Erdoğan-Biden görüşmesi öncesi dikkat çeken öneri! 'Özal bunu başarmıştı'
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, "Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni model önerisi" isimli yazısında, 2 ülke ilişkilerinin tıkandığını, yeni bir soluk getirilmesi gerektiğini belirterek, Özal'ın krizi nasıl fırsata çevirdiğini yazdı
ABONE OLBugün gözler Erdoğan-Biden görüşmesine çevrilmiş durumda.
Bu görüşme Biden başkan seçildikten sonra iki liderin ilk yüz yüze görüşmesi olması açısından önemli. Dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanı etkileyecek. Görüşmeye ne kadar zaman ayrılacağı, görüşme sırasında liderlerin yüzlerindeki ifade, mimikleri, jestleri hatta taktıkları kravatın rengine kadar her şey önemlidir. Çünkü her şey bir mesajdır, her şey bir anlam ifade eder.
KRİZ ÖNCELİKLİ Mİ OLMALI
Dış politika alanım değil ama iki liderin görüşmesinin formatının önceden belirlendiğini bilecek kadar mesleki deneyime sahibim. Hangimiz otursak, iki ülke arasındaki kriz konularına ilişkin ilk dört maddeyi ezberden sayabiliriz. S-400'lerden girer, Suriye'de YPG'ye verilen destekten çıkar, F-35'leri bir köşeye yerleştirir, FETÖ'nün iadesinden çıkarız.
FIRSAT ÖNCELİKLİ
Ama ben başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bu çok geç kalmış bir öneri de olabilir. Ama ABD başkanları ile görüşmelerin formatını değiştirmeliyiz. ABD başkanları ile hep kriz konularını görüşüyoruz. Elbette ki ülkeler arasında sorunlar varsa devlet başkanları bunları ele alacak. Ancak bu tür durumlarda enerjimizi kriz konuları üzerinde harcıyoruz. İlişkilerin geliştirilmesi konusu ise birkaç iyi niyet cümlesi olarak geçiyor.
ÖZAL BAŞARMIŞTI
Ben krizlere endeksli değil, fırsat öncelikli yeni bir ilişki biçimi kurulması gerektiğini öneriyorum.
Turgut Özal bunu başarmıştı. Özal ile Bush görüşmesinde de masada devasa sorunlar vardı. Özal krizlere değil, fırsatlara odaklanarak yeni bir ilişki geliştirmeyi önerdi. Başarılı da oldu. Özal ABD’den yararlandı, ABD Özal'dan yararlandı. Türk-Amerikan ilişkileri askeri ve stratejik kulvardan çıkıp, ekonomik boyut kazandı. Türkiye, Körfez Savaşı başta olmak üzere ABD'nin bölgedeki en çok danıştığı ülkelerin başında geldi. Özal'ın ABD politikasında tenkit edilebilecek noktalar bulunabilir. Hatta aşırı Amerikancı olduğu söylenebilir. Ama benim kastetmek istediğim nokta farklı.
PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ
ABD ile ilişkilerde yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Çünkü ilişkiler tıkanma noktasına geldi. İlişkilere yeni bir format kazandırmalıyız. Bunun zamanı neden şimdi gelmemiş olsun? Neden Erdoğan-Biden görüşmesi ile yeni bir süreç başlamasın? Erdoğan bir dönem hem ABD ile hem AB ile çok iyi ilişkiler tesis etmişti. Bir dönem Obama’nın en çok görüştüğü liderlerin başında geliyordu. Avrupa Birliği’nden tam üyelik için müzakerelere başlanması kararını çıkarabilmiş bir liderdi. Çok umutlu değilim ama buna ihtiyaç var.
BIDEN'LA 4 YIL
ABD'yi 4 yıl daha yönetecek bir başkan var. Biden'ın bizimle ilgili çok olumlu düşüncelere sahip olmadığını da biliyoruz. Erdoğan'ı seçim yoluyla tasfiye etmekten söz edecek kadar ileri gitti. Ancak bu tür ilişkiler kimi zaman zıtlıklar üzerinden kurulabilir.
Çünkü Erdoğan ABD'nin göz ardı edemeyeceği yüksek profilli bir başkan. Uluslararası konularda süreçleri tersine çevirebiliyor. Ve halk desteği çok güçlü.
YENİ BİR SIÇRAMA
Elbette ülkemizin çıkarları gerektiriyorsa ABD ile de restleşebiliriz. Zaten uzun süredir bir restleşme içindeyiz. Ancak yeni bir başlangıç yapılabileceğine inanıyorum. Kriz değil fırsat öncelikli bir ilişki tesis ettiğimizde şu anda sorun olarak görünen birçok şey anlamını kaybedecek demektir.
Erdoğan-Biden görüşmesi ile Türkiye ile ABD arasında yeni bir ilişki tesis edilebileceğini düşünüyorum. Buna ihtiyaç var. ABD ile AB ile ilişkilerimizi geliştirmek Rusya karşısında da elimizi güçlendirir. Ayrıca Batı dünyası ile ilişkilerini geliştiren Türkiye ekonomide yeni bir sıçrama yapabilir.