Erdoğan'dan NATO Zirvesi'nde Yunanistan resti: Kusura bakmayın!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesinde ülke liderlerinin Yunanistan ile krizde arabuluculuk yapma isteklerini geri çevirdiğini söyledi. Erdoğan, "Kusura bakmayın, bizim şimdilik bu görüşmeye ayıracak vaktimiz yok" ifadelerini kullandı.
ABONE OLCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası aralarında Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
- İsveç ve Finlandiya ile imzalanan muhtıraya değinen ve bu iki ülkenin şu an itibariyle NATO'ya girmediğini hatırlatan Erdoğan, "Eğer verdikleri taahütleri yerlerine getirmezlerse üyeliklerini TBMM'ye getirmeyiz ve NATO'ya üye olamazlar" mesajı verdi.
- Muhtırada FETÖ ve PYD/YPG adının geçmesi için mücadele verdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onlar bu metinlere girmemesi için mücadele verirken, biz de 'Bu metinlere girecek. Girmediği takdirde, kusura bakmayın. Bu bizim kırmızı çizgimizdir' dedik" dedi.
- İsveç'in şu ana kadar 3-4 teröristi Türkiye'ye gönderdiğini söyleyen Erdoğan, NATO'daki terörizm konulu oturumda liderlere gösterdiği videodan aldığı reaksiyonu anlattı.
- Rusya-Ukrayna konusuna, ABD'nin YPG'ye gönderdiği silahlara, 4. sondaj gemisi Abdülhamid Han'ın çalışmaları hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı, NATO Zirvesi'nde; diğer liderlerle arasında geçen "Yunanistan" diyaloğunu anlattı.
FETÖ VE PYD/YPG'NİN İSVEÇ VE FİNLANDİYA İLE İMZALANAN MUHTIRAYA NASIL GİRDİĞİ BELLİ OLDU
SORU: İsveç ve Finlandiya ile yaptığınız mutabakat ve NATO'nun aldığı kararlarla, Türkiye'nin NATO'yu terörle mücadele konusunda "istediği yönde hareket etmeye" en azından kağıt üzerinde yönlendirdiğini anlıyoruz. İkili görüşmelerinizde muhataplarınızın terörle mücadele konusunda samimiyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
CEVAP: Madrid Zirvesi'nde alınan ve kayda geçen bütün bu kararlar uygulamada ne getirecek ne götürecek bunu tabii zaman içerisinde görme fırsatımız olacak. Kaldı ki şunu bilmemiz gerekiyor; bu atılan imzalar bu işin bitmesi anlamına gelmiyor. Bazıları zannediyorum biraz da bunun telaşı içindeler. İş bitmiyor. Bu daha bir davettir. Bu davetle bir süreç başlıyor. Bunun ne kadar süreceği belli değil. Şu anda bu tabii kayıtlara giriyor. Bu kayıtlarla birlikte nereye varacak onu da göreceğiz. Ama görünen bir gerçek var ki bunlar şu anda bizim ne kadar doğru yolda olduğumuzun en güzel ispatıdır. Yaptığımız görüşmelerle PKK/PYD/YPG, FETÖ, tüm bu terör örgütleri NATO'nun artık yazılı kayıtlarına giriyor. Bu işin yazılı kayda girmesi ilk defa oluyor. Yani PKK Avrupa Birliği'nin metinlerinde vardı ama YPG/PYD ve FETÖ yoktu. Peki sorun bakalım, bunları bu metinlere koydurana kadar nasıl bir mücadele verildi? Biz sinyali verdik, onlar da hemen yaptı gibi bir şey olmadı. Onlar bu metinlere girmemesi için mücadele verirken, biz de "Bu metinlere girecek. Girmediği takdirde, kusura bakmayın. Bu bizim kırmızı çizgimizdir" dedik. Ekiplerimiz görüştüler, konuştular, en sonunda metinlere bunlar da girdi. İş o şekilde davet mektubu haline geldi. Ama daha süreç bitmedi. Bundan sonra daha bu işin uzun bir yolculuğu var, süreci var. Biz sabırla bu mücadeleyi sürdürdük. İnşallah sonu da hayır olur diyoruz. Buradaki toplantımızda da gerek İsveç gerek Finlandiya’daki terör örgütü faaliyetlerine dair bütün bilgi, belge, görüntüleri tekrar ortaya koyduk. Hem bunları hem de kitapçıkları flashbellekler içinde kendilerine verdik. "Terör örgütünün ve iltisaklı grupların resimlerini görmeniz, ne yaptıklarını ne ettiklerini bilmeniz lazım" dedik. Türkiye 40 yıldır bu mücadeleyi sürdürüyor ve bizim 40 bin insanımızı, vatandaşımızı bunlar şehit ettiler. Şimdi bütün bu süreçten sonra biz kalkıp da bu terör örgütlerinin faaliyetlerine müsaade edenlere el bebek gül bebek buyurun yürüyün mü diyeceğiz. Burada ayrıca terörizm oturumunda İletişim Başkanlığımızın hazırladığı, terörün gerçek yüzünü ve ülkemizin terörle mücadelesini anlatan bir video yayınladık. O video da tabii bunları çok etkiledi.
