'Suriye diğer Arap ülkeleri gibi değil'
Zirve Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (OSAM) Müdürü Doç. Dr. Gökhan Bacık, Türkiye ile Suriye arasındaki iplerin kopma noktasına geldiğini söyledi.
ABONE OLOrtada ümitvar olunacak bir tablonun bulunmadığını ifade eden Bacık, Suriye’deki şiddetin büyük olasılıkla devam edeceğini, Türkiye’nin de önünde çok kritik ikilemin ortaya çıkacağını savundu. Suriye’deki rejimin Arap baharının yaşandığı diğer ülkelerin hiçbirine benzemediğine dikkat çeken Bacık, “Mısır’ı yıkmak çok kolaydı. Çünkü arkasındaki yapılar çözülmüştü. Suriye’yi yıkmak son derece zor. Çünkü arkasında Rusya var, İran var, Hizbullah var.” dedi.
Komşu ülkede yaşanan son gelişmeleri değerlendiren ve Türkiye ile ilişkilerin geldiği durumla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bacık, “Şüphesiz düşük bir ihtimal olsa bile ipler kopmaya gidiyor. Son bir haftada olup bitenlere bakacak olursak ortada makul ölçüde ümitvar olacak tablo olmadığı kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı.
Suriye’dekilerin olaylar çıktıktan sonra uluslararası sistemi test ettiğini anlatan Bacık, “Ben bunları yaparsam uluslararası sistemden nasıl bir karşılık görebilirim.’ demiştir. Sonucunda bir karşılık çıkmamıştır. Bunun da makul sebepleri vardır. Amerika’nın zaten Afganistan’da başı dertte. Askerleri iki gün önce öldü. 14 trilyon dolar borcu var. Yani Amerika’yı askeri müdahaleye ikna etmek çok zor. Avrupa Birliği (AB) kendi başının derdinde. Suriye’deki rejim de 40 yıldır bu tür dengeleri çok iyi hesaplamak tecrübesine sahip. Dolayısıyla bir tepkinin gelmeyeceğini düşünerek son muhalifin de canını alarak bir düzen kurmaya çalışıyor. Bu tablodan Suriye ile ilgili Sayın Davutoğlu’na ‘Evet sizin dediklerinizi yaparız, barışçıl yollarla Suriye’yi daha demokratik bir ülkeye götürürüz’ deme şansı bulunmuyor. Çok düşük bir ihtimal bu. Zaten Davutoğlu’nun muhatap olacağı aktörlerin de böyle yetkileri yok. Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad’ın oğlu Beşir Esad, Suriye’nin fiilen patronu falan değil. Suriye’deki rejimin geçici olarak oraya getirdiği babasından sonra o yapının ürettiği bir kişi. Dolayısıyla Esed rejiminde bir mevki olduğu kanaatinde değilim. Evleri basan, insanları öldüren askerler, aslında Esed rejimini dinlemeyen askerler. Sanmıyorum, Esed, ‘Gidin o evleri basın’ demiş olsun.” şeklinde konuştu.
SURİYE REJİMİ DEĞİŞMEK İSTEMİYOR
Suriye’de 40 yıldır oluşmuş mezhep idaresine dikkat çeken Bacık, burada birbirini dengeleyen birimlerin olduğuna dikkat çekti. Bacık, “Burada birkaç istihbarat vardır. Birkaç ordu vardır. Birisi birine bağlıdır. Öbürü öbürünü dengeler. Bu Suudi Arabistan’da da böyledir. Burada birbirini dengeleyen birbirinden farklı 17 kara kuvvetleri var küçük küçük. Toplasanız bir işe yaramaz ama kendi halkına karşı yaygıncıdır. Suriye’de de bu model var. Dolayısıyla Suriye hükümetine bunu yapın deseniz, bunları yapmaktan zorlanacaktır. Bunu yapmaya kalkarsa, yapılan Suriye hükümetini tasfiye edici olur. Dolayısıyla buradaki rejimi değiştirmek için çok köklü bir halk harekatı olması ve bir uluslararası müdahale gerekiyor.
Çok büyük olasılıkla Davutoğlu’nun ziyaretinden sonra hem Türkiye hem uluslararası kamuoyu böyle bir ikilemle karşı karşıya kalacak. Suriye rejimi değişmek istemiyor. O zaman biz, bu değişmek istemeyen ve katliamlar yaparak ayakta kalmaya çalışan rejimi seyredecek miyiz ve ya buna karşı yeni stratejimiz nedir? Bu strateji bir NATO harekatı mıdır, bir ambargo uygulaması mıdır, kuzeyde bir orada insanlar zulme uğramasın diye güvenli bir alan oluşturmak mıdır? Bu son derece zor bir karardır. Bugüne kadar Arap baharıyla, yani insanların sokağa çıktığı ülkeler nokta-i nazarıyla Suriye diğer hiçbir ülkeye benzememektedir. Mısır’ı yıkmak çok kolaydı. Çünkü arkasındaki yapılar çözülmüştü. Suriye’yi yıkmak son derece zor. Çünkü arkasında Rusya var, İran var, Hizbullah var. Suriye, otoriter, biraz daha böyle Sünni olmayan bir tür sosyalizmden esinlenen Pazar karşıtı Rusya’ya yakın olan ülkeler topluluğu olan bir hattın parçası. Bunun içinde bir parça Hizbullah var, İran var. Dolayısıyla Suriye’nin ayağına bastığınız zaman İran’dan ses gelecektir. Yakın zamanda Hizbullah’ın lideri Nasrallah Suriye rejiminin korunması gerektiğini, çünkü bu rejimin Müslümanları İsrail karşı koruduğunu ilan etti.” değerlendirmesinde bulundu.
SURİYE’DE REJİMİN REFORM YAPACAĞINA İNANMAK, FENERBAHÇE, ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPASI’NI ALIR DEMEK GİBİ BİRŞEY
Suriye’de yaşanan halk ayaklanması ve Suriye’nin bazı reformları yapacağına dair açıklamaları ile ilgili de Bacık ilginç bir değerlendirmede bulundu. “Suriye’nin rejiminin reform yapacağına inanmak, Fenerbahçe’nin gelecek yıl şampiyonlar ligi kupasını alması demektir. Böyle bir ihtimal yok. Suriye rejiminin değişmesi şu anlama gelir. Suriye rejimi herhangi bir ciddi reform adımı atarsa yok olur. Yani Suriye çok farklı bir seçim yapsa herhangi bir muhalefet partisi seçimi alabilir. Suriye rejimi orduyu sivilleştirse halk isyan eder. Bırakın Suriye’yi, Mısır’da bile ordu daha ne yasa değişikliği ne seçim takvimini açıkladı. 40 yıldır bu insanlar bu coğrafyayı sömürüp, bunun kaymağını yiyen insanlar. Yani burada büyük bir saltanat süren insanlar. Bunlar niye bunu bıraksın ki? Suriye’nin şunu bunu yapacağız demesi de politik ajandanın taktik unsurlarıdır. Suriye’de mezhepsel bir rejim vardır. Bırakın Suriye’yi Türkiye’de Kemalizm biraz yumuşayabilseydi ayakta kalabilirdi. Yumuşayamadı ve yok olmaya mahkum oldu. Suriye’de daha sert, daha otoriter bir rejimin yumuşamasını beklemek hiç makul değil. Büyük olasılıkla belki de Suriye’deki yetkiler Davutoğlu’na ‘Biz de bunları yapmak istiyoruz’ diyecektir ama hayır Suriye rejimi yumuşamayacaktır. Öyle bir imkana sahip değildir. Bir etnik gruba dayanan otoriter rejimler reform yapamazlar. Reform yaparlarsa kendilerini tasfiye etmek zorunda kalırlar.” diye açıklamada bulundu.
SURİYE’DE ŞİDDET BÜYÜK OLASILIKLA DEVAM EDECEK
Herkesi yanıltan mucize bir aklıselim olmazsa büyük olasılıkla Türkiye ile Suriye ilişkilerinin daha kötüye gideceğini dile getiren Bacık şunları söyledi: “Türkiye kendini bağlayan açıklamalar yaptı. 'Biz bu katliamları yapanlarla dost olamayız' dedi. Dolayısıyla büyük ihtimalle Suriye bunlardan vazgeçmeyeceğine göre-ki vazgeçemez. Zaten siz bu kadar insan öldürdükten sonra nasıl iç barış yapacaksınız? Nasıl demokratikleşmeye geçeceksiniz. Bu şiddet büyük olasılıkla devam edecek. Türkiye’nin önünde çok kritik ikilem ortaya çıkacak. İki ülke ilişkileri daha kötüye gidecek. Bundan sonrası uluslararası toplumun nasıl yönleneceğine bağlı. Yani bu noktadan sonra bunları Esed yapmaya devam edeceği için Türkiye karar vermek zorunda kalacak. Bu karar da şu olacak. Bu katliamı yapan ülke ile ilişkim ne olacak? Bunu uluslararası sistemde sıkıştırmaya mı devam edeceğim, yoksa bunun üstünü örtecek miyim? Dolayısıyla Davutoğlu belki şöyle ikna etmek isteyebilir. ‘Eğer bazı küçük adımlar atarsanız sizin şu alanlarda işlerinizi kolaylaştırabiliriz’ diyebilir ama bunların Esed’i ikna etmeyeceğini düşünüyorum. Maalesef tablonun biraz daha karanlık alana gideceğine dair endişelerimiz var.”