Aile içi şiddete Avusturya modeli!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı’na yönelik kadın sivil toplum kuruluşları ile yaptığı 6 saatlik toplantının ayrıntıları ortaya çıktı.

ABONE OL
GİRİŞ 23.09.2011 12:44 GÜNCELLEME 23.09.2011 12:44 Aile
Aile içi şiddete Avusturya modeli!
Aile içi şiddete Avusturya modeli!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı’na yönelik kadın sivil toplum kuruluşları ile yaptığı 6 saatlik toplantının ayrıntıları ortaya çıktı.

Toplantıya katılan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ve Neşe Hacısalihoğlu’nun hazırladığı rapora göre öneriler şöyle oldu:

-KHK OLARAK ÇIKARTILMALI-

Kanun Hükmünde Kararname’nin süresi dolmadan bu kanun Bakanlar Kurulu kararıyla çıkartılabilir. Yasa adı kadın, çocuk ve aile bireylerine karşı şiddet olarak değiştirilmeli. Namus kavramı yasalardan çıkarılmalı. Yasada uluslararası sözleşme dayanakları daha güçlü olarak vurgulanmalı, dili daha net ve somut olmalı. Temel ilkelerde, cinsel kimlik, sağlık durumu, medeni hal, yaş, göçmenlik, mülteci durumu olmamalı, hiçbir kadın koruma mekanizmaları dışında kalmamalı.

-KORUMA SÜRESİ EN AZ 6 AY OLMALI-

Şiddete uğrayan kadınlar için koruma süresi 6-8 ay olmalı. Her özel durumda ayrı koruma kararı verilecek şekilde bir süreç işlemeli. İstendiğinde tekrar verilmeli. Koruma kararının tebliği zorunluluk olmaktan çıkarılmalı. Fail her şiddetten sonra koruma kararı alınacağını bilmeli. Koruma kararının kaldırılmasında savcılık taraf olmamalı. Koruma kararını erteleme ve başka bir cezaya (para cezası) dönüştürülmesi cezai yaptırımın etkinliğini azaltıyor, engellenmeli. Tutuklama hakimin taktir yetkisine bırakılmamalı. Adli tatilde özel bir düzenleme yapılmalı ceza gecikmeleri önlenmeli. Aile üyesi olmayan ancak sürekli takip ve taciz edilen kadınlar da yasa kapsamına girmeli. Şiddeti bildiren 3. şahıslar da korunmalı, gizliliğin ihlali için de ceza-i müeyyide uygulanmalı. Şiddet mağduru kadına 24 saat avukat görevlendirilmeli.

-SÖZLEŞME ACİLEN TBMM’DE ONAYLANMALI-

İstanbul sözleşmesi olarak anılan Avrupa Konseyi’nin Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesi acilen TBMM’de onaylanmalı. Çıkartılacak bu yasa maddeleri ile sözleşme hükümleri entegre edilmeli. Türkiye’nin 1985 yılında imzaladığı “şiddet suçu mağdurlarına tazminat ödenmesi” sözleşmesi TBMM tarafından onaylanmalı.

-KARAKOLLARDA KADIN BÜROLARI AÇILMALI-

Yasanın teşkilat bölümüne, kollukta da özel bir birim kurulması konulmalı. Karakollarda kadın büroları açılmalı. Failin alınan tedbirlere uymaması halinde kolluk kuvvetleri tarafından ‘uzaklaştırılabilir’ ibaresi ‘uzaklaştırsın’ şeklinde değiştirilsin. Yasadaki arabuluculuk mekanizması tamamen kaldırılmalı, sözleşme hükümlerine dayanarak “arabuluculuk yoluna gidilmez” ibaresi konulmalı. Mahkeme kararını ihlalden de ceza verilmeli.

-DAYAK ATAN ERKEĞE TEDAVİ UYGULANMALI-

Şiddeti uygulayanın sağlık kontrolü ve tedavi süreci zorunlu olmalı. Şiddet uygulayan baba çocuğu ile görüştürülmesine izin verilmesin. Sığınma evine gitmeyen ama şiddet görenler de aynı gizlilik hakkından yararlansın.

-ERKEKLER İÇİN DE SIĞINMAEVİ KURULMALI-

18-25 yaşındaki ailesinden şiddet gören erkekler için barınma yeri sağlansın.

Yasal yükümlülüğü olduğu halde sığınmaevi hizmeti vermeyen belediyelere ceza-i müeyyide uygulansın. Kamu misafirhaneleri de gerektiğinde geçici sığınma mekanları olarak kullanılsın. Tedbir kararı şiddet uygulayanın yanı sıra yardım edene de uygulansın. İtiraz üzerine koruma karar kaldırılırken, kararı isteyen kadının dinlenmesi zorunlu olmalı.

Koordinasyon kuruluna Milli Eğitim Bakanlığı da eklenmeli. Uygulamanın takibindeki komisyonda STK, baro, üniversitelerin temsilcileri de yer almalı.

Bütçelemede Maliye Bakanlığına yetki verilmeli. Kadına yönelik şiddet davalarında bu alanda çalışan STK’ların müdahil olmasına izin verilmeli. Çözüm denetimli serbestlik bürolarına bırakılmalı.

