İlk aşure Sünbül Efendi Âsitânesi'nde salavatlar eşliğinde kaynatıldı
Kerbela Şehitleri ruhuna ocağa konulan aşure, bu yıl da gönülleri Ehl-i Beyt muhabbetiyle buluşturmak için kaynatıldı.
ABONE OLİnsan ve İrfan Vakfı tarafından Sünbül Efendi Merkez Tekke Ocağında 9 Muharrem’de yapılan merasimle gün boyunca pişirilen aşure, 10 Muharrem günü ikram edilecek.
İnsan ve İrfan Vakfı, yüzlerce yıllık geleneği devam ettirerek Kerbela Şehitleri için bu yıl da aşure kaynattı. Sünbül Efendi Merkez Tekke Ocağındaki kazanlarda salavatlarla malzemeler karıştırılırken, zikirler ve dualar eşliğinde pişti. Gün boyunca pişen aşure, Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin ve Kerbela Şehitlerimizin ruhuna atfen birlik ve beraberlik için dağıtılacak.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine 89 yıllık aradan sonra yeniden canlandırılan Kerbela Şehitleri için aşure kaynatma geleneği bu sene de devam ediyor. Sünbül Efendi Merkez Tekke Ocağı’na yine kazanlar kuruldu, ocaklar yine birlik ve beraberlik ruhu için uyandırıldı. Program, İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı M. Fatih Çıtlak, Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Can, Yönetim Kurulu üyeleri, vakıf gönüllüleri ve misafirlerin katılımıyla gerçekleşti.
MALZEMELER SALAVATLARLA KARIŞTIRILDI
Aşure kaynatma geleneği, eski adıyla Sünbül Efendi Merkez Tekke olarak bilinen yerde yapılıyor. İnsan ve İrfan Vakfı’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde aslına uygun şekilde yeniden ihya edilen bu gelenek; gönülleri Ehl-i Beyt muhabbetiyle buluşturup, birlik ve beraberlik ruhunu yaşatıyor. Bu çerçevede, Tekke bahçesine kurulan kazanlarda salavatlar eşliğinde malzemeler karıştırılmaya başlandı. Ardından katılımcılarla birlikte Kur’an-ı Kerim okundu. Sonra ilahilerle ve zikirlerle program devam etti. Zikirler eşliğinde gün boyu pişen aşureler, bir gün ateşte durduktan ve dinlendikten sonra ertesi sabah misafirlere ikram edilecek.
“BİZ, ZEHRİ BAL YAPAN ÜMMETİZ”
Tekkedeki merasimin sonunda bir dua yapan İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı M. Fatih Çıtlak, katılımcılara hitap etti. Vakfı olarak buraya ilk geldiklerinde, “Bu adamlar ne yapıyor acaba?” diye merak edildiğini, şimdi ise komşularının hemen hemen hepsinin merasimde olduğunu kaydeden Çıtlak, sözlerini şöyle sürdürdü: Arkamda kabir taşları var, başımdaki taca bakın semte ismini veren Hz. Sünbül Sinan’ın yolundan gidenlerin kisvesidir. Bizler yabancı değiliz. Sizin dedelerimizin öldüğü yerde onların torunlarıyız. Önümüz arkamız bu, zikrimiz, fikrimiz, aşımız bu. Buradaki her insana Hz. İnsan gözüyle bakıp dua etmekteyiz. Şimdi birleşmek zamanıdır, Hz. Hüseyin’in kanı birleştirmezse bizi ne birleştirir? Bir toplum matemde birleşirse onları ne ayırabilir? Biz matemlerde birleşen, zehrimizi bal yapan bir ümmetiz.
ÇİFTE SULTANLAR ADINA KAYNATILIYOR
Sünbül Efendi Merkez Tekkesinde aşure kaynatma geleneği, Hazret-i Hüseyin’in (ra) kızları Hazret-i Fâtıma ve Hazret-i Sâkine’nin kabirleri burada olduğu için yapılıyor. “Çifte Sultanlar” olarak bilinen Hazret-i Fâtıma ve Hazret-i Sâkine’nin kabirleri Sünbül Efendi Tekkesi’ne komşu olduğundan; İstanbul’un fethinden günümüze kadar 10 Muharrem’de Sünbül Sinan Tekkesi’nde Kerbela şehitleri ve Hazret-i Hüseyin (ra) Efendimize Mevlîd-i Şerîf ve duâ merasimi tertip ediliyor. Sünbül Sinan Âsitânesi; İstanbul’un en eski tekkelerinden biri olduğu ve “Merkez Tekke” kabul edildiği için Muharrem ayında ilk aşure Sünbül Efendi Tekkesi’nde kaynatılıyor.