"İSVEÇ VE FİNLANDİYA KARARI DAHA MECLİS'E GELECEK, TELAŞA GEREK YOK"
SORU: Gördüğüm kadarıyla İsveç ve Finlandiya'nın kendi kamuoylarından da bazı baskılar var. Eğer böyle bir şey olur da geri adım atarlarsa, buradaki taahhütlerini yerine getirmezlerse, Türkiye'nin beklentilerine yanıt vermemeye devam ederlerse, üyeliklerinin bloke edilmesi, askıya alınması, üyelik süreçlerinin dondurulması mümkün olabilir mi? Acaba böyle bir şey taahhüt edildi mi?
CEVAP: Zaten buraya giriş, davet veya kabul böyle bir anda olan işler değil. Makedonya ile ilgili süreç uzun yıllar sürdü. Bunlar böyle hemen olan işler değil. Bu süreç içerisinde ne yapacaklar, nasıl bir yol izleyecekler? Bunlar gerçekleştikten sonra, bu süreçte takip edeceğiz. Ki onay merciimiz parlamentomuzdur. Parlamentomuzun onayı olmadan zaten bu iş yürürlük kazanmıyor. Onun için bu konuda bir telaşa gerek yok. Bundan sonraki şey onların kucağındadır. Şu anda İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olmuş değildir. Bunun bir defa bu şekilde bilinmesi lazım. Ama bu işten cehli olanlar zannediyorlar ki bu iki ülke artık NATO üyesi oldu. Hayır, böyle bir şey yok. Onun için telaşa da gerek yok. Bu işin idraki içinde olanlar bu sürecin nasıl takip edildiğini veya edileceğini gayet iyi bilirler. Bu bakımdan bizler bu müzakereleri arkadaşlarımızla nasıl kararlı bir şekilde yürüttüysek, bundan sonra da aynı kararlılıkla takibini yaparız. Bundan sonraki süreç özellikle İsveç ve Finlandiya'ya aittir. Herhangi bir yanlışları vesaire olduğu zaman zaten kapı gibi belgeler elde, oradan gereğini yaparız.
"3-4 TANE TERÖRİSTİ İADE ETTİLER"
SORU: Terörle mücadele kapsamında bu söz konusu iki ülkeden yakın zamanda bazı terör suçlularının iadesi söz konusu olabilir mi?
CEVAP: Şimdi bu konuda verilmiş sözler var. Örneğin İsveç 73 teröristi bize gönderecek. Şu anda 3-4 tane gönderdiler. Ama bunlar bizim için yeterli değil. Tabii bunları Adalet Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız yakın markaja alıp takibini yapacak ve bu teröristleri gönderin bakalım diyecek. Bunların hepsi bizim taleplerimiz olarak şu anda ortada. Bunlar geldi geldi; gelmediği takdirde gereği ne ise o gereğini de biz her an kurumlarımız ve birimlerimiz vasıtasıyla yapmaya devam edeceğiz.
