Depremin 4. yılında acılar taptaze zihinlerde!
Van Depreminin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen yaşamını yitiren 644 insan onların hikayeleri yürek yakıyor.
ABONE OL24 canın yitirildiği Bayram Oteli'nden kurtulan biri olan Recep Özhan röportajında yaşadıklarını anlatıyor. Yenivan Gazetesi'ne verdiği röportajda Recep Özhan birbirinden acı ifadeler kullanıyor.
23 Ekim – 9 Kasım unutulmaz iki büyük acı…
O günler… Doğrusu acınızı deşmek istemem ama nasıl tanımlarsınız o günleri?
Gerçekten yeniden dünyaya geldim O gün… İki büyük deprem iki büyük acı… 23 Ekim / 9 Kasım… Deprem bana her sorulduğun da aklıma şu cevap geliyor… O an aklıma ne annem ne de babam gelmişti. O an sadece ölümle burun buruna geldiğimi hatırlıyorum.
İnsanlar halen yaşadığıma inanamıyor!
Netice itibari ile kurtuluyorsunuz… Bu duygu bambaşka bir duygu olsa gerek… Öylemi?
Büyük bir acı büyük bir olay yaşamama rağmen insanlar yaşadığıma halen inanamıyor. Nasıl kurtulduğuma hayret ediyorlar. Bunlara verilecek tek cevabım vardır; Verilmiş sadakamız varmış!
Beni O gece sadece bir ‘sadaka’ kurtardı…
O günlerde esrarengiz sayılabilecek bir olay yaşamışsınız anlatır mısınız bize…
Allah’ıma binlerce kez şükürler olsun ki yine yaşıyoruz, yine hayattayız… Bu nefesi onun sayesinde alıyoruz. Beni o gece sadece bir sadaka kurtardı… Deprem olmadan beş dakika öncesine kadar her şey çok güzeldi, çok mutluyduk… Gülüyorduk, sohbet ediyorduk… Ta ki o ana kadar! O an kapkara bir perde çökmüştü sanki üzerimize… Tabi çok sonraları hatırlayacağım ilginç ve hatırladıkça ürperdiğim bir anımı da burada sizinle paylaşmak istiyorum. Sadaka demiştim. Deprem olmadan 5-10 dakika gibi kısa bir zaman öncesinde otele bir adam geliyor. Selam verip otelin sahibini soruyor bana. Ben de kendisine yardımcı olmak istediğimi konuyu bana anlatmasını istediğimi söylüyorum. Bunun üzerine başlıyor anlatmaya anlatacağı konuyu… Oğlumu köye göndereceğim bunun içinde biraz paraya ihtiyacım var diyor. Ben de kendisini hiç patrona göndermeden şahsi olarak yardımcı olmaya çalışıyorum... Cebimde 40 lira gibi bir miktarı çıkarıp ikiye bölebileceğimi söylüyorum kendisine… Ve kabul ediyor. Parayı alıp gitmeden önce de küçük bir not kağıdına tüm bilgilerini yazıp bana veriyor. Karayollarında şoför olduğunu söylüyor. Enkazı unutuyorum bu kez o adam kimdi diye merak etmeye başlıyorum kendi kendime… Dayanamayıp bir şeyhin yanına gitmeye karar veriyorum geniş bir zamanda. Konuyu kendisine olduğu gibi anlatıyorum. O da bana dönüp şöyle diyor; Recep Hızır aleyhisselam seni imtihana sokmuş ve seni kurtaran da o sadakanmış diyor... Gerçekten bu olayı hiç unutamıyorum… İnanır mısınız sonrasında karayollarında çalışıyorum diyen bu adamı sorgulamaya gittiğimde ise burada öyle birinin olmadığını söylüyorlar!
Sadece ölüm vardı o an bizim için!
Ölümle karşı karşıya kalmak… Bu duyguyu bize nasıl ifade edersiniz?
Arkadaşlarım bana bazen Azrail’e bir çalım attın diye takılıyorlar… Farklı bir duygu içerisine giriyorum. Bazen gülüyorum ama çoğu zaman üzülüyorum… O anda arkadaşlarımızla birbirimize sarılıp dua etmiştik sadece… Ve arkadaşlarıma şunu söylediğimi hatırlıyorum. Hakkınızı helal edin ‘Biz de gidiyoruz’ diye… Sadece ölüm vardı o an bizim için.
Deprem; Kıyamet gibi!
Depreme kıyamet benzetmesi yapmışsınız… Bunu biraz açar mısınız?
Hayatımı 1-2 saniye kurtardı…
1-2 saniye farkla ölümden kurtulmak… Bunun tanımı var mıdır sizce… Ne dersiniz?
Dış kapıya 5-10 metre kadar bir mesafedeydim… Lobi merdivenlerinin yıkılmaya başladığını görünce kaçtığımı hatırlıyorum… Sonra da omuzuma bir darbe aldığımı hissetmiştim… Yolun ortasına düşen koca bir camın üstüne uçuyorum… Nefes nefese kalmışım. Hemen arkamda bir arkadaşım var, kilitlenip kalmış… Ellerinden tutup çekmek istiyorum ancak kayıveriyor elimden... Onunla ilgili bir hadiseyi de burada sizinle paylaşmak isterim. O arkadaşım enkazın içindeyken abisine telefon açıyor ve şöyle diyor; Abi; beni 1 saate kadar kurtardınız kurtardınız, kurtaramadınız öleceğim diyor. Maalesef kurtarılamıyor. Mekânı cennet olsun Ramazan Ulaş kardeşimin.
Kendimi otelden dışarıya atmayı başarırken acıklı bir olay daha yaşıyorum. Babam!..
Daha sonra neler yaşıyorsunuz? Biraz anlatır mısınız?
Otelden dışarıya çıktığımda zaten otelin hemen karşısında bulunan bir dükkânda arkadaşı ile birlikte oturup çay içen babamın bana koştuğunu görüyorum. Babam bana doğru koşarken başına bir taş parçası düşüyor o da yere düşüp başını kaldırıma çarpıyor. Apar topar babamı ambulansa bindirip Bitlis’e götürüyorlar. Tabi hiçbirimiz bilmiyoruz… 3 gün haber alamıyoruz babamızdan… Meğer Bitlis’te beyin kanaması ameliyatı geçirmiş.
En büyük mutluluk kaynağım 5 arkadaşımın kurtuluşuna vesile olmam!
Bir de hayat kurtarmışsınız biraz açar mısınız?
24 arkadaşımızı kaybetmiştik maalesef bayram otelinin enkazında… 5 arkadaşımın kurtuluşuna vesile olmam en büyük mutluluk kaynağım… Birisini ise hiç unutamıyorum. 4 arkadaşım bana Recep senin kankan odasından hiç çıkmıyor alıp getirsene diyorlar… Amaç sohbet ortamı oluşturmak… Ne yapıp edip o arkadaşımı zorlan odasından çıkarıyorum… Kısa bir süre sonra da onları dışarıya yemeğe gönderiyorum. Onlar dışarıya adım attıklarında deprem oluyor! Ve kurtuluyorlar… Bazen onlara bana 1 can borçlusunuz diye espiri yapıyorum J Allah bir daha yaşatmasın…Unutmamız gerekiyor ki deprem her zaman hayatımızda!