Zaro Ağa'nın 167 yaş sırrı ve ABD

'Uzun yaşamak mümkün mü?' İnsanının en çok kafa ayorduğu sorulardan birisi. Yazar Mehmet Paksu, bu sorunun yanıtını tarih ve dini açıdan yazdı, Zaro Ağa'nın öyküsünü anlattı.

ABONE OL
GİRİŞ 21.02.2006 11:25 GÜNCELLEME 21.02.2006 11:25 YAŞAM
Zaro Ağa'nın 167 yaş sırrı ve ABD

 Mehmet Paksu'nun Bugün gazetesindeki yazısı:          


               Uzun yaşamanın bir sırrı

Ömür uzar mı, kısalır mı? Uzarsa nasıl uzar, kısalırsa nasıl kısalır? Tarih boyu merak edilen cazip bir konu.
Gerçekten ömür uzatan bir ilaç var mı, keşfedilmiş midir?
Gazetelerin “sağlık” köşelerinde konuyla ilgili haberler çok sık gündeme gelir.
Bu haberlerden sadece üçü:
“Ömrü uzatan hap yolda!”
İskoçyalı bilim adamlarının, insan ömrünü 30 yıl uzatabilecek bir ilaç geliştirmeyi planladığı bildirildi.
“Ömrü uzatan ilaç bulundu”
Bilim adamları tarafından yapılan araştırmalarda, insan ömrünü yüzde 50 uzatabilecek bir ilaç, laboratuar denemelerinde olumlu sonuç verdi.
“Bu gen ömrümüzü yüzde 30 uzatacak”
Amerikalı bilim adamları ömrü uzatan geni buldu.


***


Bu ilaçlar insan üzerinde denendi mi, deneniyor mu, sonuç nasıl olacak, ciddi bir merak konusu.
Eski insanlar çok uzun yaşarmış. Öyle yüz/iki yüz sene değil; beş yüz/altı yüz, hatta bin sene yaşayanlar bile varmış.
Bir kıssadır anlatılır.
Nuh Nebi zamanı. Yaşlı bir kadın iki gözü iki çeşme Hz. Nuh’a gelmiş, ağlayıp sızlıyormuş.
Demiş, “Ey Allah’ın Peygamberi! Biricik oğlum vardı, gencecik yaşta ölüverdi. Ne yapayım, ne edeyim?”
“Kaç yaşındaydı?” diye sorunca,
“Henüz 270 yaşındaydı” deyivermiş.
Koca Peygamber, nineyi nasıl teselli etti bilemiyoruz, ama yaşını genç bulmuş olması lazım. Zira kendisi bin seneden fazla yaşamış.
Bilgiyi Kur’ân veriyor:
“Biz Nuh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli sene az kaldı.” (Ankebût, 29:14)
Nuh Peygamber sadece 950 sene peygamberlik yapmış, ama daha ne kadar ömür sürmüş Allah bilir.
Bildiğimiz bir şey varsa, Hz. Nuh’un kendisine sorulan soruya verdiği cevap.
Demişler “Yâ Nuh, bu kadar ömür sürdün, dünyadan ne anladınız?”
Hepimizin bildiği o meşhur cevabı vermiş:
“Dünyayı iki kapılı bir han olarak gördüm, bir kapıdan girdim, öbür kapıdan çıktım.”


***


Eyüp Sultan Mezarlığında yıllardır dikkatimi çeken bir mezar taşında, “Zaro Ağa, ölüm tarihi:1934. Yaşı:167” yazıyordu. Ama geçen ay gittiğimde mezar taşı da kırılmış, o kitabe de kaybolmuştu.
Zaro Ağa çok uzun yaşayan bir insan olduğu için ABD’de, İngiltere’de ağırlanmış. Ölüm haberi duyulunca yabancı gazeteciler evinde toplanmışlar. Ünlü gazeteci Hikmet Feridun Es de oradaymış. Ağa’nın kızı Gül Hanımın feryadı yeri göğü inletiyormuş, “Dünyasına doyamadan giden babacığım” diyormuş. Yabancı gazeteciler önce ne dediğini anlamamışlar, tercüme edilince haberlerini şöyle geçmişler:
“Türkiye’de 160 yaşında ölmek genç sayılıyor.”


***


Zaro Ağa, Alemdağ’da temiz bir hava içinde yaşarmış, bir de sofrasından keçi yoğurduyla çörek otlu pideyi eksik etmezmiş.
İbrahim Alaattin Gövsa, Türk Meşhurları isimli biyografi kitabında Zaro Ağa hakkında bilgi verirken, “Gençliğinde İstanbul’a gelmiş, bir ot gibi yaşamış, uzun ömrünü işçilik, hamallık gibi işlerle geçirmişti” diye bir not ekler.
Her halde anlatılan, ömrün uzunluğundan çok, verimli geçmesi, dolu dolu yaşanması, bazen bir günde bir seneye değer bir hayat sürülmesidir.
Ama bütün bunların yanında, geçici dünya hayatında, Allah rızası istikametinde, bir saniye ve belki bir an yaşanmasıdır. Çünkü bu bir saniye âhirete göre senelerdir, belki sonsuz bir ömürdür.
Allah ömürler versin efendim.