'Sonuç Türkiye'nin tarihi bir başarısı'

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyeliğine seçilmesi ve üstleneceği rolle ilgili şu açıklamayı yaptı:

ABONE OL
GİRİŞ 18.10.2008 00:29 GÜNCELLEME 18.10.2008 00:29 SİYASET
'Sonuç Türkiye'nin tarihi bir başarısı'

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyeliğine seçilmesiyle ilgili olarak ''Bugün Türkiye için, Türk hariciyesi için güzel bir gün, tarihi bir gün'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Babacan, Türkiye'nin Batı Avrupa bölgesinden BMGK seçimlerini 1. turda 151 oy alarak büyük farkla kazanmasının ardından BM binası önünde Türk gazetecilere açıklamada bulundu.

Babacan, 48 yıl aradan sonra Türkiye'nin yeniden BMGK üyeliğine seçildiğini belirterek, seçimlerde bugün 192 ülkenin oy kullandığını ve Türkiye'nin oy kullananların 151'nin oyunu aldığını ve bunun yaklaşık yüzde 80'e varan bir oran olduğunu söyledi.

Türkiye'nin BMGK'ya seçilmesinin, Türkiye'nin 5 yıldır sürdürdüğü yoğun çabanın sonucu olduğunu belirten Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı döneminde ve Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm görüşmelerinde Türkiye'nin BMGK üyeliğini sürekli gündeme getirdiğini, kendisi ve diğer bakan arkadaşlarının da muhataplarıyla görüşmelerinde bunu gündeme getirdiklerini anlattı.

Ali Babacan, başta Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin olmak ve Ankara'da Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan olmak üzere tüm Dışişleri Bakanlığının son 5 yıldır Türkiye'nin BMGK adaylığına adeta ''kilitlendiğini'' belirtti.

Babacan, Türkiye'nin 1 Ocak 2009'da BMGK'da görevine başlayacak olması dolayısıyla Dışişleri Bakanlığının görev yükünün artacağını da belirtti.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2009-2010 dönemi geçici üyeliğine seçilen Türkiye'nin, "BMGK'ya kendi özgün bakış açısını, kendi bağımsız ancak gittikçe dünyanın takdirini kazanan dış politika perspektifini getireceğini" söyledi.

Türkiye'nin BMGK geçici üyeliğine seçilmesiyle ilgili olarak TRT'nin sorularını yanıtlayan Babacan, sonucun çok sevindirici olduğunu belirterek, Türkiye'nin yüzde 80'e yakın bir oranda destekle bu göreve seçildiğine dikkati çekti.

Babacan, "BMGK geçici üyeliğine seçilmelerinin Türkiye adına ve Türk diplomasi tarihinde önemli bir kazanım olduğunu, 48 yıldan sonra Türk hariciyesinin belki de tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olduğunu" kaydetti.

Seçim sonucunun, Türkiye'nin son yıllarda dünyadaki görünürlüğünün, etkinliğinin ve algılanmasının olumluya doğru seyrettiğinin önemli göstergesi olduğunu ifade eden Babacan, 5 yıldır BMGK görevi için çalışmalarının devam ettiğini, gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, muhataplarıyla tüm görüşmelerinde bu konuyu gündeme getirdiklerini, Dışişleri Bakanlığı olarak kendilerinin de yoğun bir faaliyet gösterdiklerini anlattı.

-"EKİP RUHU VE YOĞUN ÇALIŞMANIN SONUCU"-

Emeği geçen herkese teşekkür eden Ali Babacan, "Bu, ancak hep beraber bir ekip ruhuyla ve yoğun çalışma sonucunda alınabilecek sonuç. Umarız ki, ülkemiz için hayırlı olur, ülkemize yeni ufuklar kazandırır. Umarız ki, Türkiye alnının akıyla bu önemli görevi başarıyla gerçekleştirir" dedi.

Babacan, "BMGK'da nasıl bir Türkiye göreceğiz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Türkiye BMGK'ye kendi özgün bakış açısını getirecektir. Kendi bağımsız, ancak gittikçe dünyanın takdirini kazanan dış politika perspektifini mutlaka getirecektir.

BMGK'nın önüne gelen sorunlara bakacak olursak; Afrika, Orta Doğu, Balkanlar gibi zaten Türkiye'nin üzerinde yoğun emek sarf ettiği, aşina olduğu konular. Özellikle Afrika ile alakalı çalışmalarımızı son yıllarda yoğunlaştırmış olmamız bize önemli avantajlar kazandıracak. Çünkü Afrika'yı daha iyi anlamaya başlayan bir ülke olarak oturacağız orada. (Afrika'da) 15 tane yeni büyükelçilik açma kararı almıştık, o süreç devam ediyor. Şu anda TİKA 37 Afrika ülkesinde etkin.

Bu süreç bize çok önemli özellikler kazandırdı. Türkiye BMGK seçimleri vesilesiyle şimdiye kadar çok irtibatta olmadığı sayısız ülkeyle temasa geçmiş oldu. Pek çok sayıda ülkeyle diplomatik ilişkilerimizi son 5 yıl içinde kurduk. Türkiye'nin dış politika ufku çok daha genişlemiş oldu. Kuşkusuz tüm bu temaslar, bağlantılar BMGK görevi süresince bize büyük kazanımlar sağlayacak"

-TÜRKİYE'NİN KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKISI-

Babacan, Türkiye'nin de artık uluslararası toplum tarafından ne kadar olumlu algılandığının da bu seçimler sonunda ortaya çıktığını kaydetti.

Bölge sorunlarına ilişkin bir soru üzerine Babacan, Kafkaslarda bir süreç başlattıklarını, sadece İstikrar ve İşbirliği Platformu fikri değil, Ermenistan'a yönelik yaptıkları açılımlar ve başlattıkları diyalog süreci, Azerbaycan- Ermenistan sürecine Türkiye'nin katkı vermeye başlamasının Türkiye'nin çok önemli atılımları olduğuna değindi.

Türkiye'nin, Irak'a, Lübnan'a yaptığı katkılar, İran'ın nükleer programı konusunda iki tarafla yakın temas trafiği içinde olmaları gibi konulardan da bahseden Babacan, "Bir bakıma tüm bu çabalar bizim Türkiye olarak çok daha saygın, çok daha itibarlı ve çözüm üreten, diyalog ve diplomasiyi temel araçlar kabul edip sorunlara yaklaşan, sorunlara barışçıl yollarla çözüm bulunmasını amaçlayan ülke oluşumuzu daha da perçinleyecek" diye konuştu.

-KIBRIS-

Babacan, Kıbrıs konusunda da yeni bir sürecin başladığına dikkati çekerek, Türkiye olarak bu sürece ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a tam destek verdiklerini söyledi.

Babacan, "2004'de nasıl Türkiye ve KKTC sonuca ulaştıysa ve işi sonuna kadar götürdüyse bugün de Türkiye'de aynı hükümet işbaşında. KKTC'de Talat Başbakandı o gün, bugün Cumhurbaşkanı dolayısıyla bizim tarafta çözüme odaklanmış bir liderlik var. Ama öbür tarafta da çözüm istediğini söyleyen yeni bir lider var, o tabii sadece söylemle değil eylemle de ortaya konması lazım. Hep beraber göreceğiz ama umutlu olmak için sebepler var şu anda Kıbrıs konusunda" şeklinde konuştu.

BMGK'nın önüne kuşkusuz pek çok sorunun geleceğine işaret eden Babacan, şöyle devam etti:

"Kafkaslardan tutun Balkanlara kadar, Afrika ülkelerine kadar pek çok konu gelecek. Ancak biz önümüzdeki dönemde özellikle global ısınma, gıda krizi, enerji meselesi gibi giderek işin artık güvenlik boyutunu da tehdit etmeye başlayan önemli sorunların da BMGK'nın gündemine girmesini bekliyoruz. Bu konularda da hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Türkiye sadece bölgesel konularda değil, küresel konularda da katkılarda bulunacaktır. Kendi bakış açımızı, perspektifimizi mutlaka getireceğiz ve önümüzdeki yıllar gerçekten Türkiye'nin dış politika alanında çok geniş bir konu setiyle ilgilendiği bir dönem olacak. Bu Türkiye'ye önemli açılımlar, kazanımlar sağlayacak ancak dünyaya da önemli katkılar sağlayacak bir süreç olacak."

-"TÜRKİYE, BMGK'YA BİRKAÇ DEFA BAŞKANLIK EDECEK"-

Babacan, bugüne kadar hem New York'ta hem Ankara'da ekiplerin yoğun çalışma sergilediklerine dikkati çekerek, bundan sonra New York'ta Güvenlik Konseyinde çalışacak kadrolarını güçlendirmelerinin gerekeceğini, bunun için de önlerinde yaklaşık 2,5 aylık süre olduğunu söyledi.

Ankara'dan bu işi takip edecek kadrolarını da güçlendirmeleri gerektiğini ifade eden Babacan, "Zaten çekirdek kadrolarımız var. Bunlara ekleyeceğimiz ilave arkadaşlarla bu işi götüreceğiz. Bizim dünyadaki tüm misyonlarımızla daha yakın çalışma içinde olmamız gerekecek. Pek çok ülkeyle olan diyalog ve temas trafiğimizi de sıklaştırmamız gerekecek. Türkiye'nin 2 yıl içinde (BMGK) oturum başkanlığı ve dönem başkanlığı yapacağı anlar olacak. Yani Güvenlik Konseyi'ne Türkiye birkaç defa başkanlık edecek. Bakanlar seviyesinde toplantılar olacak. Önümüzdeki 2 yıl Türkiye'nin buralarda çok bayrak göstereceği bir dönem olacak" ifadesini kullandı.

-"EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR MALİ KRİZ"-

Babacan, küresel mali krize ilişkin bir soru üzerine de son mali krizi eşi benzeri görülmemiş diye niteleyerek, "modern ekonomi tarihinde böyle birşey yok. Çok büyük bir sarsıntı, çok büyük bir deprem" dedi.

Açık olan her ekonominin kuşkusuz bu krizden az ya da çok etkileneceğini ifade eden Babacan, ancak bu etkilenmeyi belli ölçülerde tutmak, işi bir krize götürmemenin şu anda tüm ülkelerin üzerinde çalıştığı bir konu olduğunu söyledi.

Babacan, bunun henüz boyutları ve ne kadar süreceğinin de kestirilememiş durumda olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Her gün yeni bir haber, yeni bir gelişme beklenmedik bir yeni olay, gerçekten piyasalarda büyük fırtınalara sebep oluyor. Bunun eğer dikkatli yürütülmezse güvenlikle ilgili boyutları olabilir, henüz o aşamada değil. Dikkatli yönetilirse sorun olmaz, ama dikkat edilmezse güvenliğe dokunacak boyutları da gündeme gelebilir. Çok dikkatli izlemek lazım. Öncelikle büyük ekonomiler ABD, Avrupa bunlar önemli tedbirler aldılar, almaya da devam edecekler. Bunun hemen arkasından gelişmekte olan ülkelerin bu işe bakışları, bu işle ilgili tedbirler almaları önemli. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerle daha yakın işbirliğiyle bu süreci sürdürmeleri önemli. Çünkü eğer iyi yönetilmezse pek çok ülkenin kaybedeceği ve milyonlarca kişinin günlük hayatının etkileneceği bir boyuta ulaşabilir. Hep beraber dikkatli yürütmek gerekir. Yoğun bir temas, yoğun bir diyalog içinde olmak önemli.

(Konu) BMGK'ya gelir mi gelmez mi? Hangi aşamada gelir? Şu anda konuşmak spekülasyon olur. Ama kuşkusuz tüm dünyayı ilgilendiren bir konu. Türkiye'yi de bugüne kadar yaptığı reformlarla, aldığı ve bundan sonra alacağı tedbirlerle oldukça ilgilendiren bir konu"

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, BMGK seçimlerini kazanan Türkiye'nin ''önemli bir denge faktörü olacağını'' belirtti.

Bakan Babacan, Türkiye'nin, Batı Avrupa bölgesinden BMGK seçimlerini 1. turda 151 oy alarak büyük farkla kazanmasının ardından BM binasının önünde Türk gazetecilere açıklamalarda bulundu ve ardından soruları yanıtladı.

Babacan, Türkiye'nin BMGK seçimlerinde ilk turda bu kadar önemli sayıda oyu bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine, Türkiye'ye destek veren ülkelerin sayısına bakıldığında 128 rakamını geçeceklerini tahmin ettiklerini söyledi. Babacan, bazen BMGK seçimlerinde oy kullanan BM daimi temsilcilerinin başkentlerinden kendisine gelen üst düzey talimattan farklı davranabildiklerine işaret ederek son bir hafta New York'ta temaslarda bulunmasının nedeninin de biraz da bu durum olduğunu belirtti. Babacan, Türkiye'ye diğer ülkelerin destek vereceklerine dair yazılı taahütlerine bakıldığında 128 rakamına ulaşmanın pek de fazla sorun gibi görünmediğini, ancak burada oy kullanacak kişilerle birebir temasa önem verdiği için New York'a geldiğini ve ülkelerin daimi temsilcileriyle son dakikaya kadar tek tek görüştüğünü vurguladı.

-BMGK ÜYELİĞİ VE İRAN'IN NÜKLEER MESELESİ-

Babacan, BMGK üyeliği çerçevesinde İran'ın nükleer meselesine bakışla ilgili bir soru üzerine, Türkiye'nin konuya bakışının son derece açık olduğunu, İran'ın Türkiye'nin komşusu ve dostu olduğunu belirtti. İran'la sınırların çizildiği 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin anlaşmasından bu yana Türkiye-İran ilişkilerinde bir sorun yaşanmadığına dikkati çeken Babacan, ''Öte yandan, biz bölgemizde nükleer silahlar istemiyoruz, bu çok açık'' dedi.

Bu kapsamda Türkiye'nin İran'a 6 ülke tarafından sunulan paket ve görüşmeler kapsamında yoğun bir mekik diplomasisi sürdürdüğünü anlatan Babacan, Türkiye'nin bu yıl Mayıs ayından beri bu konuyla çok uğraştığını ve bundan sonra da yakından ilgilenmeye devam edeceklerini belirtti. ''Ama bu sorunun mutlaka diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz, başka bir metodun bölgemize daha büyük sıkıntılar getireceğini düşünüyoruz, bu bizim çok net bir pozisyonumuz'' diye konuşan Babacan, söz konusu durumun Türkiye'nin BMGK'ya üye olmasıyla ilgili bir konu olmadığını belirtti.

BMGK'nın İran'la ilgili olarak geçmişte üç karar tasarısı aldığını ve dördüncüsünü de geçenlerde kabul ederek daha önceki üç kararını teyit ettiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu:

''Biz, BMGK'ya üye olan bir ülke olarak alınmış olan bu kararları uyguluyoruz, ancak bu kararların alınmış olduğu ortamda biz bugüne kadar yoktuk, 1 Ocak'tan itibaren bu kararlar alınırken biz orada olacağız, masada olacağız ve kuşkusuz kendi bakış açımızı, kendi perspektifimizi açıkça, cesurca ortaya koyacağız.''

BMGK'nın veto hakkında sahip 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) ve 10  geçici üyesi olduğunu belirten Babacan, daimi üyelerin BMGK'da alınabilecek herhangi bir kararı durdurabileceklerini, ancak 10 üyenin böyle bir hakkının bulunmadığını söyledi. Babacan, bu kapsamda BMGK'nın yapısının da tartışıldığını ve BMGK'nın reform edilmesinin bir gündem maddesi olduğunu anımsatarak Türkiye'nin de bu konuda görüşlerinin bulunduğunu ve bu görüşleri her platformda ortaya koyduklarını belirtti. Babacan şöyle devam etti:

''Kuşkusuz biz kendi görüşlerimizi BMGK üyesi sıfatıyla karar mekanizmalarında ortaya koyacağız, hem İran'a yakın olan, hem de NATO'nun bir üyesi olan, hem Rusya ile çok iyi ilişkileri olan, hem ABD ile çok iyi ilişkileri olan bir ülke olarak kuşkusuz Türkiye önemli bir denge faktörü olacaktır.''

