Mimar Sinan "ülkücü"müydü?
Ünlü şair Şehsuvaroğlu, "Mimar Sinan, Niyazi Mısri, Mehmet Akif, Yahya Kemal ülkücüdür" dedi.
ABONE OLŞair ve yazar Lütfü Şehsuvaroğlu, ülkücü olmak için Türk olmak gerekmediğini belirterek, ülkücü sinemanın ilk örneğinin, Yunanlı yönetmen Theo Angelopoulos tarafından verildiğini söyledi.
Ülkücü sinemanın ilk örneği kabul edilen "Kafes"in senaryo yazarı Şehsuvaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkücülük kavramı ve tarihteki ülkücü isimler ve ülkücü sinemayı değerlendirdi.
Lütfü Şehsuvaroğlu, ülkücülüğün bin yıllık mesele olduğunu ve ülkücü kavramının, medeniyeti kuran, inşa ve ibda eden, sanat ve fikir anlamına geldiğini kaydederek, şunları aktardı:
"Mesela, Mimar Sinan ülkücüdür. Niyazi Mısri, Mehmet Akif, Yahya Kemal ülkücüdür. 'Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz, davamdan dönmem' diyen hazreti Peygamber, birinci ülkücüdür. Çağ değiştiren Fatih, ülkücüdür. Askerlikte büyük bir savaş idare eden komutan ülkücüdür. Oğuz Kağan, Alparslan, Tuğrul Bey, Mustafa Kemal elbette ki ülkücüdür. Yönetişimsel olarak, devlet kuran, irade ortaya koyan, Anadolu'yu fetheden Süleyman Şah ülkücüdür. Arap kökenli olmasına rağmen, Arap edebiyatında esamesi okunmayan ama Türk edebiyatının büyük şairi Ahmed Haşim ülkücüdür. Akif'imizin 'Şarkın en sevgili sultanı' dediği Salahaddin-i Eyyubi ülkücüdür."
- "Ermeni meselesi bizim meselemizdir"
Lütfü Şehsuvaroğlu, tarım tarihi ve Türk düşünce tarihine ilişkin kitaplar hazırladığını aktararak, şu bilgileri verdi:
"Kösem Sultan'la ilgili eser yazıyorum. Üçleme. Birinci cildi çıktı: 'Kösem Sultan'ın Yüzüğü'. Afrika'ya projeler yapıyoruz. 'Kafes' yeni bir senaryo idi. Şimdi romanını yazıyorum. Kafes'te geçen 'bekle' mesajının izini sürüyoruz. 'Bekle' isimli bir senaryo da yazdım. Bunun dışında, bizim Viyana bozgunumuz 300 yıllık çöküş tarihimizin kilit noktasıdır. Kara Mustafa Paşa'nın hayatını irdeleyen 'Maktul' diye senaryo-roman hazırlıyorum."
Ermeni tehcirinin yıldönümü dolayısıyla, Ermeni tehcirini anlatan bir roman yazdığını sözlerine ekleyen Şehsuvaroğlu, "Ermeni meselesi, bizim meselemizdir. Çünkü Batılılar Ermenileri kendilerinden saymazlar. Dolayısıyla, oradaki hakikatten yola çıkarak, bizzat yaşanmış, annemin anlattığı bir hikayeyi, gerçek bir hayatı yazıyorum. Romanın adı 'Güllü'. 'Dedemden Dinlediklerim' ve 'Ninemden Dinlediklerim' adlı iki ciltlik Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bastığı masal kitaplarımdaki bazı masalları da Güllü teyzeden dinlemişimdir" dedi.
-"30 yıldır beklediğimiz filmi gerçekleştirdik"
Yazar Şehsuvaroğlu, Kafes filmiyle 30 yıldan beri beklenen bir filmi hayata geçirdiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
"30 yıldır beklediğimiz filmi gerçekleştirdik ama bizim insanımız pek sinemaya gitmez. O yüzden bu film, ölü toprağını kaldırmak gibi oldu bir kesimden. Hemen her kesimden iyi kalpli insanlar sinemada buluştular. Fakat bazı ülkücüler daha çok, 'Güneş Ne Zaman Doğacak' filmini ülkücü film olarak kabul ederler. Halbuki bu film, ülkücülüğe dolaylı atıfta bulunur."
Filmde, neden "Başbuğ" olmadığı yönündeki sorulara işaret eden Şehsuvaroğlu, "Aslında ikinci film 'Bekle'de var. Mamak'ta ilk gün okuduğumuz ve idarede büyük korkuya ve telaşa sebep olan müthiş, topluca 'İstiklal Marşı' okumamız ile başlıyor" ifadelerine yer verdi.
Lütfü Şehsuvaroğlu, ülkücü olmak için illa Türk olmak gerekmediğine vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Ülkücü sinema deyince, Yunanlı yönetmen Theo Angelopoulos'un filmi akla gelmelidir. Theo'nun Bosna dramını en iyi anlatan filmi, 'Ulis'in Bakışı' bence ülkücü sinemadır. Ülkücü sinema olarak, sinema dili, sinematografi olarak, sisin içinden, görünmeyeni keşfeden ve seyirciye de sisin içinde, Sırp keskin nişancılarının ve onların cemselerinin bulunduğunu çok güzel anlatmıştır. Ölmekte olan taş medeniyetine, 'Yunanistan beş bin yıllık taştan ibarettir' diyerek eleştiri getiren ve sise bakarken Atina'daki tapınağı görmemizi, daha doğrusu hissetmemizi sağlayan Theo bir kahramandır.