"İZLETTİĞİNİZ VİDEOLAR LİDERLERİ İKNA EDEBİLDİNİZ Mİ?"
SORU: NATO'daki terörizm konulu oturumda liderlere gösterdiğiniz videoya reaksiyonları nasıldı? 40 yıllık mücadelemizin kısa süreli bir gösterimi olarak ikna edilmelerini sağlamış mıdır?
CEVAP: Birkaç lider oraya atıfta bulunarak konuşmalarını yaptı. Bu önemliydi. Biz de zaten konuşmamızda özellikle atıfta bulunduk. Ben tesirli olduğu inancındayım. Kendilerine dağıttığımız kitapçıklar ve flashbellek içindeki bilgi ve görsel dokümanlar da herhalde bunları çok daha etkileyecek diye düşünüyorum.
"YENİ BİR SOĞUK SAVAŞ" SORUSUNA CEVAP
SORU: NATO Genel Sekreteri'nin basın toplantısını da takip ettik. Şunu söyledi; NATO'nun yeni konseptinde doğrudan hedef ilk olarak Rusya olarak anılıyor. İkinci bir tehdit olarak da Çin'e işaret ediliyor. Bu yeni durum yeni bir Soğuk Savaş gibi görünüyor. Biz de NATO üyesiyiz. Türkiye'nin Rusya ile olan ilişkilerinde bu yeni konsept zarar verebilir mi?
CEVAP: Biliyorsunuz, bu süreçle ilgili olarak bizim baştan itibaren bir yaklaşım tarzımız var. Bu da nedir? Burada bir denge politikası güderek süreci işletmekten yanayız. Bu denge politikası anlayışımızı, bundan sonraki süreçte de yine devam ettireceğiz. Zira bizim şu anda Rusya ile belli bağlantılarımız var. Bugün bizim kullandığımız doğal gazın yaklaşık yüzde 40'ını oradan alıyoruz. Öbür tarafta şu anda nükleer enerjiyle ilgili Akkuyu Santrali çalışmamız var. Dördüncü bölümünün temeli de birkaç ay içerisinde, belki de temmuz ayı içerisinde atılacak. Dördüncü bölümün temelinin atılmasıyla birlikte bu santralin inşallah süratlenip 2023-2024 gibi devreye alınması söz konusu olacak. Bunu da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanım yakın şekilde takip ediyor. Bunun dışında bizim savunma sanayiine yönelik de ilişkilerimiz, irtibatlarımız var. Bütün bunlar şu anda bizi birbirimize ilişkili hale getiren konular. Dolayısıyla da biz hem Rusya ile hem Ukrayna ile bu ilişkileri devam ettireceğiz ve denge politikasıyla da bu işi sürdüreceğiz. İstiyoruz ki diplomasi trafiğimiz buradan kesinlikle zarar görmesin.
ABD'NİN YPG'YE GÖNDERDİĞİ SİLAHLAR
SORU: Ankara'dan ayrılmadan önce Esenboğa'da yaptığınız basın toplantısında 5. maddeyi hatırlattınız ve dediniz ki "Binlerce TIR silah geliyor ve güneyimizde teröristlere veriliyor. Başkan Biden ile yaptığım telefon görüşmesinde bunu kendisine söyledim ama Madrid'deki görüşmemizde de bunları tekrar yine söyleyeceğim." Biden'la yaptığınız görüşmede bu konu gündeme geldi mi?
CEVAP: Elbette söyledim. Trump döneminden aldım; dedim ki binlerce tır silah, araç, gereç, mühimmat buraya getirildi. Biz şimdi burada terörü müzakere edeceğiz. Ama Türkiye'yi hedef alan teröristlere silah, mühimmat, araç, gereç bu şekilde verilirken biz NATO'da ortaklar olarak nasıl dayanışma içinde olacağız?
SORU: Devamında şunu sormak istiyorum aslında; daha önceki zamanlarda Washington yönetimini YPG'ye verilen silahlarla ilgili olarak diyorlardı ki "YPG DEAŞ'a karşı bizim taktik manada desteklediğimiz bir örgüt." Şimdi Türkiye olarak tüm bunları karşı tarafa iletiyoruz. Bu yeni durumu nasıl izah ediyorlar? Yani stratejik ortağına parasıyla vermediği silahları taktik ortağına hibe etmesini Washington yönetimi nasıl açıklıyor?
