Büyük dava adamı rahmetle anılıyor
Büyük dava adamı mütefekiir Osman Yüksel Serdengeçti, ebediyete intikâlinin 32. yıldönümünde rahmetle anılıyor.
ABONE OLÖmrünü İslâm dâvasının yılmaz savunuculuğuna adayan, tek parti diktatörlüğüne karşı verdiği tavizsiz mücadele ile kendisinden sonra gelen nesiller için örnek şahsiyet olan mütefekkir Osman Yüksel Serdengeçti, ebediyete intikâlinin 32. yıldönümünde rahmetle anılıyor.
Türkiye’de insan hakları ve özgürlüklerin boğazlandığı tek parti diktatörlüğü sürecinde verdiği mücadeleyle tarihe adını altın harflerle yazdıran mütefekkir Osman Yüksel Serdengeçti, vefatının 32. sene-i devriyesinde rahmet ve minnetle anılıyor. CHP’nin tek parti diktasına karşı gerçekleri korkusuzca dile getirdiği ve kaleme aldığı için birçok defa hapse girmek zorunda kalan Serdengeçti, bir dönem milletvekilliği de yapmıştı.
Serdengeçti’nin üniversite talebeliği sırasında, 1944 Mayıs’ında meydana gelen olaylara karıştığı iddiasıyla bir süre hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra
öğrenim için aynı fakülteye başvurmuşsa da bu isteği reddedilmişti. Bunun üzerine dönemin CHP’li Milli Eğitim Bakanı Haşan Ali Yücel’e hitaben yazdığı, “Yüksek makamın alçak vekiline” diye başlayan yazı yüzünden CHP diktasının yargıya baskısı üzerine yeniden hapsedildi.
DERGİSİ SÜREKLİ SANSÜRLENDİ
Cezaevinden çıktıktan sonra 1947 yılında “Serdengeçti” dergisiyle fikir dünyasına adım atan dâva adamı Osman Yüksel Serdengeçti’nin dergisi, 33 sayı yayınlanabildi ve birçok sayısı CHP diktası tarafından toplattırıldı. Serdengeçti, asıl ismi olan ‘Osman Zeki Yüksel’ imzasıyla dergide kaleme aldığı yazılarından dolayı okuyucuları tarafından ‘Serdengeçti’ olarak tanımlanması üzerine bu soyadını aldı.
NÜKTELERİ HÂLÂ HAFIZALARDA
Üstad Necip Fâzıl Kısakürek’in yakın dâvâ arkadaşlarından olan Serdengeçti, hazır cevaplığıyla tanınıyordu. 1965-1969 yılları arasındaki milletvekilliği sırasında Batı menşeili kravatı takmadığı için uyarı alan Serdengeçti’nin, uyarıları dikkate almayınca, TBMM’ye girişi yasaklanmıştı. Bunun üzerine kravatını beline bağlayarak TBMM’ye gelmiş, girişte kravatının bulunmadığına yönelik uyarı üzerine, belini göstererek, “İşte kravat burada. Kanunda kravat takılacağı yazılmış ama nereye takılacağı yazılmamış ben de istediğim yere takarım” demişti.