-İLOKULLARA ŞİDDET KARŞITI DERS KONULMALI-

Çözüm için özellikle SHÇEK ve MEB toplumsal eşitsizliği önleyici çalışmalara öncelik vermeli. İlkokuldan itibaren eğitim müfredatında yer almalı. Yeterli ve donanımlı kadrolara sahip olmayan Denetimli Serbestlik şubeleri yerine SHÇEK kurumlarının bu alanda deneyimli uzman kadroları rehabilite edilerek kullanılmalı.

-ŞİDDET UYGULAYANA ZORUNLU TAYİN-

Çalışan kadınların şiddet durumunda isteğe bağlı olarak tayinine ya da zorunlu olarak şiddet gösterenin tayinine kurumlar tarafından öncelik verilmeli.

-EŞCİNSELLİK YASAYA GİRSİN-

Yasalarda cinsel kimlik, cinsel yönelimle ilgili hiç düzenleme yok. Anayasaya bu konuda madde konulmalı.

-ŞİDDETE UĞRAYAN KADINA UCUZ KONUT-

Sığınma evi sonrası kadınlara önce ücretsiz, daha sonra düşük ücretli konut tahsisi sağlanmalı. Adli Tıp’ta şiddet raporu için 75 TL alınması uygulaması kaldırılmalı. Bakanlığın adı Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirilmeli. Bakanlık ensest ve kadın intiharları konusunda çalışma başlatmalı. Bakanlı medya yöneticilerine kadın sorununu anlatacak toplantı yapmalı.

-AİLE İÇİ ŞİDDETE EMNİYETTE AVUSTURYA MODELİ-

Toplantıya Emniyet Asayiş Şubesi Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin de katıldı. Taştekin de özetle şu değerlendirmeleri yaptı:

“2011 yılının 6 ayında karakollara yansıyan 26 bin aile içi şiddet vakası oldu. 3 Ağustos 2011 tarihinde Asayiş Şube Başkanlığı bünyesinde aile içi şiddetle mücadele birimi kuruldu. Bu şube müdürlüğü olarak il ve ilçelerde çalışacak. İl merkezlerindeki asayiş ve cinayet büro amirlikleri koordineli çalışacak. Bugüne kadar 4 bin polise mağdur kaynaklı eğitim verildi. Aileiçi Şiddetle Mücadele konusunda birçok ülke modelini inceledik. Emniyetteki yapılaşmanın evrensel olmasına dikkat ediyoruz. Avusturya'da uygulanan modeli benimsedik. Polis akademisi ve kolejlerde müfredata şiddet konusuyla ilgili dersler konulacak. Şiddet uygulayan mağdur güvenlik altına alınana kadar tutulmalı, kolluğa da bu yetki verilmeli. Emniyette 245 kişilik eğitici kadrosu oluştu.

KAYNAK : ANKA
YORUMLAR 3
  • noter tasdikli yorumcu 12 yıl önce Şikayet Et
    bizim site kadına karşı şiddeti fazlaca ele almıyor. yazarlar desen o konuya fazla değinmiyorlar daha erkeklerden yana gibiler.yorumcuların en kadından yana olanları bile mesela bir erkek için aah yiğidim derken, kadınlar için modernizm ideoloji uğruna göstermelik içtenlikten uzak övgüler düzer gibiler.
    Cevapla
  • erdal islam 13 yıl önce Şikayet Et
    .... yusuf beye aynen katılıyorum..ayrıca kadın ve kadın haklarını savunan teşkilatlarda çok bariz bir köylü kurnazlığı var çok rahat iftira atabiliyorlar!!!ve sizde savcılara hakimlere bu iftiralara inanın mesajını veriyorsunuz pozitif ayrımcılık ya!!!kendini darp edip iftira atmak serbest...bu gidiş iyi bir gidiş değil dengeli olmalı kontrollü olmalı ama siz abarttınız olayı bence...
    Cevapla
  • Yusuf Kenan 13 yıl önce Şikayet Et
    kurtuluş ve huzur medeniyetimizde. aile içi şiddet ile birlikte ülkede yaşanan bütün olumsuzlukların tek sebebi müslüman olan ülke halkına 100 yıldan beri giydirilmek istenen deli gömleğidir yaklaşık yüzyıldan beri hukukunu yargı ceza medeni kanunu başka ülkelerden esinlenerek taklit etmemizin neticesi yaşanan kaos olmuştur oysa bizim bir medeniyetimiz vardır.bu medeniyetimizi yaşamak ve yaşatmak için çaba sarf etmeliyiz ve bu medeniyetimizin içinde bütün sorunlara adilane çözümler mevcuttur ülke halkı olarak bunların hayata geçirilmesi için yöneticilerimizi zorlamamız gerekmektedir aksi takdirde diğer bütün arayışlar beyhude arayışlar olur ülkede yaşanan teröründe aile içi şiddetinde ve diğer bütün olumsuzlukları bitirecek ve kardeşlik hukukumuzun en üst seviyeye çıkmasını sağlayacak olan ecdadımızdan bizlere devr olan medeniyetimizdir. başka kapılarda başka arayışlar içinde bulunmak ülkeye zaman kaybettireceği gibi yeni kaosların yeni sorunların içinden çıkılmaz meselelerin oluşmasına vesile olur.
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR