''Kafes arkasındaki'' kadının öyküsü tiyatroda

Kafes arkasında kalmaya mahkum 3 kadının öyküsünü geleneksel tiyatroya özgü dille anlatan bir asırlık öykü, Ankara'da izleyiciyle buluşacak.

ABONE OL
GİRİŞ 29.01.2012 12:12 GÜNCELLEME 29.01.2012 12:12 Tiyatro ve Sahne Sanatları
''Kafes arkasındaki'' kadının öyküsü tiyatroda

Musahipzade Celal'in 1900'lü yılların başlarına ait ''Kafes Arkasında'' adlı oyununun prömiyeri, 31 Ocak'ta gerçekleştirilecek.

Ankara Devlet Tiyatrosu'nun yeni yapıtı ''Kafes Arkasında'', geleneksel Türk Tiyatrosunun asırlık tadını sahneye getiriyor. Başkentte ilk kez sahnelenecek eserin yönetmeni geleneksel tiyatro üzerine uzun yıllardır çalışmaları olan Münir Canar. Dekor Tasarımı Güven Öktem'in, kostümlerini Sevgi Türkay'ın hazırladığı yapıtın ışık düzeni Burhanettin Yazar'ın imzasını taşıyor. Koreografisini Deniz Çığ'ın üstlendiği eserin yönetmen yardımcısı Ulaş Ersoy.

Eserde; İsmet Numanoğlu, Caner Gezener, Cengiz Uzun, Özgür Öztürk, Ergin Özdemir, Teoman Gülen, Özgür Cengiz, Tunç Yıldırım, Ulaş Ersoy, Pervin Ünal, Selma Bayraktargil, Eda Aydınlı, Eylül Aktürk, Rıza Eliaçık, Savaş Tamer, Erdal Karakurt, Özgür Günay, İbrahim Korumaz, Burak Aksoy, Petek Ocakçı, Ayça Korumaz, Semra Morgil, Eda Hakoğlu, Figen Özdemir, Korhan Enis Yavuz, Mehmet Tolga Günay ve Suzan Arslan rol alıyor.

''Kadının sorunları ve erkek baskısı yüzlerce yıllık''

''Kafes Arkasında'' adlı eserin yönetmeni Münir Canar, AA muhabirine bilgi verirken oyunun kadın üzerindeki baskı, erkek egemen toplum yapısının kadına yaşattıkları ve kadınların bu yüzden çektiği sıkıntıları işlediğini söyledi.

Eserin baş kahramanı olan Hacı Davut'un eşlerinin sürekli öldüğünü dile getiren Canar, ''Hacı Davut'un 16 karısı var. Bunların 12'si ölünce 4 karısı kalmış, onun da 1'i yine ölmüş ve 3 karısına da baskı uyguluyor. Ancak bu eşlerinden sadece 1'i 'ehl-i namus' denilen türden, diğerleri o yokken eve erkekleri alıyor'' sözleriyle oyunu özetledi.

Namus kavramını tabulaştırmış olan Hacı Davut'un eşlerini bulundukları evde kilit altında tuttuğunu, böylece ''namusluların en namuslusu'' olarak kalmaya çalıştığını anlatan Canar, ''Ancak durumun böyle olmadığı oyunun diğer bölümlerinde anlaşılıyor. Kadınlar baskıdan usanınca kendi oyunlarını oynuyor ve ona bu şekilde dersini veriyor belki de...'' dedi.

Eserin Ankara Devlet Tiyatrosunda ilk kez sahneye geldiğini anlatan yönetmen, Musahipzade Celal'in aslında ''evrensel bir konuya'' değinerek eserini tiyatro sanatının baş yapıtları arasına soktuğunu söyledi. Kadının sorunları ve erkek baskısının yüzlerce yıllık olduğunu dile getiren Canar, 1900'lü yıllardaki bir eserin bugün hala artarak devam eden kadına şiddet konusunu nasıl işlediğini şu cümlelerle aktardı:

''Bir tiyatro oyununun en önemli özelliği şudur, evrensele ulaşabilmiş midir? Yıllar geçince oyun bir şey ifade ediyor mu? Klasik dediğimiz yapıtların yüzyıllar ötesine bile taşınabilen konuları işler. Örneğin bir 'Keşanlı Ali Destanı'nı ele alalım, bu eserin en önemli ve güçlü tarafı, evrensel boyutu yakalayabiliyor. İnsanların bir put yaratmaları ve o puta tapmaları, onun gücünün de buradan gelmesi. Yıllardan beri de bu değişmemiş.

Aynı şekilde 'Zincire Vurulmuş Prometheus'. Dünya üzerinde özgür düşünce karşısında kaba kuvvetin duruşu. Bu da aynı şekilde evrensel bir konuyu işlemektedir. Çehov'un Gogol'a yazdığı mektuplar vardır, birinde der ki, 'sen insanlara kendini anlatma, insanlara insanları anlat''. İşte bunu yakalayabildiğinde de o yazarın eseri klasikler içinde kendini bulabiliyor. İşte bu oyundaki konu da evrensel. Bugün dünyanın her tarafında kadına baskı uygulanıyor ve kadınların sorunları var.''

Geleneksel tiyatro ile geçen yıllar

''Kafes Arkasında'' adlı yapıtın geleneksel tiyatronun özelliklerini taşıdığını dile getiren Canar, 1958 yılından beri geleneksel tiyatro üzerinde çalıştığını, bunun henüz konservatuvara girmeden önceki yıllarda başladığını söyledi.

Bir orta oyunu izlediğini, 1962 yılında konservatuvara başladıktan sonra bu çalışmalarını yoğunlaştırdığını anlatan sanatçı, geleneksel tiyatro üzerinde yoğunlaştığını ve yıllarını bu sanata verdiğini ifade etti. Canar, ''Ben 52-53 yıldır bunun üzerinde uğraşıyorum. Türk tiyatrosunun temeli olduğunu düşünüyorum. Türk geleneksel tiyatrosunun, tiyatro sanatının en temel, en mükemmel niteliklerine sahip olduğu kanaatindeyim. Bunun için hep geleneksel tiyatro üzerinde çalıştım'' dedi.

Müzik ve danslarla da zenginleştirilen eser, Altındağ Tiyatrosunda izlenebilecek.