuki zemine kavuşmuş oldu. Şunu açık ifade etmek isterim; 6284 Sayılı Kanun kadına karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini başka hiçbir sözleşmeye veya belgeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin ve kati olarak çizmiştir. Muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur. 'Sözleşme yaşatır' sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Esasen bu sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri Batılı ülkelerdeki vahim tabloyu ya bilmiyor ya da bilmek, görmek istemiyor."

"TÜRKİYE, MÜCADELEDEKİ EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAMIŞ YEGANE ÜLKE"

Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa Birliği genelinde ilk kez uygulanacak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin direktifini bu yılın ortalarında kabul ettiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Direktifin yayınlanma sebebi, AB üyesi ülkelerin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi iç mevzuata aktarmada hızlı hareket etmemesi ve var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmamasıydı. Parlamento, üye devletlere hükümleri uygulamak için 3 yıl süre tanıdı. İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelerin yarıdan fazlası metne çekince koymuş, 7 ülke ise iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamıştır. Diğer bazı ülkeler ise bu konuda son derece kısmi düzenlemeler yapmıştır. Türkiye, sözleşmeden çekilmesine rağmen hem iç hukuk mevzuatında hem de 6284 Sayılı Kanunla konuyu kapsamlı ele alan ikinci mevzuatlarıyla bu mücadeledeki eksikliklerini tamamlamış yegane ülkedir. Avrupa'da Türkiye dışında bu hususta müstakil kanun yapan başka bir ülke bulunmuyor. O zaman da söyledik, bugün tekrar altını çizerek vurguluyorum. Muhalefetin iddialarının aksine sözleşmeden çekilme ile hükümetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. Bu adım, her türlü şiddetle mücadelede kararlılığımızı asla eksiltmemiş, geriye götürmemiş, asla törpülememiştir."

"SÖZLEŞME DEĞİL, KANUNLAR YAŞATIR"

Erdoğan, Türkiye'nin kadına şiddet konusunda 2011'den önce olduğu gibi 2020'den sonra da ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yaptığının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şunu da ifade etmek durumdayım. Bize bu iftiraları atanlar maalesef hükümetlerimizin bu süreçte hayata geçirdiği her biri bir dönüm noktası olan gerçekleri de gizlemektedir. Bakınız 2005'teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar ceza kanununda kadına yönelik şiddet suç olarak bile tanımlı değildi. Kadına karşı şiddet, AK Parti iktidarında tanımlanarak nitelikli suç haline getirildi. Bu suçun katalog suç haline getirilmesi, boşanılmış eşe karşı işlenen suçun tıpkı nikahlı eşe işlenmiş gibi ceza alması, iyi hal uygulamasının kaldırılması gibi adımlar da 2020'den sonra atılmıştır. Hasılı Avrupa Parlamentosu'nun 51 maddelik direktifinde belirtilen bütün hususlar gerek 6284 Sayılı Kanunla gerek iç hukuk düzenlemeleriyle katbekat fazlasıyla yerine getirilmiştir. Öyle ki KADES, ihtiyaç halinde mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi ile elektronik kelepçe gibi tedbirleri biz şu an uyguluyoruz. Dolayısıyla sözleşme değil, kanunlar yaşatır. Bunun yanında, kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırladığımız eylem planlarını kararlılıkla takip ediyoruz. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizle, sosyal hizmet merkezlerimizle, kadın konuk evlerimizle, mağdur destek sistemimizle ve eğitim çalışmalarımızla bu alanda takdir edilen bir yere geldik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu süreçte, kadınlara yönelik toplumda yerleşmiş dini ve kültürel hiçbir temeli bulunmayan yanlış algılarla, yanlış davranış biçimleriyle de yoğun bir şekilde mücadele ettiklerini bildirdi.

CHP'NİN HELALLEŞME TİYATROSU RAFA KALKTI

Bölücü terör örgütündeki insan hakkı ihlalini görmezden gelenlerin meselesi asla kadınların hak ve hukuku olamaz. Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır Anneleri'nin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyeti elbette sorgulanmalıdır. Özgür Özel Diyarbakır annelerinden bir selamı niçin esirgiyor? Kadın haklarını İstanbul Sözleşmesi'ne sıkıştıran CHP, niçin bu annelerin yaşadıklarına sessiz kalıyor? CHP fazişan tarihi ile ne zaman yüzleşecek, kadın düşmanı söylemleri ile ne zaman hesaplaşacak? Ne zaman milletin değerleriyle barışacak? Görüyoruz ki eski genel başkanın parti içi darbeyle emekliye sevki ile CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kalktı.

SİNEMA VE DİZİ SEKTÖRÜNE ÇAĞRI

Kadına şiddet konusunda, sinema ve dizi sektörümüzün de artık kendine bir çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum.

KAYNAK : AA
Ömer Faruk Aktaş Haber7.com - Editör
Haber 7 - Ömer Faruk Aktaş

Editör Hakkında

1991 yılında Bayburt’ta doğdu. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldu. 2016 yılında Anadolu Ajansı'nda stajını yaptı. Yeni Şafak ve Akşam Gazetesi'nde çalıştı. Nisan 2021'den bu yana Haber7.com'da ‘Gündem Editörü’ olarak görev yapmaktadır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR