Davutoğlu'na Karayılan sorusu
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan'ın İngiliz gazetelerine yaptığı "İskoç modelini" öngören son açıklamalarına ilişkin konuştu.
ABONE OLDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs konusunda kapsamlı çözüm için 2009 yılının büyük bir fırsat olduğunu söyleyerek, Kıbrıs Rum yönetimi başta olmak üzere hiç kimsenin, sahip olduğu konum dolayısıyla, yürüyen müzakere sürecini kendi çıkarları etrafında şekillendirmeye çalışmaması gerektiğini belirtti.
Davutoğlu, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Kıbrıs'a ilişkin bir soru üzerine, başta 2004 yılındaki Annan planı referandumu sırasında meydana gelenler olmak üzere, tüm geçmiş örneklerden gerekli dersleri çıkarmak durumunda olduklarını kaydetti.
"Müzakerelerde hiçbir taraf geçmişte yaşamaz, gelecek vizyonuyla bakar" diyen Davutoğlu, Miliband ile Kıbrıs'ın geleceği konusundaki vizyonlarının örtüştüğünü bildirdi.
Davutoğlu, bu vizyonun, hem Kıbrıs'taki taraflara barış, güvenlik ve refah, hem Doğu Akdeniz'e barış, güvenlik ve istikrar getiren, hem de AB içinde Türkiye ve Türkiye'ye dost ülkeler arasındaki ortak dayanışmayı güçlendiren bir vizyon olduğunu ifade etti.
Bu vizyona nasıl ulaşacakları konusunda her zaman görüş alışverişine açık olduklarını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugünkü görüşmemizde bunun çok güzel bir örneğini sergiledik. Bundan sonra da Türkiye olarak her türlü fikre açığız, ancak tüm tarafların bilmesi gereken çok açık bir konu var ki, kapsamlı bir çözüm için 2009 büyük bir fırsattır ve hiç kimse sahip olduğu konum dolayısıyla, özellikle Kıbrıs Rum yönetimi başta olmak üzere, bu yürüyen müzakere sürecini kendi çıkarları etrafında şekillendirme ya da kullanmaya çalışmamalıdır. Bu konuda Türkiye ile İngiltere'nin pozisyonları tamamen örtüşmektedir ve bundan sonra da iki garantör ülke olarak adanın geleceği konusunda birlikte çalışmaya devam edeceğiz."
Davutoğlu, konuk bakan Miliband ile Kıbrıs konusu başta olmak üzere her konuyu müzakere ederken büyük bir entelektüel zevk duyduğunu da söyledi. Miliband'ın çok köklü bir entelektüel geleneği olan bir aileden geldiğine dikkati çeken Davutoğlu, konuk bakanın babasının eserlerini de okuduğunu ve onlardan çok istifade ettiğini anlattı.
-"TÜRKİYE'NİN REFORM İRADESİ ÇOK GÜÇLÜ"-
Davutoğlu, bir başka soru üzerine, "reform denilen sürecin, bir yerde başlayıp bir yerde biten bir süreç olmadığını, uluslararası konjonktür değişiyorsa, ülkenin yapısı dinamik bir yapı arz ediyorsa, reformun süreklilik arz eden bir konu olduğunu" belirtti.
Bakan Davutoğlu, "'Ben reformların hepsini bitirdim ve kemale erdim' diyen bir toplum varsa, aslında o toplum reform anlayışını benimseyememiş demektir. ABD'nin son birkaç ay içinde kendi içinde yaşadığı tartışmaları göz önüne alın, her toplum değişen dünya konjonktürüne intibak etmek için sürekli reform yapmak ihtiyacı içindedir" diye konuştu.
Türkiye'nin reform iradesinin çok güçlü olduğunu vurgulayan Davutoğlu, geçen hafta Reform İzleme Grubunun toplandığını, ayrıca kendisinin muhalefet liderleriyle görüştüğünü hatırlattı.