CEVAP: Onların izahından çok biz ne anlıyoruz o önemli. Şahsen Türkiye Cumhuriyeti'nin Reis-i Cumhur'u olarak bana onların getirdiği açıklamalar hiçbir zaman tesir etmez. Niye? Çünkü bizim gördüklerimiz var. Onlar hiçbir zaman kalkıp da "Evet, bunlar terör örgütüdür" derler mi? Demeyecekler. Bunların gerçek manada PYD/YPG, DEAŞ, DHKP-C'ye karşı herhangi bir mücadele vermesi veya onlarla savaşması söz konusu olabilir mi?
"KUSURA BAKMAYIN! BU GÖRÜŞMEYE AYIRACAK VAKTİMİZ YOK"
SORU: Yunanistan'la ilişkilerde bir süredir gergin bir döneme girildi. Sizin de çok net açıklamalarınız oldu ve en temel mesele zaten adaların silahlandırılması mevzusu. Bu noktada sizin açıklamalarınızın Yunanistan tarafından yeterince anlaşıldığını düşünüyor musunuz? Abdülhamid Han gemimiz en son filoya katıldı. Doğu Akdeniz'de özellikle de Kıbrıs açıklarında sondaj çalışmaları yapacak mı?
CEVAP: Yunanistan'ın başındaki zatın tavrı zaten belli oldu. Bu tavır karşısında da bazı aracıları devreye sokuyorlar. Yaptığım görüşmelerde hemen hemen bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar "Biz aracı olalım, bir araya getirelim, görüşmeniz olmayacak mı, en azından bu yıl sonuna kadar görüşme yapsanız" gibi bir yaklaşım ortaya koydular. Biz de kendilerine şunu söyledik; "Kusura bakmayın, bizim şimdilik bu görüşmeye ayıracak vaktimiz yok." Çünkü adaları şu anda nasıl silahlandırdıkları ortada. Diğer taraftan hava sahamızı sürekli ihlal ediyorlar. Şimdi bizimle uyumlu bir hale gelecek olan kalkıp da hava sahalarımızı ihlal etmek suretiyle bizi tahrik eder mi? Bir de adalara gidiyor; oralarda beton barınaklar yapmak, çukurlar kazmak suretiyle oralardan da sinyal vermeye kalkıyor. İyi niyeti yok. İyi niyeti olsa bu adımları atmaz. Bunları yaptığına göre, kusura bakmasın, biz bu yıl bir defa Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nı yapamayız, yapmayacağız. Ve o artık Türkiye'deki gelişmeleri beklesin. Kendisine de çeki düzen versin. Kendisine çeki düzen vermedikten sonra bizim bir araya gelmemiz mümkün değil.
"KARADENİZ VE AKDENİZ'İ DİDİK DİDİK ARAYACAĞIZ"
SORU: Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında hem bölgede hem dünyada ülkeler arası ilişkilerde yeni bir dönem başladı. Türkiye de bu süreçte etkin bir diplomasi yürütürken, bir yandan da gerektiğinde sert güç kullanmaktan geri durmuyor. NATO'da alınan bu sonuçla da bu yeni sürecin çok etkili olduğunu görüyoruz. Bölgesinde ve dünyada Türkiye'nin bu aktif ve etkin rolüyle ilgili siz ne dersiniz acaba? Yeni dönemi siz nasıl yorumlarsınız?