-KIBRIS RUM KESİMİ VE ERMENİSTAN-

Babacan, Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimi ve Ermenistan'ı resmi olarak tanımamasının,diplomatik ilişkisinin bulunmamasının BMGK'da bir sorun oluşturup oluşturmayacağının sorulması üzerine ise Kıbrıs konusunda sorunun çözümü için Türkiye'nin çok yoğun çabası bulunduğunu, 2004 yılında Türkiye'nin Annan Planı'na verdiği desteğin yarattığı tablonun ve şu anki Kıbrıs müzakerelerine desteğinin herkes tarafından görüldüğünü kaydetti.

Ermenistan konusunda ise bir sürecin başladığına işaret eden Babacan, bunların kimsenin dikkatinden kaçmadığını söyledi. Babacan, BMGK adaylığı sürecinde yaptığı görüşmelerde Türkiye'nin, Kıbrıs Rum kesiminin tanınmasına yönelik bir talebin ya da bir baskının adının bile geçmediğini belirtti. Babacan, Türkiye'nin politikasının çok net olduğunu vurguladı ve  ''Biz çözüm istiyoruz, ama tabii tek tarafın çözüm istemesiyle bu olmuyor, ilgili bütün tarafların da çözüme ulaşmak için arzulu, istekli olmaları gerekiyor'' dedi.

-AB'DEN DESTEK-

Babacan bir soru üzerine, Türkiye'nin 1990'larda yine Batı Avrupa grubundan aday olduğunu söyledi ve bugünkü seçimlerde Avrupa ülkelerinden iyi destek aldıklarını anlattı. İzlanda'ya Nordik ülkelerinin destek verdiğini, AB ülkelerinin de bu yılın sonunda BMGK üyeliği sona erecek İtalya ve Belçika yerine AB ülkelerini istediklerini, küçük ülke dayanışmasının da bulunduğunu anımsatan Babacan, buna rağmen Türkiye'nin aradan sıyrılıp en yüksek oyu alarak seçilmesinin güzel bir sonuç olduğunu belirtti.

Babacan, ''İnşallah önümüzdeki 2 yıllık dönemi de başarıyla alnımızın akıyla geçireceğiz. Bu bir büyük sorumluluk'' diye konuştu.

-TÜRKİYE'NİN BMGK DÖNEM BAŞKANLIĞI OLACAK-

Babacan kendisinin daha sık BM'ye gelip gelmeyeceğine yönelik bir soru üzerine ise 1 Ocak 2009'da görevine başlayacak Türkiye'nin birkaç kere dönem başkanlığının olacağını bildirdi. Bu toplantıların bazen bakanlık seviyesinde yapılacağını belirten Babacan, Türkiye'nin dönem başkanı olduğu zamanlarda kendisinin de Dışişleri Bakanı olarak New York'ta olacağını söyledi.

Babacan ''Türk Dışişleri Bakanının bundan böyle New York'ta biraz daha fazla olması gerekecek'' dedi.

-TELEFON GÖRÜŞMELERİ-

Dışişleri Bakanı Babacan bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile telefonla görüştüğünü, her ikisinin de tebriklerini ilettiklerini belirterek, kendisinin de her ikisine bugüne kadar BMGK seçimleri için gösterdikleri yoğun çabalardan ve emeklerinden dolayı Dışişleri Bakanlığı olarak takdir ve teşekkür dileklerini ilettiğini belirtti. Babacan, ''Kuşkusuz bu sonuç hem Cumhurbaşkanımızın hem de Başbakanımızın olağanüstü çabalarının da bir ürünü, Türkiye olarak bu güzel sonucu almanın sevinci içindeyiz'' dedi.

-48 YIL SONRA ÜYELİK-

Babacan bir soru üzerine, Türkiye'nin en son 1 Ocak 1961'den itibaren 1 yıl boyunca Konsey'de görev aldığını ve Polonya ile görevi paylaştığını belirtti ve dolayısıyla Türkiye'nin 1 Ocak 1961 ile 1 Ocak 2009 tarihleri arasında tam 48 yıl olduğunu, Türkiye'nin bu göreve 48 yıl sonra yeniden geleceğini belirtti.

AA