Mutlu olmak için, hoşgörülü olun
Bireyselliğin çok ön plana çıkartıldığı, herkesin kendini göstermek, ön plana çıkarmak için uğraştığı günümüzde, hep takdir edilen olma isteğinin artış gösterdiği belirtildi.
ABONE OLUzmanlar, bu durumun aile yaşamına yansıtılmasıyla, aile saadetini yakalamanının zorlaştığına dikkat çekiyor. Psikolog Ümran Akıncı, kadın ve erkeğin ikisinin de çalıştığı durumlarda, eşlerin çok yorgun olduklarını belirterek, birbirlerinden daha çok yardım beklediklerine bunu bulamayınca sorun yaşadıklarına dikkat çekti. Kadınların çalışmayıp evin içinde kendilerini her gün temizlik ve yemek gibi işlerle harap edip, eşleri eve geldiğinde onlardan yardım beklediğine dikkat çeken Akıncı,
“Her iki taraf da gerekli yerlerde susmayı, dinlemeyi, alttan almayı, anlayışlı olmayı, eleştirmemeyi ve eksik aramamayı, övmeyi, takdir etmeyi, teşekkür etmeyi, zeytinyağı misali üste çıkmamayı öğrenmeli. Hep tek taraflı övgü, ilgi, anlayış, hoşgörü ve saygı göstermek diğer taraf için hem yorucu hem de bunaltıcı olsa gerek.” dedi.
Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Psikolog Ümran Akıncı, işten yorgun gelen ev reisinin hanımı tarafından mutlulukla karşılanmak istendiğini söyledi.
Akıncı şunları kaydetti: “Türk toplumu modelinde kadınların geneli, eşleri kapıdan girer girmez günün en olumsuz ve kötü haberlerini verirler; çocukların yaramazlıklarını, kavgalarını, ödevlerini yapmamaları gibi ne kadar can sıkıcı haber varsa bir çırpıda sayarlar hemen. İyi güzel de; akşama kadar bin bir türlü insanla karşılaşmış, ekmek parası kazanmak için çalışıp didinmiş aile reisi evine gelir gelmez bunları duymak ister mi acaba? Kadınlar kendilerini beylerinin yerine koyarak bir düşünsünler bakalım. Kendilerini güler yüzle karşılayıp, gününün nasıl geçtiğini halini hatırını soran bakımlı bir hanım karşılasa daha iyi olmaz mı? Hanımlar akşama kadar yorulmuş, yorulmadıysa da sıkılmış, ‘bey gelsin de konuşalım' diye beklerler, beyler işten gelince de; konuşamayıp içlerini dökemedikleri için daralıp bunalıyorlar. Beyler biraz dinlenip de hanımlarının gönlünü alsa, akşama kadar yollarını gözleyen hanımları ile biraz ilgilenseler dünya tersine dönmez elbet.”
AİLE DIŞINDAKİLERE GÖSTERDİĞİMİZ İLGİ, NEZAKET VE SAYGIYI EVDEKİLERE DE GÖSTERELİM
Aile dışındaki insanlara gösterilen nezaket, güler yüz, hoşgörü, anlayış ve sabrın evdeki eş ve çocuklara da gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, 'nasıl olsa evdekiler çantada keklik' anlayışının yanlışlığına dikkat çekti. Evde saksıdaki bir çiçeğin bile gerekli su, güneş ve ilginin verilmemesi halinde kuruduğuna işaret eden Akıncı, hanımların eşleri ile iletişim yolu bulamamaları halinde kayınvalidelerini gözlemlemelerinde yarar olduğunu dile getirdi.
Aile saadetinin empati yapmaktan geçtiğine işaret eden Akıncı, eşlere şu tavsiyelerde bulundu:
"Kayınvalideler oğulları ile nasıl iletişim kuruyorlar? Her annenin oğlu paşadır, kraldır, padişahtır. Biz hanımlar da beylerimize evin padişahıymış gibi davransak daha çok hoşlarına gitmez mi acaba? Tabii bu arada erkekler de çok havaya girip hatunlarına köle muamelesi yapmadan onların kraliçesi gibi davranmaları gerekir. En nihayetinde her hanımda kendi anne ve babasının nazlı çiçeği, prensesi, gözünün nuru, kınalı kuzusu değil midir?
Her iki tarafta gerekli yerlerde susmayı, dinlemeyi, alttan almayı, anlayışlı olmayı, eleştirmemeyi ve eksik aramamayı, övmeyi, takdir etmeyi, teşekkür etmeyi, zeytinyağı misali üste çıkmamayı öğrenmeli. Hep tek taraflı övgü, ilgi, anlayış, hoşgörü ve saygı göstermek diğer taraf için hem yorucu hem de bunaltıcı olsa gerek. Ancak böyle bencil eşler kendilerinin hiç farkında olmazlar nedense.
Genellikle karşıdakini suçlayıp dururlar. Her insanın her gün yapamasa da arada bir durup kendine bakması gerekir. ‘Ben ailem için ne yapıyorum, onlara nasıl davranıyorum, nerede eksik ve yanlışlarım var?' gibi sorularla özeleştiri yaparak kendini sorumluluk sahibi bir anne, baba, eş haline getirmek için çaba harcaması gerekir. Unutmayın ki yuvayı dişi kuş yapar ve idare eder.
İlm-i siyaset kavramındaki siyaset kelimesinin ‘seyis'likten geldiği gözetildiğinde; idarecinin yükünün ağır olduğu açığa çıkar. Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır. Başarı da mutlu olmanın ilm-i siyasetini bilmekten geçer.”