CEVAP: Bir defa siyaset yapıyoruz. Siyaset yapmanın ötesinde 780 bin kilometrekarelik Türkiye'yi yönetiyoruz. 85 milyon nüfusuyla güçlü bir Türkiye var. Bu güçlü Türkiye'mizi bizim geleceğe çok daha güçlü bir şekilde taşımamız, götürmemiz lazım. Az önceki soruda değinilen Abdülhamid Han sondaj gemimiz de bu yaklaşımın bir adımı. Tabii bu süreç birilerini rahatsız ediyor. Düşünün 20 yıl önce ne sismik araştırma ne de sondaj gemimiz vardı. Ama şimdi 2 tane sismik araştırma, 4 tane sondaj gemimizle biz Karadeniz'i ve Akdeniz'i sürekli arayacağız, tarayacağız ve buralardan bir netice çıkarmaya çalışacağız. Şu anda bize verilen raporlara göre de inşallah bu yıl sonu itibariyle, önümüzdeki yılın başı itibariyle neticeler artık gelmeye başlayacak. Çünkü bu konuyla ilgili raporlarda artık sinyaller veriliyor. İnşallah bu doğal gazı, petrolü gördüğümüz andan itibaren bizim tabii bu konuda vatandaşımızı da rahatlatma sürecimiz ayrıca başlayacak. Bu konuda bu gemilerimiz sadece kendi ülkemizde değil ülke dışında da iş görecekler. Tabii Abdülhamid Han devreye girdiği günlerde, malum siyasi partilerin bir tanesinin başında bulunan ve kendine güya tarihçi diyen hanımefendinin, Sultan Abdülhamid’e çok çirkin bir yaklaşımda bulunması, biraz da bu ismin belirlenmesine vesile oldu. Çünkü biz Sultan Abdülhamid Han hakkında böyle olumsuz ifadeler kullanılmasına fırsat vermeyiz. O Osmanlı'nın son döneminde 33 yıl bu toprakları yönetmiş, idare etmiş. Kalkacaksın sen ecdadına laf söyleyeceksin. Biz buna asla müsaade etmeyiz. Onun için de orada sondaj çalışması yapan gemimize nasıl Abdülhamid Han ismini verdiysek, inşallah oradan gelecek neticeler de en güzel cevap olacaktır. Ecdadına saygısı olmayanın bu millete de saygısı olmaz, geleceğine de saygısı olmaz. Bu şekilde de adımı atmış olduk. Bütün bu gelişmelerle birlikte inşallah biz 2023'e hazırlanmanın gayreti içerisindeyiz. Bu mücadeleyi milletimizle beraber yürütecek ve NATO'nun 70 yıllık bir üyesi olarak çok daha isabetli, çok daha hayırlı adımları atmaya devam edeceğiz.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN TÜRKİYE'YE VERDİĞİ TAAHÜTLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg başkanlığında yapılan 4'lü zirve sonrasında, bu ülkeler arasında memorandum imzalandı. Terör örgütü PKK/YPG'ye desteği nedeniyle İsveç ve Finlandiya'ya tepki gösteren Türkiye, 4'lü görüşmeden istediğini aldı. İsveç ve Finlandiya'nın verdiği taahhütler şunlar:
- PKK ve uzantılarıyla mücadelede Türkiye'yle tam işbirliği.
- Terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede Türkiye'yle dayanışma sergilenmesi.
- PYD/YPG ve FETÖ'ye destek sağlamama taahhüdü.
- Savunma sanayii alanında ambargo kısıtlamalara gidilmemesi, işbirliğinin artırılması.
- İsveç ve Finlandiya’nın terörizmle mücadele ve savunma sanayii konularındaki ulusal mevzuatlarını ve uygulamalarını tadil etme taahhüdü.
- Terörizm ve örgütlü suçlarla mücadele alanında istihbarat paylaşımına ilişkin yapılandırılmış işbirliği mekanizması tesisi.
- Terör suçlularının iadesi konusunda somut adımlar atılması ve ikili düzeyde ahdi düzenlemeler yapılması.
- PKK ve uzantılarının ve paravan örgütlerinin para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerinin yasaklanması ve bunların soruşturulması.
- Türkiye’ye yönelik terör propagandasının engellenmesi.
- Finlandiya ve İsveç’in PESKO (AB Daimi Yapılandırılmış İşbirliği Süreci) dahil AB güvenlik mekanizmalarına en geniş şekilde katılımının desteklenmesi.
- Bu adımların uygulanmasını denetlemek üzere Adalet, İstihbarat ve Güvenlik kurumlarının katılımıyla Daimi Ortak Mekanizma kurulması.