Özgürlükler ülkesi Tayland'ın kötü yüzü GALERİ (2)
24 saati dolu dolu yaşıyorlar.. Sabahın 5'inde bile sokaklar boş değil.. Dünyanın fuhuş pazarı burası… Özellikle çocuk tacirleri had safhada. Nuray Kahraman'ın Tayland gezisi notlarının 2. bölümü...
ABONE OLNuray Kahraman'ın gezi yazısı 2
Burada hayat hiç durmuyor. Sabahın beşinde bile yollara çıksanız, sokak satıcıları, pazarlar iş yapıyor. Sokaklar insanlarla dolu.
Ulaşımda genellikle rengârenk taksiler kullanılıyor. Taksilerin renkleri ait oldukları firmaları simgeliyor. İki kez pembe taksiye bindim. Pikap minibüsler, tuk tuk denen motorlu taşıtlar da çok ilginç. Tabi en ilginci, normalde de çok kullanılan motosikletlerin, ticari olarak da kullanılması. Bayansanız, bayan motor şoförü tercih edebiliyorsunuz. Trafiğin korkunçluğunu görünce, motor korkunuzu yenip bu seçeneği tercih etmeniz kaçınılmaz oluyor. Küçük kamyonetlerle cenazelerini taşıyanları da görmek mümkün.
Pazarlık, pazarlık, pazarlık...
Bindiğiniz taksiden, tuk tuka; aldığınız hediyelik eşyadan elektroniğe kadar elinizi cebinize götürmeden yapmanız gereken en önemli şey kıran kırana bir pazarlık.
Pazarlık için bir kaç püf noktası vereyim:
1-Yüzünüzü ekşitip malı beğenmemiş gibi yapın.
2- Kendinizi acındırın: Paranızın az olduğunu, söylediğiniz rakama vermezse alamayacağınızı, hatta dilerseniz hasta annenize kadar ne anlatırsanız anlatın, yeter ki sıkı bir hikâyeniz olsun...
3- Dil konusunda sorun yaşayacaksınız, çünkü İngilizce bilmiyorlar. İki elinizi cebinize sokun, acıklı bir mimik eşliğinde paranızın olmadığını belirtin.
4- Dil bilmedikleri için hepsinde hesap makinası var. Onlar ‘400 Baht’ derse siz hesap makinasına ‘100’ yazın. Bakmayın olmaz dediğine; 350, 300, 200, der ama mutlaka ‘100’e razı olur.
İnsanlar önce size şüpheyle yaklaşıyor. Girmemeniz gereken bir yere yanlışlıkla girdiğinizde
üzerinize gelen kızgın bakışları bir tebessümle yumuşatabiliyorsunuz. O zaman onlar da gülüyor size. Buradaki insanlar ayna gibi, ne verirseniz onu geri alıyorsunuz. Acıma duygunuzu perçinliyor bu insanlar. Allah’tan onlara hidayet niyaz ediyorsunuz. Edin yani…
Tayland’ın kirli yüzü...
Dünyanın fuhuş pazarı burası… Özellikle çocuk tacirleri had safhada... Bu ahlaksızlık ve sömürü öyle normalleşmiş ki, içler acısı. Bir ana-babadan kızını, ayda dörtyüz dolara, masaj salonunda çalıştırmak bahanesi altında kiralayabiliyorlar. İnandıklarını sanmam, bu kadar yaygınken nasıl şüphelenmez insan? Bir diğer teklif de beş bin dolara tamamen satın alıp dünya pazarına sunmak. Başlık parası için cehalet kalkanıyla savunma pazarında tezgâh açanlar, bu kadınlar için nasıl sessiz!
O kadınlar sayesinde evlerimizde rahat oturabiliyoruz diyen, azımsanamayacak sayıda kadının narsizmi hangi kronik safhada? Allah ıslah etsin…
Rahipler bazen de pazarları dolaşıyor. Onlara dokunmadan, ellerindeki sepetlere herkes bir şeyler koyuyor; bu şekilde hayatlarını sürdürüyorlar.
Koridorlar ışıksız, küçücük daireler karanlık, hava hep kapalı... Koridor boyu birçok evin önünden geçiyorsunuz; dairelerin kapısında budizmi simgeleyen materyaller var. O küçücük dairelerin bir köşesi mutlaka ibadet yeri olarak ayrılmış. Buda heykelleri, mum ve tütsüler... Tay insanı ev ziyaretine gitmez; misafir ağarlamaz. Ev sadece uyumak için kullanılıyor sanki. Hayat onlar için sokaklarda... Deli trafiğin müsebbibi bu kültür belki de. Burada tanıştığımız Türklerde bu kültürden etkilenmiş, bireysellik gözümüze gözümüze çarpıyor. Gurbet hasretiyle, misafirperverlik halkasını boynumuza geçiriverecekler gibi geliyor ancak havamızı alıyoruz. Kimse bizle ilgilenmiyor... Krizden karlı çıkanlar kervanına katılma gayretiyle vakadan sosyolojik bir çıkarsamada bulunuyoruz: Er kişi içersinde bulunduğu kültürün tesirinde kalır, huyundan suyundan nasibine düşüne alır.
Bir sonraki yazımızda din ve yemek kültürü ile Tayland dosyamızı nihayete erdireceğiz. Selam ve dua ile...
BİRİNCİ BÖLÜM: Budizme adanan ülke: Tayland
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Tayland'ın din ve yemek kültürü
ÜLKEYİ YAKINDAN TANIMAK İÇİN FOTOGALERİMİZİ ZİYARET ETMEYİ UNUTMAYIN