Davutoğlu, Türkiye'de reformların sürmesi konusunda mutabakat bulunduğunun altını çizerek, "Mesele bu reformların Türkiye'nin şartlarına ve uluslararası konjonktüre uygun şekilde yürütülmesidir. Bu konuda da hiç kimsenin şüphe duymaması gereken güçlü bir siyasi irade mevcuttur" dedi.
-GÖRÜŞMENİN İÇERİĞİ-
Davutoğlu, Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin her zaman "çok özel" ilişkiler olduğunu belirtirken, bugünkü görüşmenin içeriğine ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Görüşmede 4 ana düzlemin ele alındığını bildiren Davutoğlu, birincisinin ikili ilişkiler olduğunu kaydederek, ikili ilişkilerde herhangi bir konuda hiçbir sıkıntıları bulunmadığını söyledi. Davutoğlu, iki ülke arasında son derece iyi seyreden bir ticari ve ekonomik ilişkiler yapısı bulunduğunu, İngiltere'nin, Türkiye'nin ihracat yaptığı ikinci büyük ülke olduğunu belirtti.
AB bağlamında Türkiye-İngiltere ilişkilerine de değindiklerini söyleyen Davutoğlu, bu bağlamda İngiltere'nin Türkiye'ye vermekte olduğu destek dolayısıyla her zaman kendilerine son derece teşekkür ifade ettiklerini kaydetti.
Miliband'ın, ülkesinin bu desteğinin sürdüğünü görüşmede ifade ettiğini bildiren Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı görevine gelmesinden sonra AB konusunda çok yoğun dış politika temasları olduğunu hatırlattı.
AB Ortaklık Konseyinde yaptıkları toplantılar, AB'nin bundan sonraki dönem başkanı İsveç ve AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile görüşmeler ve Türkiye'deki gelişmelerle ilgili olarak Miliband'a bilgi verdiğini söyleyen Davutoğlu, Miliband'ın da AB içinde Türkiye'ye verdiği desteği bir kez daha teyit ettiğini kaydetti.
-KIBRIS MÜZAKERELERİ-
Davutoğlu, bu çerçevede AB dışında 2 garantör ülke olarak Kıbrıs meselesini kapsamlı şekilde ele aldıklarını da bildirdi.
Kıbrıs'ta Türkiye'nin pozisyonunun son derece açık olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bundan sonra da bu çerçevede her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu söyledim. Türkiye, Kıbrıs'ta kalıcı ve adil, kapsamlı bir barış çabası içindedir ve adada yürütülen müzakerelere bu anlamda destek vermektedir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, konuk bakanın da İngiltere'nin pozisyonunu aktardığını, son derece kapsamlı ve faydalı bir görüşme yaptıklarını belirtti.
Miliband ile bölgesel konuları da ele aldıklarını ifade eden Davutoğlu, başta Orta Doğu olmak üzere Pakistan ve Afganistan'da meydana gelen gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti.
Davutoğlu, Orta Doğu konusunda 2 hafta kadar önce BM Güvenlik Konseyinde kendisiyle çok detaylı bir görüşme yaptıklarını hatırlatarak, "Bu çerçevede istişarelerimizi bundan sonra daha da kapsamlı şekilde sürdürme kararı verdik. Orta Doğu konusundaki her alanda, Irak, Lübnan, Filistin ve diğer konularda bundan sonra da istişarelerimizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
İngiltere ile ilişkilerinde yeni bir boyut daha bulunduğunu, bunun da BM Güvenlik Konseyi üyelikleri olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Küresel alanda işbirliğimiz çerçevesinde neler yapabileceğimizi, BM Güvenlik Konseyi içinde ortak çalışmalarımız bağlamında neler yapabileceğimizi ele aldık. Kuzey Kore'nin son denemesinden sonra ortaya çıkan konjonktürü değerlendirdik ve BMGK'de bundan sonra şimdiye kadar olduğu gibi birlikte çalışma kararımızı dile getirdik.
Ben kendisine bu ziyareti dolayısıyla çok teşekkür ederim. Görevimin ilk ayında İngiltere ile kapsamlı bir istişare yapma imkanı bulmuş olmaktan dolayı büyük memnuniyet duyuyorum. Bu, aramızdaki sağlam dostluk ilişkisinin bir tezahürüdür. Önümüzdeki dönemde de bu bağlamda çalışmalarımızı birlikte sürdüreceğiz."
-KARAYILAN'IN AÇIKLAMALARI-KUZEY KORE-
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan'ın İngiliz gazetelerine yaptığı "İskoç modelini" öngören son açıklamaya ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:
"Doğrusu buradan bu tür açıklamalara cevap verme niyetinde değilim, doğru da değil. Türkiye'nin anayasal sistemi içinde şu anda zaten bütün vatandaşları eşit bir şekilde, bütün haklarından eşit bir biçimde istifade etmekte ve oturmuş bir parlamenter sistemimiz var. Dolayısıyla bunların bu düzeyde bugün tartışma konusu yapılması doğru değil."
Davutoğlu, Kuzey Kore'nin nükleer denemelerine ilişkin soru üzerine de, görüşmelerde Kuzey Kore konusunu da ele aldıklarını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası toplumun bu konuda birlik içinde hareket etmesi ve BM'nin bu konularda yeni bir küresel gerilime yol açılmaması için bu tür provokasyonlardan kaçınılması, ortak bir tavır takınılması konusunda zaten bir prensip birliğimiz var. Bu konulardaki istişarelerimiz devam edecek."
İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, İngiltere olarak Türkiye'nin AB'ye tam ve eşit üye olmasını güçlü bir şekilde destekleme taahhütlerini sürdürdüklerini söyleyerek, Kıbrıs sorununa da mümkün olan en kısa zamanda çözüm bulunmasını istediklerini bildirdi.
Miliband, Türkiye ziyareti çerçevesinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Miliband, Türkiye'yi üçüncü kez ziyaret ettiğini belirterek, Davutoğlu ile de ikinci kez bir araya geldiğini kaydetti.
İki saat boyunca yapıcı görüşmeler yaptıklarını anlatan Miliband, Türkiye'nin kendisi için "sorumluluk, eylem ve taahhüt açılarından küresel bir vatandaş", bunun da çok olumlu bir özellik olduğunu söyledi. Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin her zaman her alanda "derin, güçlü ve geniş kapsamlı" olduğunu ifade eden Miliband, Türkiye'ye her geldiğinde iki ülke arasındaki sıkı bağları bir kez daha fark ettiğini belirtti.
Afganistan gibi uzak bölgelerde her iki ülkenin ortaklaşa yaptığı çalışmaların önemini vurgulayan Miliband, ayrıca Türkiye ile İngiltere'nin BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) beraber çalıştığını hatırlattı.
"İngiltere Türkiye'nin AB'ye tam ve eşit üye olmasını güçlü bir şekilde destekleme taahhüdünü sürdürüyor" diyen Miliband, bunun İngiltere'nin en önemli önceliklerinden biri olduğunu ve Türkiye'nin üyeliğinin, hem Türkiye, hem İngiltere hem de AB için iyi olacağını kaydetti. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan çok büyük fırsatlar yaratacağını söyleyen konuk bakan, "şüphe ve suçlamalar değil, hayal gücü ve güven zamanı" olduğuna dair mesaj göndermek gerektiğini bildirdi.
Miliband, dünyadaki mevcut ekonomik duruma dikkati çekerek, bu çerçevede Avrupa'nın dışarıya açılmasının ve bu açıdan Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin desteklenmesinin önemine işaret etti. Konuk bakan, bu doğrultuda gerek Türkiye gerekse AB'nin bazı sorumlulukları bulunduğunu ifade ederek, bunun karşılıklı bir anlaşma olduğunu kaydetti.
Görüşmelerde Kıbrıs konusunun da gündeme geldiğini belirten Miliband, iki ülkenin de kapsamlı bir çözüme destek verdiğini, Kıbrıs konusunda ilerleme kaydedilmesi gerektiğini söyledi. Hayal gücü ve güvenin bu konuda da önemli olduğuna işaret eden Miliband, adadaki her iki toplumun da bir uzlaşmadan elde edeceği kazançların çok büyük olduğunu ve mevcut statükonun değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Orta Doğu konusunun da ele alındığını belirten Miliband, bu konuya ilişkin kapsamlı bir gündemin söz konusu olduğunu söyledi. Bölgede barışın sağlanması gerektiğini belirten Miliband, İngiltere'nin bölgede alınacak her türlü önlemi desteklediğini kaydetti.
Pakistan'ın Lahor kentindeki patlamaya da değinen Miliband, çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını hatırlattı. Miliband, gerek Türkiye gerekse İngiltere'nin Pakistan ile yakın ilişki içinde olan, dost ülkeler olduğunu belirterek, bu nedenle Pakistan'a siyasi, ekonomik ve insani destek vermeye ve Pakistan ile omuz omuza durmaya devam edeceklerini kaydetti. Konuk bakan, Pakistan'ı hedef alan terörizm tehdidinin herkes için önemli olduğunu, bu konunun detaylı şekilde ele alınması gerektiğini ve bu konuyu öğle yemeğinde Davutoğlu ile ele almayı sürdüreceklerini bildirdi.
SORULAR
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Miliband, "Garantör ülke olarak İngiltere'nin Türk tarafının Kıbrıs sorununa kısa zamanda çözüm bulunarak, referandum yapılmasını destekleyip desteklemediğinin" sorulması üzerine, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın geçen yıl seçilmesinin, iki toplumun iki liderinin yaptığı toplantıların bu konudaki kararlılığı gösterdiğini söyledi. "İngiltere olarak bu soruna mümkün olan en kısa zamanda çözüm bulunmasını isteriz" diyen Miliband, böyle bir çözümün gerek Ada'daki toplumlar için gerekse jeopolitik açıdan acil olduğunu belirtti.
Kuzey Kore'nin nükleer denemelerine ilişkin soru üzerine de Miliband, BMGK'nın konuya ilişkin daha çok yaptırım alınması yolunda ilerlediğini ifade etti. Kuzey Kore tarafından bir provokasyonun söz konusu olduğunu söyleyen Miliband, konuya ilişkin BMGK üyeleriyle birlik içerisinde çalışılması gerektiğini söyledi.
"İngiliz Ulusal Partisinin Avrupa Parlamentosu seçimleri için hazırladığı broşürlerde Türkiye karşıtı görüşlerin yer aldığının" hatırlatılarak, bu gelişmeyi ve Avrupa'daki Türkiye karşıtı görüşleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Miliband, sağ aşırı uç partilerdeki bu görüşlerin genel görüş olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurguladı. Konuk bakan, söz konusu partinin aşırı uçtaki bir siyasi parti olduğunu, İngiltere'de çok geniş bir yelpazede görüşleri olan partiler bulunduğuna işaret ederek, bu partiye İngilizler tarafından da çok olumlu bakılmadığını anlattı. Türkiye-İngiltere ilişkilerinin uzun yıllara dayandığını vurgulayan Miliband, bu partinin mesajının hükümetin mesajı olmadığını belirtti.
Miliband, sağ kanattaki partilerin olumsuz davranışlarına karşı İngiliz vatandaşları arasında bir dayanışmanın söz konusu olduğunu belirterek, etnik ve dini kökenli nefret konusunda daha fazla mücadele etmek gerektiğini bildirdi. Konuk bakan ayrıca, bu ırkçı görüşlerin, özellikle Türkiye'nin AB katılım sürecinden uzak tutulması gerektiğini ifade ederek, ülkesinin Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği yineledi.
TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİ
Türkiye'nin AB reform performansına ilişkin bir soru üzerine de Miliband, reform süreci ve performansla ilgili 10 üzerinden bir not vermenin kendi üzerine düşen bir görev olmadığını kaydetti. Hükümetin bir reform gündemi olduğunu ve bunun aktif şekilde uygulanmasını güçlü bir şekilde desteklediklerini söyleyen Miliband, bu reform sürecinin her alanda önemli bir değişim ve modernizasyon sürecine yol açacağını bildirdi. "Bir hükümetin güçlü bir tarih bilinci olması ancak geçmişte değil geleceğe yönelik yaşaması gerektiğini" söyleyen Miliband, hükümetlerin daha iyisini yapabilmek için kendine "yüksek not değil, sıfır vermesi gerektiğini" de belirtti. Konuk bakan, Davutoğlu'nun akademisyen kimliğine işaret ederek, bunun için bu sözlerini iyi anlayacağını ifade etti.
Miliband, Türkiye'nin AB süreci çerçevesinde Birliğin bir değerlendirme yapmasının beklendiğinin hatırlatılarak, bu çerçevede Ek Protokol ile ilgili bir sorun çıkıp çıkmayacağının sorulmasına karşılık da "İngiltere olarak katılım sürecinin yavaşlamasını değil, tekrar canlandırılmasını görmek isteriz" dedi. Katılım sürecinin hem AB hem de Türkiye açısından önemini vurgulayan Miliband, katılımla ilgili Türkiye'nin önünde uzun ve zor bir yol olduğunu, İngiltere olarak bu "taşlı yolu" iyi bildiklerini söyledi.
Konuk bakan, her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ve bunun her iki tarafın da ulusal çıkarları açısından önemli olduğunu belirtti. AB'nin de herkes gibi uluslararası, ekonomik, siyasi alanlarda zorluklarla karşılaştığını söyleyen Miliband, adil, eşit, sürdürülebilir bir küreselleşme sürecinin gerekliliğini vurguladı. Miliband, bu tür bir küreselleşme için uluslararası sistemin güçlü olması gerektiğini söyleyerek, bunun için güçlü bir BM'ye, Uluslararası Enerji Ajansına, iklim değişikliği konusunda güçlü bir idareye ve aynı zamanda güçlü bölgesel örgütlere ihtiyaç bulunduğunu, AB'nin genişlemenin güçlendirmeyi beraberinde getirdiğini gösterdiğini kaydetti.
140 milyondan fazla vatandaşı olan AB'nin, bu sayı 200 milyona çıktığında çok daha güçlü bir AB olacağını bildiren Miliband, dolayısıyla Türkiye'nin ve Batı Balkanların AB'ye katılımının, genişleme açısından önemine dikkati çekti. Miliband ayrıca, AB'nin güvenli bir bölgede yaşaması için bu konuların desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
Konuk bakan, Kıbrıs'ta ucu açık bir şekilde yürüyen müzakerelerden kısa sürede çözüm çıkacağına inanıp inanmadığının sorulması üzerine, Davutoğlu ile ele aldıkları konulardan birin de "tarihten dersler çıkartmak ancak geçmişte yaşamamak gerektiği" olduğunu söyledi. Tarihten çıkarttıkları bir dersin, dünyanın bazı bölgelerinde İngiltere belli bir pozisyon almak istediğinde, bazı hususları dikte etmeye çalıştığı gibi görünmesi olduğunu belirten Miliband, dolayısıyla Kıbrıs konusunda da bu çerçevede dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.
Kıbrıs'taki müzakereleri Kıbrıslılarla, Kıbrıslılar için desteklediklerini belirten Miliband, mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını yineledi. İngiltere'nin adadaki müzakerelerde pozisyon alma konusundaki ihtiyatına işaret eden konuk bakan, Kıbrıs'ta çözümün kısa zamanda olması gerektiği görüşünü tekrarladı. Miliband, çözüm için yoğun ve yoğunlaştırılmış diyaloğun gerekli olduğuna ve bu çerçevede bu yılın önemine dikkati çekti.